Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bugün teslim edilecek 6 adet yeni nesil fırtına obüsünün ülkemize, milletimize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu sayıyı önümüzdeki dönemde yeni teslimatlarla birlikte toplamda 140’a kadar çıkaracağız. Yeni nesil fırtına obüsleri şu an envanterde olan modellere kıyasla pek çok avantaja sahip.
Yürütülen çalışmalar neticesinde obüslerimizin hem beka kabiliyeti hem de ateş gücü artırılmıştır. Kazandırılan ilave yetenekler arasında yeni nesil atış kontrol, otomatik mühimmat yükleme, sürücü görüş, otomatik yangın söndürme, iklimlendirme, uzaktan kumandalı silah, palet askı donanımı, yeni nesil yardımcı güç grubu gibi pek çok kritik unsur bulunuyor. Fırtına obüslerimizin gücüne güç katan tüm bu sistemlerle aynı zamanda dışa bağımlılığımızı da azaltmış oluyoruz. Motor ve transmisyon konusunda bir süredir yürüttüğümüz yerlileştirme faaliyetlerini inşallah 2 sene içerisinde tamamlayacağız.
Fırtına obüslerimizde 2025 yılından itibaren BMC Power tarafından geliştirilen motor ve transmisyonu kullanacağız. Böylece savunma ürünleri ihracatımızda zaman zaman karşımıza çıkan lisans meselesini de kökten çözüme kavuşturacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılığını ve harekat kabiliyetlerini çoktan ileri taşıyan bu projenin icrasında görev alan herkese teşekkür ediyorum. Obüslerin imalatını yapan mühendislerimizi, teknisyenlerimizi ve işçilerimizi tebrik ediyor, başarılarından dolayı kendilerini kutluyorum.
Burada yakaladığımız ivmeyi Altay Tankı başta olmak üzere fabrikamızda yürütülen diğer stratejik projelere de teşmil ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mayıs ayında 2 adet yeni Altay Tankımızı testlerini gerçekleştirmek üzere ordumuza ve güç grubunu yapacak firmaya teslim ediyoruz. Yeni Altay’ların testlerini tamamladıktan sonra inşallah 2025 yılından itibaren proje ortaklarımızla birlikte seri üretime başlıyoruz.
Fırtına obüsleri ve Altay tanklarımıza ilave olarak Arifiye tesisimizde Altuğ 8×8 zırhlı personel taşıyıcıların üretimi ve ihracatı, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterindeki Leopard 2 A-4 Tanklarının modernizasyonu, 400 beygirden 1500 beygire kadar farklı motor ve transmisyonların proje, araçlara entegre ve üretim çalışmaları da devam ediyor.
Ciddi emek, sabır, bilgi birikimi ve irade gerektiren tüm bu projeleri de adım adım hizmete alıyoruz. Görüldüğü gibi birilerinin ona buna satıldı diyerek iftiralarına hedef olan Arifiye Ana Bakım Fabrikası farklı alanlarda ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor.
Sıradan işletme devir işlemini çarpıtarak sermaye düşmanlığı yapanlar bugün ABD’den İngiltere’ye oradan Almanya’ya kapı kapı dolaşarak benzin istasyonlarındaki restoranlarda oralarda bir şeyler yemeye gayret edenler yabancı ekonomi komiserlerinden yardım dileniyor. Biz ise yerli ve milli olarak kendi mühendislerimizle, kendi işçilerimizle işte bu dev eserleri ortaya koyuyoruz.
Aynı şekilde işten atılacak diyerek galeyana getirmek istedikleri fabrika personelimizde hiç bir hak kaybına uğramadan tam bir gönül huzuru ile fabrikamızda çalışıyor, üretiyor, ülkemiz ekonomisine katkı sağlıyor. Hal böyle iken, fabrika ile ilgili hiç bir iddiaları tutmayanlar şimdiye kadar ne buradaki işçi kardeşlerimizden ne işletmecilerimizden ne de milletimizden yarım ağızla da olsa bir özür dileme erdemi göstermediler.
İşte bu güzel Sakarya’mızı temsil eden bir tane milletvekili var ondan da açtığım davadan 50 bin lirayı aldım. Onu da inşallah vakıflarımızdan bir tanesine verdik hiç olmazsa bir hayırları dokunsun.
Bu hazin tabloyu da ayrı bir pişkinlik, ayrı bir yüzsüzlük örneği olarak milletimizin takdirine bırakıyoruz. En azından bugünkü teslimat sonrasında işin aslını bildikleri halde ısrarla yalan söyleyenlerin milletimize olan özür borçlarını ifa etmeleri gerektiğine inanıyorum. Ben Sakarya’ya inanıyorum. Ben Sakarya’nın saf çocuğu, masum insanlara inanıyorum ve onlara gereken dersi gerektiği zaman vereceğine de inanıyorum.
Grup kürsülerini iftira ve çarpıtma kürsülerine çevirenleri buradan bir kez daha özellikle doğrudan ülkemizin çıkarlarını ilgilendiren milli meselelerde yalan siyasetini terk etmeye davet ediyorum. Bunu yaparlarsa ne ala, şayet yapmazlarsa biz milletimize saygımızın bir gereği olarak onların yalanlarını, iftiralarını, çarpıtmalarını deşifre etmeyi sürdüreceğiz.
Türkiye’nin savunma hamlelerinin geçmişte defalarca yaşandığı gibi türlü ayak oyunları ile engellenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Savunma sanayii alanında da tam bağımsızlığımızı ilan edene kadar durmayacak, dinlenmeyecek, en küçük bir geri gidişe rıza göstermeyeceğiz. İşte bugün burada olduğu gibi kamu ve özel sektör işbirliği ile inşallah ülkemizi başarıdan başarıya koşturacağız.
Türkiye’nin zincirlerini kırdığı alanların başında savunma sanayii geliyor. Unutmayın göreve geldiğimizde yüzde 20’si milliydi. Şimdi yüzde 80’i milli olan bir savunma sanayiine sahibiz. Nereden nereye. Ana yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, teknoloji merkezleri ile son 20 yılda bu alanda hayal dahi edilemeyen başarılara imza attık. Savunma sanayiinde başarı hikayesi yazmakla kalmadık.
Aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik. Daha önce başlattığı stratejik projeler emekleme aşamasındayken akim bırakılan ülkemiz bizimle birlikte ilk defa projelerinin neticelendiği, uygulamaya geçtiği, başarısını ispatladığı günleri gördü. Yapılamaz denilen, hayal mahsulü olarak nitelendirilen bir çok kritik projeyi hamdolsun tek tek gerçeğe dönüştürdük.
Elbette bu seviyeye öyle bir anda gelmedik. Başbakanlığımızın ilk gününden itibaren ülkemizin güçlenmesi, savunma sanayiinde dışa bağımlılığını kırması adına yürütülen tüm çalışmalara sahip çıktık, destek verdik. Başkalarından hazır ürün satın almak yerine ortak üretim dahil farklı usül ve yöntemlerle kendi savunma sektörümüzü geliştirmeye gayret ettik.
Nice direnişlere, nice sabotajlara, nice ihanetlere maruz kalmamıza rağmen bu yoldan asla dönmedik. Hamdolsun elde ettiğimiz somut neticelerle gurur duyduğumuz bugünlere geldik.
Savunma ihtiyaçlarımızın karşılanması süreçlerinde yaşanan bu zihniyet değişikliğinin faydasını pek çok başlıkta kısa sürede bizzat tecrübe ettik. Örneğin, 2002’de savunma sanayii sektöründe sadece 56 firma faaliyet gösterirken bugün bu sayı 2 bini aştı. 62 olan proje sayısı 750’yi geçti.
Toplam 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken bugün bu rakam 60 milyar doların üzerine çıktı. İhale sürecinde olan projeleri dahil ettiğimizde bütçe büyüklüğümüz 75 milyar doları buluyor. Savunma sanayiinde araştırma geliştirmeye ayrılan bütçenin yıllık 49 milyon dolardan bu rakam çok önemli 1,5 milyar dolara yükseldiğini gördüğümüz günlere kavuştuk.
248 milyon dolar olan savunma ihracatımız 4 milyar 400 milyon dolarla rekor kırdı. Dünyanın ilk 100 savunma firması listesinde yalnızca 2 firmamız varken bugün 7 firmamız bizi temsil ediyor. Milli Muharip uçağımızı hangardan çıkartacağız. Hürjet ilk uçuşunu yapacak. Dünyanın ilk SİHA gemisi olacak Anadolu’yu da bu yıl hizmete alıyoruz.
Bayraktar TB3 Siha ilk uçuşunu yapacak. Ağırlığı 11 tonu bulan Atak 2 helikopterimiz ilk uçuşunu gerçekleştirecek. Yeni tip denizaltılarımızın ilki Piri Reis de bu sene hizmete girecek.Gökdeniz yakın hava savunma sistemini gemilerimize entegre etmeye başlayacağız. Şimşek hedef uçağını kullanıma alacağız.
Erken ihbar radar sistemi Eralp’in teslimatını yapacağız. Tüm bunlarla beraber irili ufaklı daha pekçok projemizi hayata geçireceğiz.”
Hibya Haber Ajansı