Fed yetkilileri, 20-21 Eylül toplantı tutanaklarına göre faiz oranlarını yakın vadede kısıtlayıcı bir seviyeye yükseltmeyi ve enflasyonu hedeflerine geri döndürmek için orada tutmayı taahhüt etti, ancak bazıları riskleri azaltmak için artışları kalibre etmenin önemli olacağını söyledi.
Fed tutanaklarından öne çıkan noktalara bakacak olursak;
Birkaç katılımcı, özellikle mevcut son derece belirsiz küresel ekonomik ve finansal ortamda, ekonomik görünüm üzerinde önemli olumsuz etki riskini azaltmak amacıyla daha fazla politika sıkılaştırmasının hızını ayarlamanın önemli olacağını belirtti.
Birçok katılımcı, enflasyonu düşürmek için çok az önlem almanın maliyetinin, çok fazla önlem almanın maliyetinden büyük olasılıkla ağır bastığını vurguladı.
Birkaç katılımcı, politika kısıtlayıcı bölgeye taşındıkça, risklerin daha iki taraflı hale geleceğini gözlemledi, bu da toplam talepteki kümülatif kısıtlamanın enflasyonu %2’ye geri getirmek için gerekeni aşması yönündeki aşağı yönlü riskin ortaya çıkmasını yansıttı.
Komitenin, politikasını uygun bir şekilde kısıtlayıcı bir duruşa doğru maksatlı bir şekilde hareket ettirerek, yüksek enflasyonun sabitleşmemesini ve enflasyon beklentilerinin sabit kalmamasını sağlamaya yardımcı olacağı konusunda anlaştılar.
Katılımcılar, trendin altında bir reel GSYİH büyümesi döneminin enflasyonist baskıları azaltmaya yardımcı olacağını ve Komitenin maksimum istihdam ve fiyat istikrarı hedeflerine sürekli olarak ulaşması için zemin hazırlayacağını belirttiler.
Kurumsal tahvil spreadleri nette biraz daraldı ve kabaca tarihsel dağılımlarının orta noktalarında kaldı. Hem politika faizlerindeki hem de şirket tahvili marjlarındaki artışları yansıtan şirket tahvillerinin getirileri, yılın başından bu yana önemli ölçüde yükseldi. Karşılaştırılabilir vadeli Hazine getirileri üzerinden belediye tahvili spreadleri bir dokunuş genişletti.
Eylül FOMC toplantısından bu yana Fedspeak, artan küresel ekonomik ve finansal risklere rağmen, komitenin jumbo oran artışlarına devam etme ihtiyacı etrafında alışılmadık bir şekilde hizalandığını gösterdi. FOMC tutanakları komitenin gerekçesi hakkında daha fazla bilgi sağlamakta. Tutanaklara baktığımızda, komitenin enflasyonu Fed’in %2 hedefine geri döndürmek için birleştiğini görülürken, bazı politika yapıcılar faiz oranları kısıtlayıcı bölgeye ulaştığı için temkinli davrandılar.
Fed, Eylül toplantısında inatçı enflasyon baskılarıyla mücadele etme adına gösterge faiz oranını üçüncü kez üst üste 75 baz puan artırmış ve hedef fon aralığını %3-3,25 aralığına yükseltmişti. Artan fiyat baskılarına yanıt vermede yavaş davrandığı için eleştirmenler tarafından eleştirilen Fed, 1980’lerden bu yana en agresif sıkılaştırma kampanyasını başlattı. Mart ayında sıfıra yakın oranlardan başlayarak 300 baz puan yükseldi ve daha fazlasının geleceğinin sinyalini verdi. Faiz artırımlarının hızı hakkında: Komitede, finansal koşulların, toplantı başına 75 baz puandan faiz artırım hızının yavaşlatılmasını gerektirecek kadar sıkı olmadığı konusunda geniş bir algı var. Bazıları, hızlı yürüyüş temposu devam ederse “bir şeyler kırılabilir” çizgisinde endişeleri tekrarlıyor, ancak biraz daha büyük bir grup, Fed’in sıkılaşma hızını yavaşlatması durumunda finansal koşulların gevşeyeceğine dair daha önemli bir risk görmekte.
