Hamurcu, yaptığı açıklamada, Defne halkının ulaşmakta zorlanmayacağı, tetkik sonuçları için hastane içinde saatlerce beklemek zorunda olmayacağı, başka hastanelere gitmek zorunda kalmayacağı, acil vakalarda zaman kaybına yol açmayacak bir yerde, kaliteli ve yüksek kapasiteli bir ortamda sağlık hizmeti almaya hakkı olduğunu vurguladı.
Bu nedenlerle, hastanenin ilçe merkezinde ulaşımının kolay, her branştan hekimin çalışmasına olanaklı, tetkik ve görüntülemelerin yerinde yapılabileceği, ne az 250 yatak kapasiteli olması gerektiğin aktaran Hamurcu, şunları kaydetti:
”Bildiğiniz üzere ilimiz çok yüksek deprem riski barındıran ve birden fazla fay hattı geçen yerleşim birimidir. Şehrimizin deprem gerçeği yanında, Antakya ve Defne ilçelerimizden de geçen ve yaşam alanlarını adeta ikiye bölen Asi nehrimiz ve üstünde her iki yakayı birbirine bağlayan köprülerimiz var. Olası ve beklenen yıkıcı bir deprem veya afette mevcut köprülerimizin hasar görmesi hatta yıkılması oldukça yüksek bir ihtimaldir. Her iki ilçemizde de hastanelerin büyük çoğunluğu kentin batı yakasında bulunmaktayken doğu yakasında sadece 1 özel doğum hastanesi bulunmaktadır. Yıkıcı bir deprem olması durumunda iki yakayı birbirine bağlayan köprülerin zarar görmesiyle Asi Nehri’nin doğu yakasında olan halkımızın hayati bir gereksinimi ve ihtiyacı olan sağlık hizmetinden yoksun kalacağı aşikardır. Defne ilçe hastanesinin Turunçlu Arıtma Tesisi’nin yerine yapılması önerisinin gündeme taşındığını görüyoruz. Ancak bu önerinin planlama ilkeleri, ulaşım ağı, Asi Nehri gibi kriterlerle bilimsel şehircilik ilkelerini göz ardı ederek hızlıca ortaya atıldığı aşikardır. Arıtma tesisinin konumu, ulaşım ağı açısından ilçe hastanesi yoğunluğunu kaldırabilecek bir genişliğe sahip olmamakla beraber acil durumlar için ulaşımı kolay bir noktada değildir ve kentin ana arterleriyle bağlantısı yoktur. Burası taşkın alanı içindedir. Hastane gibi her tür afette hizmet vermesi zaruri olan bir yapının afet riski olan bir alanda yapılması düşünülemez. Arıtma tesisinin mevcut rezerv bir alan olarak görülmesi her tür hizmete uygun olduğu sonucunu doğurmaz. Bu sebeple bölgenin park alanı olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bunun da Defne için zaruri bir ihtiyaç olduğunu daha önce birçok kez kamuoyuyla paylaşmıştık. İmar planları, yerleşim yerlerinin şekli ve alanı, toprak yapısı gibi fiziksel ve coğrafi, nüfus, geçim kaynağı, ulaşım, barınma gibi toplumsal ve ekonomik özelliklerinin, bu yerleri çevreleyen tüm şartlarla birlikte belirlenerek gelecekteki yönelimlerine ilişkin tahminlerde bulunma ve yürütülmesi gereken hizmetleri bu tahminlere göre ayarlayarak planlama eylemidir. Defne ilçesinin 1/5000 ölçekli imar planı hazırlanmış, buna paralel hazırlanan 1/1000 imar planı bugünlerde bitme aşamasındadır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki bu planların içinde sağlık hizmetiyle ilgili hiçbir planlama yapılmamıştır. Bu sebepledir ki boş olduğu düşünülen her alan öneri olarak öne atılmaktadır. Planlama ilkeleri doğrultusunda ilçenin bütünü üzerinden çalışma yapılarak, eğer gerekli ise kamulaştırma yöntemi kullanılarak çözüm üretilmesi gerekmektedir. İlgili tüm kurumlarla bir kez daha paylaşmakla beraber HAMOK bileşeni bütün meslek odaları olarak bu konuda katkı vermeye hazır olduğumuzu da vurgulamak isteriz.”
Hibya Haber Ajansı