Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başalrı şöyle:
"2023’ü Türkiye Yüzyılı’na birlikte hazırladık. Şimdi de yeni bir geleceğin kapısında yine sizlerle birlikteyiz. Biliyorsunuz 14 Mayıs seçimlerinin Meclis aşaması tamamlandı. 14 Mayıs sıradan bir tarih değil. 14 Mayıs, şöyle gideceğiz 1950 ve onun yeni bir yapılanmasını gerçekleştirdik ve 14 Mayıs’ta milletimizin teveccühünü kazandık.
Fakat kıl payı da olsa yetmedi. Pazar günü ikinci turunu yapıyoruz. Pazar geldi ve Pazar günü inşallah milletimiz 14 Mayıs’ın adeta tamamlayıcısı konumunda olan bu tarihi inşallah farklı bir oranla bu kardeşinize tevdi edecektir diye inanıyorum.
Her şeyden önce milletimiz parlamentoda tercihini 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı'ndan yana yaptı. Bu ne demektir? Yani Millet İttifakı olarak sizin parlamentoda yasama olarak herhangi bir şey yapma şansınız yok. Artık milletimiz bu şansı, bu iradeyi Cumhur İttifakı'na verdi.
Cumhurbaşkanlığında da şahsımıza 27 milyondan fazla vatandaşımız yüzde 49,5 oy oranıyla büyük bir teveccüh gösterdi. Ancak sistem gereği seçimin sonuçlanması ikinci tura kaldı.
Milletimiz Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'na vererek ülkenin yönetiminde bize olan güvenini tekrar teyit etmiştir. Aynı zamanda bu kararıyla milletimiz muhalefete de tüm dünyaya da mesajlar göndermiştir. Ülkemizi tekrar koalisyon günlerine döndürme önerilerine, yani eski Türkiye önerilerine hayır diyerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yeniden güvenoyu vermiştir. Terör örgütleriyle gizli açık iş tutanlara gönlünün kapalı olduğunu sandıkta göstermiştir.
Sayın Kılıçdaroğlu, TRT'deki açıklamasında bizim terör örgütleriyle görüşmeler yaptığımızdan bahsediyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleriyle, temsilcileriyle, herhangi bir yerde, herhangi bir görüşme yaptığımızı ispatlamak hukukun dili itibarıyla, müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan tekrar ediyorum, namertsin.
Biz terör örgütleriyle görüşme değil, onları inlerinde vurmakla görevli olduk. Cudi'de bunları vurduk, Gabar'da vurduk, Tendürek'te vurduk, Beslerderesi'nde vurduk ve hala bunları vurmaya devam ediyoruz.
Sen ise Kandil'den talimat alarak, bunların parti binalarına bile değil, parlamentoda odalarına gidip bunlarla görüşmeler yapıyorsun ve bunlarla görüşmeler yapmak suretiyle de beraber yol haritasını çiziyorsun. Asla bizim terör örgütleriyle bir araya gelmemiz, kozmik odalarda toplantılar yapmamız söz konusu değildir ve yine söylüyorum ispat sana aittir.
Erdoğan ve arkadaşlarının terörle mücadelede nerede olduğunu benim milletim çok iyi bilir. Bu konuda Cudi'nin, Gabar'ın, Tendürek'in, Beslerderesi'nin dili olsa da konuşsalar. O zaman bu işi sen çok daha iyi öğrenirsin. Ama sen tam aksine sınır ötesinde bile teröristlerle nasıl adımlar atılacağının görüşmelerini ne yazık ki şu anda dirsek dirseğe beraber yürüdüğün HDP ile bu çalışmaları yaptın. Nerede yaptın? Meclis'teki odalarında yaptın.
Bunu artık bütün konvansiyonel medya zaten ortaya koydu. Her şey açık ortada. Sen kalkıp da zaten akşam yalan, sabah yalan hayatın bununla geçiyor. Bir de utanmadan sıkılmadan bizi televizyona çağırıyorsun. Senin derdin başka, şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhretliği yeter. Bunun dışında sana şöhret minderi vermeye bizim vaktimiz yok. Çünkü hayatları yalan üzerine kurulu olanlar mesajı yanlış anlayıp bir anda bambaşka mecralara savrulmuş olsalar da milletimizin duruşu gayet açıktır ve değişmemiştir.
Seçim sonuçlarını hazmedemeyip depremzede vatandaşlarımız başta olmak üzere milletimize etmedik hakareti bırakmayanların Pazar günü hangi yüzle onlardan oy isteyeceğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İşte buyurun her şey açık ortada. Hatay'da gitti orada Defne'ye niye gitmedi? Haydi bir de Defne'ye gitseydi.
Defne'den yüzde 90 oy aldın, biz yüzde 8 aldık. Ama biz burada CHP yüzde 90 oy aldı diye biz orada Defne'de hastane yapma olayını bir kenara koymadık. Tam aksine şu anda ortakların iki ayda, üç ayda hastane mi yapılırmış derken biz 2-3 ayda bu hastaneyi yapacağız dedik. Yaptık mı? Yaptık…
Muhalefet cenahında ortalık adeta toz duman. CHP Genel Başkanı hem kendi partisi içindeki sıkıntılarıyla hem ilkesizlik üzerine kurulu savrulmalarıyla o bildik siyasetini kendi başına sürdürüyor. Kendi partilileri dahil kimsenin bu kişiyi taşıyacak mecali kalmadı. Karar Pazar günü. İnşallah Pazar günü seçimlerin ardından Kılıçdaroğlu'nun çektiği eziyete de son vereceğiz.
Kolay değil, 15 seçim bizimle yarışa girdin, hepsini kaybettin. Şimdi artık Cumhurbaşkanı adayı olarak tekrar gidiyorsun. CHP Genel Başkanı öyle çaresiz durumda ki kafası zehir gibi çalışan gençlerimizin şu anda yaptığı bir video üzerinden kaset kumpas geçmişinin üzerini örtmeye çalışıyor.
Haydi kendisinin o koltuğa nasıl monte edildiğini bir kenara bıraktık. CHP'den ayrılarak Cumhurbaşkanı adayı olan birisine daha dün yaptıkları ortada. Kandil'deki terör örgütünün elebaşlarının neredeyse her gün kendisi için yaptıkları destek çağrıları da 14 Mayıs'tan sonra da devam etti.
Tek vasfı sığınmacı düşmanlığı, yabancı yatırımcı düşmanlığı olan birini yanına alarak tüm bu gerçekleri ters yüz edebileceğini düşünen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmamız da ayrı bir facia. Biz şu anda kuzey Suriye'de briket evler yaptık. Bunu sadece devlet olarak değil STK'larla birlikte yaptık. Ayrıca, Katar destekli, 1 milyon mülteciyi alabilecek yine Suriye'de konutlar yapma çalışmaları devam ediyor.
Dün İçişleri Bakanım bunun temel atma törenini başlattı. Bununla birlikte de biz Türkiye'deki Suriyelilerin buralara gönüllü bir şekilde gidişinin altyapısını oluşturduk, oluşturuyoruz. Bunları kovarak değil, bunları cebren ve hileyle göndererek değil, Almanya'sı, Fransa'sı, Amerika'sı, bu tür mültecileri nasıl ülkelerine davet ediyorsa, aynı uygulamanın bir değişik benzerini biz de yapalım istedik ve bunu yapıyoruz.
Çünkü yaptığımız işin insani, vicdani ve bir diğer taraftan da İslami bir yönünün olması gerekir diye inanıyoruz. 14 Mayıs'ta yarım kalacak işi tamamlayacak, ardından da hep birlikte Türkiye Yüzyılı'nın inşası için gece gündüz çalışacağız.
Bu şehirde ayakta kalmanın, bu şehirde onuruyla, şerefiyle, başı dik şekilde yaşamanın manasını biz çok iyi biliriz. İstanbul'da öğrendiklerimizi siyasi hayatımızın her safhasında kendimize rehber edindik. Ne yaparsak yapalım önce dönüp milletimize baktık. Ülkenin ve milletin menfaatlerini asla pazarlık konusu haline getirmedik. 4,5 yıl net İstanbul'da belediye başkanlığı yaptım. İstanbul'a belediye başkanlığı yaptığım dönemin de kadri kıymetini en iyi İstanbullular bilir.
