Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Hükümet olarak geçtiğimiz yıl kamuoyuna açıkladığımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planımız çerçevesinde 2023 yılında yapacağımız faaliyetleri de sizlerle paylaşmak istiyoruz. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de uzunca bir süre kanayan yaramız olan, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi konusunda epeyce bir mesafe katettiğimiz bir gerçektir. Tek bir kadının bile şiddete uğramasına hele hele cinayete kurban gitmesine asla rıza gösteremeyeceğimiz için bu mücadelenin çitasını sürekli yükseltmek mecburiyetindeyiz.
Kadın, insanın yarısıdır. Kadını dışlayan, haksızlık yapan, şiddete uygulayarak onurunu zedelen bir toplum, insan varlığının yarısından vazgeçmiş demektir. Böyle bir durum insanoğlunun kendi eliyle kendi sonunu hazırlaması anlamına gelecektir. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de kadınlara yapılmış her bir yanlış uygulamayı doğrudan insanın eşrefi-mahlukat sıfatına yönelik bir saldırı olarak görüyoruz.
Esasen akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatının her alanında ve anında yanında olan kadına karşı farklı bir yaklaşım sergilemesi düşünülemez. İnsanlığın varlığının ve geleceğinin gerek şartı olan ailenin de toplumsal hayatın da temel direği kadındır. Bugün dünyadaki tüm ülkeler kalkınma vizyonlarının en önemli kısmını fark oluşturabilecekleri yegane alan olan kadınlar üzerine inşa etmektedir. Biz de işte bunu için kendi kalkınma planlarımızın merkezine güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ilkesini yerleştirdik.
Ülkemizde bu doğruda çok önemli mesafe katettik. Elbette henüz arzu ettiğimiz seviyede değiliz ama bu elde edilen kazanımları görmemize ve takdirini beklememize mani değildir. Türkiye’nin geçtiğimiz 20 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınlarımızın haklarının, hukuklarının teslimi konusunda gösterdiği başarı diğer alanlardaki zaferlerinin gerisindeki en önemli amillerden biridir.
Ülkemizi bu konuda Şiddet Önleme Merkezlerimizle, Sosyal Hizmet Merkezlerimizle, Kadın Konukevlerimizle, Mağdur Destek Sistemimizle, eğitim çalışmalarımızla dünyada örnek gösterilen bir seviyeye getirdik.
Cinsel şiddet ve bağımlılık gibi bu alanlardaki mücadelenin teknik altyapısını güçlendiriyoruz. Her kesime ayrı mesajlar ulaştıracak iletişim faaliyetleriyle toplumsal farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhurbaşkanı olarak şahsi, Cumhurbaşkanlığı olarak kurumsal himayemiz altında milletimizin tamamını kuşatan bir seferberlik ruhuyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Kadın diğer vasıflarının yanı sıra iyi bir öğretmendir. Kadının öğretmenlik vasfının tezahürlerini kendi evlatlarının yanında tüm çocuklar üzerinde de görmek mümkündür. Bugün ülkemizdeki öğretmenlerin yüzee 60’ının akademisyenlerinin yarıya yakınının kadınlardan oluşması bu hakikatin bir ifadesidir.
Terör örgütlerinin son dönemde yapmış olduğu saldırılarda hayatını kaybeden 8 vatandaşımızdan 2’si kadın öğretmenimiz, 3’ü de çocuk yaştaki evlatlarımızdır. Dünyanın başka bir yerinde terör örgütü öğretmenleri ve çocukları böylesine alçakça katletmiş olsa günlerce haftalarca aylarca gündem olur. Tepkilerin ardı arkası kesilmezdi.
Türkiye olunca timsah gözyaşları kabilindeki kınama mesajları dışında ne siyasetçilerden ne sivil toplum kuruluşlarından ne de medyadan kayda değer bir ses çıkmıyor. Dünyadaki insan hakları örgütleri nerede? Bunların hiçbirini Diyarbakır annelerinin yanında gördünüz mü? Terör örgütleri söz konusu olduğu zaman Kandil’e kadar çıkan Batı’nın STK’ları maalesef Türkiye’de evet Diyarbakır annelerini ziyaret etme özelliğini göstermemiştir.
Son saldırılarda hayatlarını kaybeden Arzu ve Ayşenur öğretmenlerimiz ile daha önce yine benzer bir saldırıda katledilen, şehit edilen Aybüke öğretmenimizi rahmetle yad ediyorum. Kadına şiddeti konuştuğumuz bir platformdayız. Burada kadının canına kast eden, genç kızlarımızı kandırıp dağlarda ölüme sürükleyen, tecavüzden infaza her türlü insan hakkı ihlalinde bulunan terör örgütünü görmezden gelemeyiz.
Bunun parlamentomuzdaki uzantılarını görmezden gelemeyiz. Onların demokrasi adına söyleyecekleri hiçbir söz kalmamıştır. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bunların neyin peşinde olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Parlamento kürsüsünde fırsattan istifade kullandıkları cümlelerin bizim indimizde hiçbir kıymeti yoktur. Kadın ve çocukları katledip dağda dolaşanlar bu milletin temsilcisi olamaz. Dolayısıyla 2023 seçimlerini bu anlamda çok önemli buluyorum. 2022 seçimlerinde inanıyorum ki benim milletim Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak sandıklarda hep birlikte bunlara en güzel demokratik cevabı verecektir.
Anayasa’da yaptığımız değişikliklerle kadına şiddete sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Terör örgütünün insan canına özellikle de kadınlara yönelik saldırılarına aynı tepkiyi göstermenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Her türlü sapkınlık gibi ülkemizi kana bulayan bu kadın ve çocuk katili terör örgütünün de arkasında duranlar, yaşanan vahşete dökülen kana, işlenen insanlık suçuna ortaktır.
Bir kez daha kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele gününün ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Önümüzdeki yıl için belirlediğimiz faaliyet planını çok daha fazlasıyla hayata geçirme kararlılığımızı tekrar ifade ediyorum.”
Hibya Haber Ajansı