Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Boğazın incileri arasında yer alan 358 yıllık Vaniköy Camii maalesef 2,5 yıl önce çıkan yangında çok ağır hasar görmüştü.
Camimizin ahşap çatısıyla mahfi bölümü tamamen yanmış, Hünkar Kasrı'nın iç mekanları da kullanılamaz hale gelmişti. Bir Üsküdar sakini ve aşığı olarak bizim de yüreğimizi yakan bu yangın sonrasında malum çevreler hemen istismara başladılar. Buranın komple yıkılarak ranta açılacağını ifade ettiler.
Akla, vicdana ve ahlaka sığmayan bir sürü tezvirat yaydılar. Her zaman yaptıkları gibi yalanlarla, çarpıtmalarla, bühtanlarla İstanbullu kardeşlerimizin zihnini bulandırmaya çalıştılar.
Biz bunların hiçbirine kulak asmadık. Ata yadigarı şu nadide eseri, şehre vefa vizyonuyla yeniden ihya etmek için süratle harekete geçtik. İstanbul Vakıflar İkinci Bölge Müdürlüğümüz, Mehmet Vani Vakfı ve Kalyon Vakfı arasında bir restorasyon protokolü imzalandı. Kapsamlı bir hazırlık sürecinden sonra Kalyon Vakfı, camimizi aslına uygun olarak tekrar şehrimize kazandırmak amacıyla kolları sıvadı.
Çam keresteleri Dursunbey'den, Meşe keresteleri Yenice'den, mermerleri Marmara Adası'ndan temin edilerek camimiz tamamen özgün malzeme kullanılarak yenilendi. Ayrıca camide yer alan Hünkar Kasrı'nın zemin katı, kütüphane olarak vatandaşlarımızın istifadesine sunuldu.
Titiz bir çalışmayla seçilen yaklaşık 1600 eser, başta gençlerimiz olmak üzere camimizi ziyaret eden herkesin kullanımına açık olacak. Sadece Üsküdar'ın değil, İstanbul'un da sembol mimari eserlerinden olan Vaniköy Camii, yangından yıkılana kadar tam 3 buçuk asır boyunca bu bölgenin adeta kalbi konumundaydı.
18'inci yüzyıldan itibaren padişahların ziyaretgahından biri olmuştu. Camimizin artık kütüphanesiyle birlikte kısa sürede İstanbul'umuzun yeni uğrak yerlerinden biri haline geleceğine inanıyorum.
Restorasyon sonrası tekrar ibadete açtığımız Vaniköy Camii'nin ilçemize ve İstanbul'umuza hayırlı olmasını diliyorum. Bu muhteşem eserin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen, işçisinden mimarına, mühendisine, ustasından sanatçısına kadar herkese teşekkür ediyorum.
Caminin restorasyonunu gönüllü olarak üstlenen ve bu görevi en güzel şekilde yerine getiren Kalyon Vakfı'nı canı gönülden tebrik ediyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızı ilk günden itibaren projeyi sahiplendiği, güçlü bir şekilde desteklediği için ayrıca kutluyorum. Camilerimizin hepsi birer ibadethane olmanın yanı sıra aynı zamanda bu toprakların ebediyen bize ait olduğunu gösteren tapu senetleridir. Camiler bizim kimlik kartımız.
Bizi binlerce yıllık şanlı mazimize bağlayan manevi köprülerimizdir. Ecdat yadigarı eserlerimizi korumayı, köklerimizi ve manevi bağlarımızı da muhafaza etmek bakımından gerekli görüyorum. İhya ettiğimiz her bir kültürel mirasımızla aynı zamanda geçmişten bugüne, geleceğe sarsılmaz bir köprü kuruyoruz.
Ayağa kaldırdığımız her eserimizle millet varlığımızı daha da güçlendirmiş oluyoruz. Aslına uygun şekilde yeniden hayata kattığımız tarihi binalarla İstanbul'la birlikte medeniyetimize de vefa borcumuzu ödüyoruz.
Yurdun dört bir yanını ilmek ilmek dokurken ruh dünyamızı besleyen iman ocaklarının tütmesine özel önem veriyoruz. Rabbim bu hassasiyetle restore ettiğimiz camimizin içinden cemaati, minarelerinden ezanı, hutbesinden Kur'an-ı Kerim seslerini eksik etmesin diyorum. Bu vesileyle camimize ismini veren Mehmed Vani Efendi'yi rahmetle ve minnetle yad ediyorum.
İstanbul'a olan sadakatimiz bir başkadır. Biz İstanbul sevgimizi birileri gibi sadece lafta bırakmıyoruz. İstanbul'a millet borcumuzu bu kadim şehrin vefasına daha fazla sahip çıkarak daha fazla yerine getiriyoruz. 2002'den bu yana 5 bin 500 eserimiz restore ederek ihyasını gerçekleştirdik.
Bizden önce on yıllar boyunca ihmal edilen İstanbul, 1994'ten itibaren adeta altın yıllarını yaşadı. Ancak son birkaç yıldır bir fetret devrine girdiğini üzülerek görüyoruz. İnşallah bu fetret devrinden İstanbul'umuz 9 ay sonra çıkaracağız."
Hibya Haber Ajansı