Türkiye'nin bekası söz konusu olduğunda kimseyi gözümüz görmedi. Bu uğurda gerektiğinde dünyanın en güçlü lobilerine meydan okuduk. PKK'sından FETÖ'süne tüm terör örgütleriyle mücadele ettik. Hatırlayın 15 Temmuz'u, uçaklara, tanklara, ölüm kusan silahlara göğsümüzü siper ettik.
Gerektiğinde her türlü riski alarak canımızı ve siyasi ikbalimizi tehlikeye atmaktan çekinmedik ama hiçbir zaman ülkemizin, milletimizin ve umudunu bize bağlamış yüz milyonlarca mazlum ve mağdurun hakkını kimseye yedirmedik. BM'den NATO'ya, G20'den diğer yapılara kadar tüm uluslararası platformlarda Türkiye'nin çıkarlarını cesaretle savunduk. Cumhur İttifakı, Türkiye ortak paydasında buluşanların adresidir. Cumhur İttifakı, vatanın bekasını her şeyin önünde görenlerin çatısıdır. Bunun dışındaki her şey lafıgüzaftır.
Ülkemizi tarihinin en iyi başarılarıyla tanıştırdık. Seçim kampanyası döneminde de eser ve hizmet yolculuğumuzu kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Peki biz bunlarla uğraşırken CHP Genel Başkanı ne yaptı? Ülkemizin önünü açacak, milletimizin derdine derman olacak hangi teklifi getirdi? Elbette hiçbir şey. Dahası bu süreçte CHP Genel Başkanı'nın girdiği iş birlikleri gerçekten çok sancılı, sıkıntılıdır.
Bu kişi daha yola çıkarken ilk düğmeyi yanlış ilikledi. Siyasetin omurgası, taşıyıcı sütunu olan değerleri göz ardı etti. Ülke ve millete dair meselelerin al gülüm ver gülüm malzemesi yapılamayacağını, yapılmaması gerektiğini aklına getirmedi. Cumhurbaşkanı yardımcılıklarının sayısında bunu yaptı, bakanlıklarla ilgili hususlarda bunu yaptı.
Hiçbir hesaba, kitaba dayanmayan sözleriyle bunu yaptı, batılı büyükelçilerle münasebetlerinde bunu yaptı. İlkeleri, prensipleri, ahlaki ve milli değerleri bir yana bırakıp sadece kendi kişisel hesabıyla hareket ederek siyaseti kirletti, siyasetin dilini kirletti. Ağzını her açtığında hesap uzmanıyım diyen bu zat toplam oyları yüzde 1'i dahi bulmayan 4 partiye neredeyse 40 vekil ikram etti.
Masadan 3 günlüğüne kalkmanın bedeli, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarına verilen Cumhurbaşkanı yardımcılığı oldu. Şimdiye kadar CHP Genel Başkanıyla masaya oturup da istediğinden fazlasını almadan kalkan hiç kimse yoktur.
Sanayicilerimizi, KOBİ’lerimizi, sanatkarlarımızı, esnafımızı, çalışanlarımızı desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizde OSB’si olmayan ilimiz kalmadı. Bugün itibarıyla ülkemizdeki OSB sayısı 353’e ve istihdam da 2,5 milyona çıktı. Sadece 2022’de 21 yeni OSB kurarak bu alanda da bir rekor kırdık.
Salgının ardından hayata geçirdiğimiz mikro ve küçük işletmelere destek programı kapsamında bu yıl itibarıyla 9,6 milyar lira destek ödemesi yaptık. Programın ikinci ayağını da yakında devreye alacağız. Geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz 5 bin 455 yatırım teşvik belgesiyle 261 milyar lira tutarında sabit yatırımın ve 110 bin ilave istihdamın önünü açtık. Yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi için birçok alanda 178 projeyi destekleme kararı aldık. Bunlar gibi nice desteği uygulamaya geçirdik. Katma değerli üretimle kalkınan Türkiye Yüzyılı’nı da sizlerle birlikte inşa edeceğiz. Bunun için sizlerden Pazar günü sandığa sahip çıkmanızı istiyorum."
Hibya Haber Ajansı