enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,2189
EURO
36,7324
ALTIN
2.962,02
BIST
9.665,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
12°C
İstanbul
12°C
Hafif Yağmurlu
Salı Çok Bulutlu
15°C
Çarşamba Çok Bulutlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
9°C
Cuma Hafif Yağmurlu
10°C

Gelecek nesiller için canlı çeşitliliği bize emanet

Gelecek nesiller için canlı çeşitliliği bize emanet
21.05.2022 10:40
185
A+
A-

TEMA Vakfı, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde, biyolojik çeşitliliğin doğanın sağlığına olduğu kadar insan sağlığına da çok önemli etkileri olduğunu vurgularken, insan yaşamının doğa ve doğadaki canlı çeşitliliği sayesinde var olabildiğini hatırlattı. Vakıf, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin tanınması ve öneminin fark edilmesi amacıyla yürüttüğü A. Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik Projesi’nin farkındalık ve iletişim çalışmaları kapsamında yayınladığı “İklim” temalı videosu ile biyolojik çeşitlilik ve iklimin birbirlerinin ayrılmaz birer parçası olduğuna dikkat çekti.

 

Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü bu yıl, “Tüm yaşam için ortak bir gelecek inşa etmek” temasıyla kutlanırken, TEMA Vakfı, ortak geleceğin, ancak her bir canlının yaşam hakkının korunmasıyla sağlanabileceğini belirtti. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, bugünkü nesillerin davranışlarının gelecek kuşakların yaşam kalitesini doğrudan etkileyeceğinin altını çizdi.  

 

“Onlar yoksa biz de yokuz”

Her bir canlı yaşamının karmaşık ağlarla birbirine bağlı olduğunu ifade eden Deniz Ataç; biyolojik çeşitliliği korumanın, ancak bu ağlardaki tüm yaşamların korunması ile sağlanabileceğini vurguladı. Ataç; “İnsanların su, hava, gıda gibi temel ihtiyaçları, sağlığı ve refahı, biyolojik çeşitliliğe bağlıdır. Hayvancılık için gerekli yem, kullandığımız enerji, ilaç ve daha birçok ihtiyaç, doğadaki canlılar sayesinde karşılanıyor. Örneğin hala 2 milyardan fazla insan ısınma, ısıtma, pişirme ihtiyaçlarını doğadan karşılıyor. Yaklaşık 4 milyar insan doğadan elde edilen ilaçlarla sağlık buluyor. Başta antibiyotikler olmak üzere yaygın olarak kullanılan 150 ilacın %57’si, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların yaklaşık %70’i doğadan sağlanıyor. İklimin düzenlenmesi, su döngüsü ve atmosferde oksijen dengesi, canlılar arasındaki hassas dengelere bağlı. Fakat tüm bunlara rağmen ne yazık ki çoğu zaman doğanın bize sunduğu bu eşsiz hizmetleri unutuyoruz” dedi.  

 

“Dünyada yaklaşık 1 milyon türün nesli tehlike altında”

Ataç, bugün insanların karasal ekosistemlerin %77’sini (buzul alanlar hariç), denizlerin ise %87’sini çeşitli derecede etkilediğini ve bunun sonucunda  toplam bitki varlığının %50, memeli türlerinin ise %83 azaldığını ifade etti. “Dünyadaki kalan memeli varlığının %95’inin sadece kültüre alınan hayvanlardan oluşması biyolojik çeşitlilik kaybının tipik bir göstergesi. İnsanların neden olduğu iklim değişikliği, aşırı avlanma ve yararlanma, kirlilik ve başka ekosistemlerden getirilen işgalci türler nedeniyle biyolojik çeşitlilik hızla azalmaya devam ediyor. Sadece son birkaç yüzyılda omurgalı canlılarda görülen tür kayıpları, geçmiş dönemde yaşanan tür kayıplarının 100 katı oldu” şeklinde konuşan Ataç, dünyada bilinen ve değerlendirme yapılan türlerin %25’i, yani yaklaşık 1 milyon türün neslinin tehlike altında olduğunu söyledi.

 

BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2030 yılında korunan alanların %30’a çıkarılması hedefleniyor

Bugünkü nesillerin davranışlarının gelecek kuşakların yaşam kalitesini doğrudan etkileyeceğini vurgulayan Deniz Ataç, ortak geleceğin ancak her bir canlının yaşam hakkını korumaktan geçtiğini, bunun için onların yaşam alanlarının korunması gerektiğini söyledi. BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2030 yılında korunan alanların %30’a çıkarılmasının hedeflendiğine de değinen Ataç; “Ülkemizde korunan alanlar, toplam karasal alanın %10’undan daha az. Ne yazık ki hala biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu önemli doğa alanlarının neredeyse tamamı (%97’si) koruma statüsünden uzak. Bir kıta kadar bitki çeşitliliğine sahip olan, biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu ülkemizde en az %30 korunan alan hedefine ulaşmak üzere hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Bilinmelidir ki küresel ekonominin yarısından fazlası doğal varlıklara bağlı, bu nedenle biyolojik çeşitlilik kaybı, ekonomiyi ve refahı etkileyecek en büyük riskler arasında gösteriliyor. Sürdürülebilir kalkınmanın yolu biyolojik çeşitliliği korumaktan geçiyor” dedi. 

 

Biyolojik çeşitlililiğin yaşam sigortamız olduğunun #FarkındaMıyız?

Vakıf, biyolojik çeşitliliğin doğanın sağlığına olduğu kadar insan sağlığına da çok önemli etkileri olduğunu; insan yaşamının doğa ve doğadaki canlı çeşitliliği sayesinde var olabildiğini vurguladı. Biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan her hareketi önlemek ve bu konuda toplumsal bilincin kazanılmasını sağlamak amacıyla başlattıkları A. Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik Projesi’ne ise devam eden Vakıf, biyolojik çeşitliliğin korunması için #FarkındaMıyız sorusuyla hazırladıkları videolar ile farkındalık ve iletişim çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda daha önce yayınladığı Şifa temalı videosunun ardından, Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde “İklim” videosunu kamuoyuyla paylaşan TEMA Vakfı, biyolojik çeşitlilik ve iklimin birbirine etkisine dikkat çekiyor.

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.