Fed yetkilileri, son toplantıda yayınlanan ekonomik tahminlere göre, yıl sonuna kadar oranları %4,4’e ve 2023’te %4,6’ya yükseltmeyi bekliyorlar. Bunun ekonomik bir maliyeti var: Daha yüksek borçlanma maliyetlerinin önümüzdeki yıl büyümeyi %1,2’ye yavaşlatacağı ve işsizlik oranını %4,4’e çıkaracağı tahmin ediliyor. Eylül ayında işsizlik oranı %3,5 idi. İşverenler Eylül ayında 263.000 iş ekledi ve en son tüketici enflasyon raporu, fiyatların Ağustos ayına kadar 12 ayda %8.3 arttığını gösterdi. Perşembe günü açıklanacak olan Eylül ayı tüketici fiyat endeksinin hala %8,1’lik hızlı bir ilerleme göstermesi ve çekirdek enflasyon oranının kırk yılın en yüksek seviyesine dönmesi bekleniyor. Eylül ayı istihdam raporu, FOMC’nin Kasım toplantısından önce alacağı iki ana ekonomik göstergeden biriydi ve Fed’in art arda dördüncü kez 75 baz puan artırması için durumu açıkça ortaya koydu. Eylül TÜFE raporu da, politika yapıcılara rotayı değiştirmek için herhangi bir neden vermeyecektir. Çoğu üye, reel oranların 2023’te %1,5-%2 seviyelerine ulaşması gerektiği konusunda hemfikir. Nokta grafiğindeki terminal oranındaki farklılıklar çoğunlukla enflasyon tahminlerine ilişkin çeşitli görüşlerle açıklanmıştır.
Son gelen veri ve sinyaller Fed’in gelecek ay oranları tekrar 75 baz puan artıracağı yönündeki iddiaları güçlendirmiş durumda ve Kasım ayındaki artış, muhtemelen 75 baz puanlık son artış olacak. Buna karşın Fed’in pivot senaryosunun geri planda kalması için çok neden var ve genel kanı faizin maksimum olarak %4,5-5 bandı içinde bir yere kadar yükselmesinden sonraki hareket eğilimi çerçevesinde şekillenecek. Fed’in politika sıkılaştırmasının sonuna gelmesi için ücret-enflasyon sarmalının çözümlenmesi ve bunu yansıtan faktörlerin hafiflemesi gerekli. Çünkü mamul maliyeti dışında faktörler de üretici maliyetlerini etkiliyor ve bunun sonucu olarak yüksek enflasyon artışlarını gözlemlemeye devam ediyoruz. Eylül tutanakları, komitenin birçok üyesinin enflasyonun daha sağlamlaştığını gördüğünü gösteriyor. Benzin fiyatları Haziran ortasından Eylül ortasına kadar düşmesine rağmen, aylık çekirdek enflasyonun daha hızlı düşmemesi de problematik bir durum elbette şaşırmış olabilir. Ücretlerin ve fiyatların birbirini beslediğine dair bazı erken işaretler de rahatsızlık verici. Hızla artan borçlanma maliyetleri konut faaliyetlerini ise yavaşlattı, ancak ekonominin diğer kısımları halen esnek talep gösteriyor.
Dolayısıyla önümüzdeki yıl enflasyonun nasıl görüneceğine dair çeşitli görüşler var. Bazıları, arz darboğazlarının gevşetilmesinin enflasyonu hızla aşağı çekeceğine inanırken, diğerleri talep faktörlerinin enflasyonu 2024 yılına kadar Fed’in fiyat hedefinin üzerinde tuttuğunu düşünüyor. Bu arada, Fed’in aşırı sıkılaştığına dair daha sık uyarılar var. Bazı ekonomistler, uzun vadeli enflasyon beklentilerinin istikrar kazanması, tedarik zinciri baskılarının gevşemesi ve güçlü doların ithalatı ucuzlatması ile Fed’in faiz artırımlarının hızını yavaşlatması gerektiğini savunuyor. Bunlar çok yoğun şekilde dış gelişmelere de bağlanabilecek unsurlar, ki burada asıl asimetriyi yaratan doların güçlenmesi olarak görünüyor.
Maliye bakanları ve merkez bankacıları, bu hafta Dünya Bankası-IMF toplantıları için Washington’da bir araya geldiğinde, pek çok kişi dünyanın geri kalanının daha fazla Fed artışını kaldıramayacağını iddia edebilir. Özellikle doların güçlenmesinin de ithalat yoğun birçok ülke için sorun yaratacağını hesap edersek, küresel büyüme aslında Fed ve onu hiçbir ekstra kriter gözetmeksizin, adeta peg varmışçasına takip eden diğer merkez bankalarının attığı adımlarla da daha derin yavaşlayacak. Bununla birlikte, son Fed bildirileri, ABD para politikası için iç kaygıların birincil düşünce olduğunu açıkça ortaya koydu.
Kaynak: Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı