enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
13°C
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
13°C
Salı Çok Bulutlu
12°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
12°C

Deprem fobisinde yakınlarını kaybetme korkusu tetikleniyor

Deprem fobisinde yakınlarını kaybetme korkusu tetikleniyor
17.08.2022 15:40
186
A+
A-

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, 17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümünde travmalara ve etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, doğal afetlerin insanoğlunun var olduğu günden beri korkularının temeli olduğunu belirterek, “Doğal afetlerin ani ve öngörülemez oluşu insanlar üzerinde büyük etkiler bırakabilmektedir. Bu türden bir doğal afet felaketine maruz kalan bazı bireylerde, fiziksel bir yaralanma olmasa da duygusal açıdan birtakım sorunlar ortaya çıkabilir.

Ülkemiz özellikle deprem bölgesi olması sebebi ile yaşanan büyük depremler sonrası kişilerde çeşitli tepkiler ortaya çıkmaktadır. Tabii ki bu çeşitli tepkiler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Aslında gelişen tepkiler tamamen normaldir ve bu tepkilerin neler olduğunu bilmemiz, olayın psikolojik etkilerinden daha çabuk kurtulmamıza yardımcı olmaktadır.” dedi.

Çoğu zaman depremin kendisi sorunmuş gibi görünse de aslında daha çok içeriğindeki belirsizliğin bireyde korku oluşturduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Deprem gibi ağır sonuçlara yol açan afetlerde, süreci normal seyrinde götüren bireyler birkaç hafta içinde yeni duruma alışıp gündelik hayatlarına devam ederken bazı kişiler için bu sürecin uzaması akut stres bozukluğuna ve travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilmektedir.

23 yıl önce yaşanan büyük Marmara depreminden yola çıkacak olunursa ülkece hem maddi hem de manevi olarak büyük kayıplar yaşandı. Bu süreçte bazı kişiler korku, endişe, suçluluk, pişmanlık, öfke, karamsarlık, panik, çaresizlik ve utanç gibi duyguları çok derin ve yoğun yaşayabilirler. Belirli bir süre davranışlarımız ve hatta zihin içi süreçlerimiz bile olayın etkisi altında kalır. Olayla ilgili anılarınızı tekrar tekrar anlatmak ihtiyacı duyarsınız. Yaşadıklarınız gözünüzün önünden gitmez. Her an tekrar deprem olacakmış gibi hisseder, korku duyabilirsiniz. Dikkatinizi yaptığınız işe vermekte ya da karar vermekte zorlanabilirsiniz. Kafanız kolayca karışabilir. Hafızanızda problemler olabilir.

Deprem sırasında maruz kalınan yoğun stresten ötürü kişinin vücudunda bazı belirtiler ortaya çıkabilir. Baş, göğüs ağrıları ve mide bulantısı gibi belirtiler bunların başında yer almaktadır. Daha önce sürekli tedavi gerektiren mevcut tıbbi bir rahatsızlık varsa, şiddeti artabilir ya da nüksedebilir. Bu durumda tıbbi yardıma mutlaka başvurulmalıdır.” uyarısında bulundu.

Bu tarz büyük afetlerde unutulmaması gereken en önemli şeyin bireylerin aynı olaylara farklı tepkiler geliştirebilmesi olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, şunları söyledi:

“Bazı bireyler kısa tepki gösterirken, bazılarının tepkisi aylar ve hatta yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bazı bireylerin hissettikleri rahatsızlık verici tepkiler uzun zaman sürerken, bazı kişiler ise   hızlıca eski hallerine dönebilirler. Kısaca bireyin karakterteristik özellikleri ve depremin şiddeti gibi faktörler depreme verilen tepkiyi değiştirebilir. Örneğin kaygı bozukluğuna yatkınlığı olan bir kişi, deprem sonrası birkaç gününü geceleri ışık açık uyuyarak geçirebilir; bazı kişiler deprem olma olasılığına karşın birtakım güven arama davranışları içerisine girebilir -hemen kaçmak için kapıya daha yakın olan bir odada yatmak gibi; bazı bireyler ise yaşadıkları depremin saatine göre o saat dilimini dışarda geçirmeye eğilimli hale gelebilirler. Bunların yanı sıra depremi yaşanmamış gibi görmezden gelen depremzedeler, bastırılan duygu ve düşünceleri sonucunda daha şiddetli bir sorunla karşı karşıya kalırlar. Bu da iyileşme sürecini oldukça güçleştirmektedir.

Depremlerle ve diğer doğal afetlerle beraber insan yapımı afetler de diyebileceğimiz tecavüz, saldırı, savaş, trafik kazası, bir yakının kaybı veya öldürülmesi gibi olaylar da insanlarda benzer tepkilere yol açıyor. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yaptığı tanıma göre, bunlardan kişinin işlevlerini bozacak kadar şiddetli olanlar ilk bir ay için akut stres bozukluğu, bir aydan sonraki dönem  için  de  travma  sonrası  stres bozukluğu  olarak adlandırılır. Sürecin bu denli uzamasından sonra mutlaka psikiyatrik bir hekim ve psikolog eşliğinde ilerlenmelidir.

İster çocuk ister genç ister yaşlı olsun doğal afet sonrası kişilerin ilk ihtiyacı olan dinlenilme ve anlaşılma ihtiyacıdır. Böyle zamanlarda akıl vermek yerine depremzedenin duygularını anlamaya çalışmak ve kişinin duygularını yaşamasına izin verebilmek önemlidir.” dedi.

Ayrıca yaşanan şok dönemi denilen duygusal tepkisizlik ve takibinde yaşanacak olan pasifleşme ve toparlanma dönemlerini iyi tanımak gerektiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Bu süreci yönetebilmek adına alkol-maddeye başvurmamak ve aile içerisinde ortak adımlar atarak güven vermek önem arz etmektedir. Diğer önemli bir nokta ise yaşanılan olumsuzluklardan ders çıkarabilmektir. Bu noktada her evde bir acil kriz planının olması ve o kriz anında görev dağılımının olması çok önemlidir.” dedi.

Krize daha önceden hazırlanmamış olan bireylerin yani psikolojik sağlamlığı olmayan kişilerin stresi kontrolsüz ve panik şeklinde yaşadığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, tavsiyelerini şöyle sıraladı:

“Bu da toparlanma sürecinin uzamasına ve şiddetli geçmesine sebep olmaktadır. Alınabilecek önlemlerin yanı sıra yaşanan deprem sonrası görmezden gelmek yerine mutlaka psikolojik destek almak önemlidir. Yas sürecinin işlenmesi, travma süreçlerinin tanınması ve empatik yaklaşımlar kişinin daha sağlıklı toparlanmasına yardımcı olacaktır. Yine bu yas ya da kayıp döneminde dikkat gerektiren işlerden uzaklaşmak gerekli. Biraz bireyin kendine zaman tanıması ve bulunduğu ortamdan uzaklaşmak, farklı insanlarla ve ortamlarda bir araya gelmek, özellikle destek ya da dayanışma grupları oluşturup birlikte hareket edebilmek son derece faydalı olmaktadır. Bu süreçte psikolojik ve fizyolojik destek almak bir diğer önemli konudur fakat en önemli yanlışlardan biri eş dost tavsiyesiyle ilaç kullanılmasıdır.”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.