Türk kamuoyu, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’yi yakından tanıyor. Pelosi, eski ABD Başkanı Donald Trump’a “Türkiye’de değilsiniz, Kuzey Kore’de değilsiniz. Rusya’da ve Suudi Arabistan’da da değilsiniz. Sayın Başkan ABD’desiniz ve burası bir demokrasi ülkesidir. Neden ABD Anayasası’na göre ettiğiniz yemine bağlı kalmaya çalışmıyorsunuz?’ şeklinde konuşmuş ve gereken yanıt Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan gelmişti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Pelosi’yi Türk milletinin iradesine saygı duymaya çağırmış ve ‘İbretlik cehaletiyle Pelosi’nin ABD Temsilciler Meclisi Başkanlığına kadar yükselmesi esas Amerikan demokrasisi adına kaygı vericidir.” ifadelerini kullanmıştı.
“HUSUMET İÇİNDE VE ÖN YARGILI”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Pelosi’yi “Türkiye’ye husumet içinde olan ön yargılı bir siyasetçi” olarak tanımlamıştı. Kalın, “Amerikan demokrasisinin krizi tartışmalarına baktığınız zaman, Amerikan siyasetine ve Kongre’ye etki yapan, etkinin ötesinde oradaki ifadeyi mazur görün ama siyasi pozisyonları satın alan çıkar grupları ne kadar etkilidir? Türk siyasetinde çok partili hayata geçtiğimizden bu yana temsil noktasında nerde olduğumuza bir bakın. Bu konular mukayese bile kabul etmez.’ değerlendirmesinde bulunmuştu.
Amerikan siyasetinin kendi iç sorunlarını, Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçilerin sadece beyhude bir çaba içinde olduklarını belirten Kalın ‘Onlara tavsiyemiz, tarihi doğru okumaları Türkiye’nin yeni dinamiklerini doğru okumalarıdır. Bunu hâlâ görmedilerse bizi izlemeye devam etsinler.’ diye eklemişti.
UZUN VADEDE İSTİKRAR KAZANACAK
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “ibretlik cehalet” çıkışında bulunduğu Nancy Pelosi’nin “husumetli” olduğu tek ülke Türkiye değil. Pelosi, siyaset yaşamına atıldığı günden bu yana Çin karşıtı politikaları ile tanınıyor. Son olarak Taiwan’ı ziyaret eden Pelosi’nin tavrı açıkça “Tek Çin” ilkesinin ihlali anlamına geliyor. Zira ABD, 1972 yılında Shanghai Bildirisi’ni imzalamış ve burada Taiwan’ın Çin’in ayrılmaz parçası olduğunu kabul etmişti. Shanghai Bildirisi’nin devamı olarak nitelenebilecek ve diplomatik ilişkilerin temelini teşkil eden 1979 bildirisinde de Washington yönetimi Taiwan Adası ile ilişkilerin resmi düzeyde olmayacağını kayıt altına aldı. ABD, benzer bir tutumu 17 Ağustos 1989 bildirisinde de yinelemişti.
Washington yönetiminin verdiği sözlerin arkasından dolanan Pelosi’nin gittiği bölgelerde kargaşa çıkarmaya çalışsa da uzun erimde Amerikalı siyasetçi istikrar sürecinin hızlanmasına neden oluyor. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chungying son basın toplantısında “ABD ne zaman Çin’i kışkırtsa kendileri adına utanç oluyor. Son örnek Pelosi’nin Hong Kong’daki siyah maskeli eylemcileri kışkırtması ve ‘güzel manzara’ diye övmesiydi. Bu (tavrı) kentin kaostan istikrara geçişini hızlandırdı.’ değerlendirmesinde bulunmuştu. Pelosi’nin son ziyaretin de ilerleyen süreçte Taiwan’ın Çin ana karası ile birleşmesini ve bölgeye istikrarın gelmesi neticelenmesi sürpriz olmayacaktır.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu-CRI Türk Dış Haberler Servisi
Hibya Haber Ajansı