Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerli mensupları kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. EFES-2022 tetbikatının son günü vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.
Ülkemizin ev sahipliğinde 37 ülkeden yaklaşık 10 bin askeri personelin katılımıyla 20 Mayıstan beri icra edilen bu tatbikata katkı veren herkese şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Tatbikat programındaki savunma sanayi sergisinde yer alan silahların araçların ve sistemlerinde ülkemizin bu alanda ulaştığı noktayı gösterdiğine inanıyorum. Savunma sanayinde sahip olduğumuz her türlü imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle de paylaşmaktan memnuniyet duyan bir ülkeyiz.
Dünyanın siyasi ekonomik askeri sosyal açıdan köklü bir yeniden yapılanma sürecinden geçtiği bir dönemde bu tür işbirlikleri çok daha büyük bir önem kazanmaktadır. Türkiye terör örgütleri ile ve düzensiz göçle mücadele gibi dünyanın en kritik sinemalarını başarıyla verme sürdürüyor. Yanında Kafkaslardan Afrika’ya Karadeniz’den Akdeniz’e kadar her yerde barışın istikrarın güvenliğin tesisi konusunda kimsenin inkar edemeyeceği gayretler sarf ediyoruz. İnsani yardımlar konusunda da burası özellikle çok çok önemli milli gelirimiz e göre oranla yandığında dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Tüm bu tablo içinde Türk Silahlı Kuvvetlerimiz özel bir yere sahiptir.
Kahraman ordumuz sınır güvenliğimizden sınır ötesi harekatlarımıza terörle mücadeleden NATO ve ikili anlaşmalar kapsamında yürüttüğümüz uluslararası görevlere kadar her alanda gösterdiği başarılarla göğsümüzü kabartıyor. PKK/DEAŞ/ YPG’ye kadar dünyanın en tehlikeli silahlı terör örgütleri ile yürüttüğümüz mücadelede elde ettiğimiz sonuçların eşi benzeri Suriye’de herkesin yol açtığı tehdide dikkat çektiği ancak fiilen sahaya girip mücadele etmeye yanaşmadı.
Sınırlarımızı 30 kilometre derinliğinde bir koruma hattına alma kararlılığını adım adım hayata geçiriyoruz.
Aynı şekilde hem ülkemizin hem de komşularımızın toprak bütünlüğüne, milli birlik ve beraberliğine, egemenlik haklarına tehdit oluşturan PKK/YPG ile de sadece biz mücadele ettik. Başarıyla tamamladığımız 2016’daki Fırat Kalkanı, 2018’deki Zeytin Dalı, 2019’daki Barış Pınarı, 2020’deki Bahar Kalkanı ve halen devam eden Pençe harekatlarımızla sınırlarımızı 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik hattıyla koruma altına alma kararlılığımızı adım adım hayata geçiriyoruz.
Türkiye’nin bu meşru güvenlik politikası terör örgütlerini sadece bizim sınırlarımızdan uzaklaştırmakla kalmıyor komşularımızın da huzuruna ve istikrarına katkıda bulunuyor. Ülkemizin sınırları dibinde terör koridorları oluşturulmasına asla izin vermeyeceğimizi bunun için güvenlik hattımızın eksik kalan kısımlarını mutlaka tamamlayacağımızı burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. Hiç bir gerçek müttefikimizin ve dostumuzun da ülkemizin bu meşru güvenlik kaygılarına karşı çıkmayacağını bilhassa da tercihini terör örgütlerinden yana kullanmayacağını umut ediyoruz. Müttefiklerimizden ve dostlarımızdan bu konudaki meşru endişelerimizi anlamalarını ve saygı göstermelerini beklemek en tabi hakkımızdır.
Tarih önünde bunun hesabını mutlaka verecektir. Adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye davet ediyorum, Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Bu millet kararlıdır, bir şeyi söylerse lafının arkasında durur.
Rusya Ukrayna savaşı, dünyada barışın ve istikrarın pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermiştir. Böyle kritik bir dönemde, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta ülkemizin haklarına ve çıkarlarına tevessül edilmesinden üzüntü duyuyoruz. Bazı Yunan siyasetçiler, gerçeklikten uzak söz ve eylemlerle gündem olmaya çalışıyorlar. Halbuki bu tip konuların şımarıklık kaldırmayacağı ortadadır. Tarih önünde bunun hesabını verecektir. Doğu Akdeniz’de ülkemiz ana karasına ülkemize 2 km’den daha az, Meyis Adası için yetki talep etmesini uluslarası camianın takdirine bırakıyoruz. Yunanistan’ı gayriaskeri statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz.Sayın Miçotakis herhalde adalara turistik çıkarma yapıyor.
Bazı Yunan siyasetçiler akıldan uzak söylemlerle gündem olmaya çalışıyorlar. Adaları silahlandırmaktan vazgeçsinler, şaka yapmıyorum. Yunanistan’ın kışkırtmalarını soğukkanlılıkla karşıladık, ancak bu sabrımız muhatabımız tarafından yanlış anlaşılıyor. Türkiye gerektiğinde hakkını korumaktan geri durmayacak.
1999 ve 2006 yıllarında AİHM tarafından mahkum edilen Yunanistan’ın baskıcı tutumuna göz yumulması da çifte standarttır. Konu Türkiye olunca şahin kesilenlerin AİHM’i hiçe sayan, sığınmacılara insanlık dışı muamele yapanları ibretle takip ediyoruz.
Türkiye kimsenin hakkını hukukunu çiğnemez ama kendi hakkını da çiğnetmez. Bu ülke kurulduğu tarihten beri birilerine sırtını dayayarak benzer hamleler yapmıştır. Bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hamlelerden uzak durmasını, aklını başına almasına davet ediyoruz. Kendine gel. Türkiye adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendine tanıdığı hakları kullanmaktan geri durmayacaktır.”
Hibya Haber Ajansı