Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu olan enflasyon coronavirüs pandemisi ile birlikte gelişmiş ülkelerin de sorunu haline geldi. Kapanmaların etkisi ile birlikte tedarik sıkıntıları, lojistik aksaklıklar, arz talep dengesizliği ile enflasyondaki yükselişler önlenemez
noktalara kadar çıktı.
Özellikle 2021 yılı sonlarına doğru aşılanmaların hızlanması, ülkelerarası kısıtlamaların
kalkması, pandemiye ilişkin karantina sürelerinin ülkelerde kısalması/kalkması ile geçici
enflasyon olması beklenirken, Rusya—Ukrayna savaşı adeta 2022 yılının birinci çeyreğine
damga vurdu ve vurmaya da devam ediyor.
2022 yılı, pandemi sonrası toparlanmanın doruklara ulaştığı bir yıl olurken, hızla artan talebe yetişemeyen arz ile birlikte küresel enflasyon yükselmeye devam etti. Rusya—Ukrayna
savaşı ile arz talep dengesi iyice bozulurken, Rusya’nın en büyük silahı olan enerjideki fiyat
artışları enflasyonla mücadele konusunda ülkelerin genelini faiz artırma durumunda bıraktı. Her ay açıklanan enflasyon verisi ardından ‘son yılların en yükseği’ olarak lanse edilen enflasyonla mücadele konusunu Rusya—Ukrayna savaşı bitmedikçe daha çok konuşacağa benziyoruz. Artırılan faizlerle birlikte büyüme ikinci plana atılsa da enflasyonun
kontrol altına alınması bir müddet daha süreceğe benziyor.
Şubat sonunda başlayan Rusya-Ukrayna gerginliğinin savaşa dönüşmesi ve ardından gelen yaptırım haberleri, iki büyük gıda ihracatçısının dış piyasalardan çekilmesinden kaynaklanan arz talep dengesi olumsuzlukları, enerji fiyatlarında olduğu gibi, gıda fiyatlarında
da yükselişe yol açtı. Artan enerji ve gıda fiyatları ile birlikte Türkiye’de enflasyon Ağustos
ayında yıllık bazda %80,2’ye yükseldi. Diğer ülkelerden farklı olarak büyümeyi birinci sıraya
alan Türkiye’de faizler Eylül 2021’den bu yana %19,00 seviyesinden Eylül 2022’ye kadar 700
baz puan azaltılarak %12,00’ye çekildi. Eksi reel faizin tasarrufları eritirken, sert yükselen
gıda fiyatları ile birlikte hanehalkının harcamalarının düşük fiyatlı marketlere kaymasını
sağladı. Fiyatlar genel düzeyindeki artışların şirket karlılıklarını olumlu etkileyebileceği algısı ve hane halkı harcama kalemlerinin yüksek olduğu sektör grupları enflasyonist ortamda ön plana çıkıyor. Bunların başında ise hiç şüphesiz gıda perakende sektörü geliyor.
Yüksek enflasyon ortamında tasarruf yapılabilmesi adına her şeyden kısılabilir ancak zorunlu ihtiyaç olan gıdada bu durum söz konusu olduğunu düşünmüyoruz. Bu kapsamda
da artan fiyatlar neticesinde indirim marketlerine olan ilginin artması ve dışarıdan ziyade
ev içi yemek tüketimine eğilim neticesinde gıda perakende şirketlerinde cirolarda yukarı
yönlü revizeye gidildi. Diğer taraftan hem şirketleri destekleyen hem de enflasyonun geri
çekilmesine yönelik olarak yapılan temel gıdada %8 olan verginin %1’e dürülmesi sektörü
desteklemeye devam edecek görünüyor.
2022 yılının ikinci yarısında da yüksek enflasyonun devam etmesini bekliyoruz. Baz etkisinden kaynaklı olarak geri çekilme beklense de eksi reel faizin olduğu bir ortamda tasarruflar azalmaya devam edecek görünüyor. Risksiz getirilerin enflasyon karşısında yetersiz
kalması ile birlikte yerli yatırımcı ilgisinin Borsa’ya geçişleri hızlandırdığını gözlemliyoruz.
Bu kapsamda hisse bazlı ayrışmaların ön plana çıkmasını beklemekteyiz. Tedarikçilerle
ilişkiler, borçluluk, ciro artışının net kara yansıma potansiyeli gibi faktörleri de dikkate aldığımızda . BIMAS’ı ön plana çıkarıyoruz. Yüksek mağaza sayısı, yüksek kalite ve düşük risk
profiliyle BIMAS’ın dalgalı piyasalarda cazip olduğunu düşünüyoruz. BIMAS’ın marketlerde satılan ürünlerin %60’dan fazlasının kendi üretimi olması şirketi öne çıkaran diğer unsurlardan.
BIZIM Perakende tarafında ise cirosunda Horeca (Otel, Restoran ve Kafe) satışlarının yüksek paya sahip olması ve bu sene turizm sezonu ile ilgili olumlu beklentilere devam etme-
Kaynak İnfo Yatırım
Hibya Haber Ajansı