Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan, Devlet Başkan Yardımcısı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum , saydıdeğer devlet ve hükümet başkanları kıymetli misafirler sizleri milletim ve şahsım adına en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Bu afet uluslararası dayanışmanın önemini bir kez daha gösterdi. Kara gün dostluğunuzu unutmayacağız. Türkiye 6 Şubat Pazartesi günü iki depremle sarsıldı. 10 ilimizde 500 km çapından etkili olan depremler çok büyük bir yıkıma yol açmıştır.
Felaketten etkilenen nüfus 30 milyona ulaştı. Arama kurtarma ekiplerinin kurtardığı kişi sayısı 8 binin üzerindedir. Devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. İnşallah çok yakında yıkılan şehirlerimizi yeniden ihya çalışmalarımızı başlatıyoruz. Bu felaketin yaralarını en kısa sürede saracağız. Gece gündüz demeden ekiplerimize destek veren tüm dost ve kardeş ülkelere sizlerin huzurunda teşekkür ediyoruz. Yüz milyonlarca dost ve kardeşimiz bizlere yardım eli uzattı.
Bu afet uluslararası dayanışmanın önemini gösterdi. Dünyamız doğal afetler, iklim değişikliği gibi nedenlerle dünya ekonomisi zorlu bir dönemden geçiyor. 2030 gündemine ulaşma imkanı azalıyor. Küresel iletişim dünyamızın geleceği açısından belirleyici olacaktır. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bunu tüm hitaplarımda vurguluyorum. Türkiye ile Körfez ülkeleri, bölgemizin güveni ve istikrarı için temel ekseni teşkil ediyor. Kendi bölgemizin güvenliğini Körfez ülkelerinin güvenliğinden ayrı görmediğimizi vurguluyoruz.
13,5 milyon vatandaşımızın yaşadığı 10 ilimizde, 500 kilometre çapında bir alanda etkili olan depremler, maalesef çok büyük bir yıkıma yol açmıştır. Sarsıntıların hissedildiği mücavir şehirlerle birlikte felaketten etkilenen nüfus 20 milyona yaklaşıyor. Bilim adamları bu zelzeleler sonucu ortaya çıkan enerjinin, 500 atom bombası gücünde olduğunu ifade ediyor.
Sadece ülkemizin değil, insanlık tarihinin en büyük tabii afetlerinden biriyle karşı karşıyayız. Asrın felaketi olarak nitelenen bu depremde yıkılan binlerce binanın enkazını kaldırdıkça, maalesef kayıplarımızın sayısı da artıyor. Depremlerden yaralı olarak kurtulan 81 bini aşkın vatandaşımızın önemli bir kısmını taburcu ettik. Kalanların tedavilerine ise devam ediyoruz. Arama kurtarma ekiplerimizin, enkaz altından sağ çıkardığı insanımızın sayısı 8 binin üzerindedir.
Bir taraftan arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan da çadır, konteyner ve prefabrik yapıların kurulumuna hız veriyoruz. İnşallah çok yakında yıkılan şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya çalışmalarını başlatıyoruz. Türk devleti olarak bu felaketin yaralarını milletimizle birlikte el ele vererek en kısa sürede saracağız.
Kimi ülkeler bizzat arayarak, kimisi kurtarma ekiplerini göndererek, kimisi yardım kampanyaları düzenleyerek Türkiye ile dayanışmasını ortaya koydu. Gece gündüz demeden milletimiz için yardım toplayan, ekipleriyle arama kurtarma mücadelemize destek veren, dualarında bizleri unutmayan tüm dost ve kardeş ülkelere sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Sergilediğiniz bu kara gün dostluğunu hiçbir zaman unutmayacağız. Bu afet, uluslararası dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Koronavirüs salgını döneminde dünyanın dört bir yanına gönderdiğimiz yardımlarımızda Hazreti Mevlana’nın ‘Ümitsizliğin ardından nice ümitler var, karanlığın ardından nice güneşler var’ sözünü düstur edinmiştik. Bugün de Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Balkanlar’a, Avrupa’dan Körfez Bölgesi’ne kadar yüz milyonlarca dost ve kardeşimizin bizlere uzattıkları yardım ellerine şahit oluyoruz. Kısıtlı imkanlarına rağmen, elindeki avucundaki varını, yoğunu ülkemize gönderen tüm kardeşlerimden Allah razı olsun diyorum.
En az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere sürdürülebilir kalkınma hedefleri alanında elde edilen kazanımlar aşınıyor. 2030 gündemine ulaşma imkanı azalıyor. Tüm bu sınamalar karşısında küresel yönetişim ve yakın işbirliği, dünyamızın geleceği bakımından belirleyici olacaktır.
Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bunu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu başta olmak üzere tüm hitaplarımda vurguluyorum. Küresel sistemin krizlerle çevrelendiği günümüzde gerek ikili, gerek çok taraflı platformların önemi aşikardır. Bu denklemde Türkiye ile Körfez ülkeleri, bölgemizin güvenliği, istikrarı, refahı ve ekonomik entegrasyonu için temel ekseni teşkil ediyor. Türkiye olarak kendi istikrar ve güvenliğimizi, Körfez Bölgesi’nin istikrar ve güvenliğinden ayrı görmediğimizi daima söylüyoruz.
Yüksek teknoloji, uzay çalışmaları, yenilenebilir enerji gibi bu başlıkların yanı sıra Körfez Bölgesi’ni Türkiye üzerinden Avrupa ile Asya’ya bağlayacak, kara ve demir yolu ulaşım altyapısının geliştirilmesine de büyük önem veriyoruz. Bu düşüncelerle, deprem felaketinin ardından acımızı paylaşan, yardımları ve dualarıyla gücümüze güç katan herkese teşekkür ediyorum. Dünya Hükümet Zirvesi’nin bölgemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum. Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Devlet Başkanı Yardımcısı Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum başta olmak üzere, emirliklerdeki kardeşlerimi bu başarılı zirve için bir kez daha tebrik ediyorum. Hepinizi, şahsım ve milletim adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”
Hibya Haber Ajansı