Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Katılımlar muhteşem. Katılımlar ne kadar ihtişamlı olursa bizim dinamizmimiz de o kadar artıyor. Diğerlerinin katılım rakamlarını öğrendikçe daha da artıyor. Meydanlar zaten konuşuyor. Ben de siyasette meydanların diline çok inanırım. Anketlere falan pek inanmam. Meydanların dili neyse o bizim için çok önemli.
Soru: Selahattin Demirtaş’ın hapiste olması Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sorunun cinsi heyecan verici. Çünkü Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye aykırı bir yanı yok ki. Bu ölüme neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden dolayı cezaevinde. Yoksa bir fikir suçu veya bir siyaset değil. 51 Kürt vatandaşımın ölümüne neden olan böyle bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz şimdi bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürk kardeşimin ölümüne neden olan bu adamın bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir.”
Soru: Sıkça gündemde olan hapiste çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında iddialar var. Bunun hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Cezaevlerinde şu ana kadar iddia edildiği gibi bol miktarda gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar yalan. Bunun altı, üstü nedir. Bu iddiada bulunanlara diyoruz ki ‘Şunları açıklayın.’ Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim. Bu iddia edilen kişilerden iki tanesi de HDP’den bu seçimlerde milletvekili adayı oldu. Ki bunlar hep bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna benzer daha niceleri bu şekilde bunlara fikir babalığı yaptı.”
Soru: Millet İttifakı ekonomi takımını açıkladı. Sizin de seçim sonrası için ekonomi yönetiminde yapacağınız farklı profiller olacak mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “'Millet İttifakı'nın ekonomi takımı kimlerden oluşuyor' diye düşündüğümde bunlar ismi cismi belli tipler değil. CHP kapalı kapılar arkasında IMF temsilcileriyle görüşüyor. İYİ Parti'den zat onlarla beraber. Görüşmelerden sonra ‘Hükümetin IMF'den borç alması lazım’ diyorlar. Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahütü almış. Tefeciden borç alınır mı? Eğer para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. Biz asla dedik ‘Böyle bir şeye yönelmeyiz’ Biz kendi kaynaklarımızla ayaktayız. Tefecilere ihtiyacımız yok. 10 yıl geçti elimizi eteğimizi kestik. Kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz. Savunma sanayiinden, enerjide, Karadeniz'de gazı çıkardık.”
Soru: Togg, TCG Anadolu gibi önemli projeleri takip ediyorum. Ancak vatandaşın sofrasında bulunan patates, soğan gibi temel ihtiyaç kaynaklarının maddelerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar sizce önemli değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “TCG Anadolu da bizim için önemli. Öbür tarafta İHA’lar, Akıncı, Kızılelma, SİHA'lar da önemli. Burada maalesef kendini bilmez bazı kişilerin fiyatlar üzerindeki dalgalanmalara neden olduğu ortada. Patates, soğan 10-15 liraya düştü. Bunu neyle izah edecekler. Allah nasip eder inşallah seçimden sonra bunların yargı yolu açık olmak kaydıyla yargıda terleteceğiz. Bu yollarla milletimi sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz.”
Soru: Millet İttifakı’nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Vaatleri siz inandırıcı buluyor musunuz? Her şey yalan üzerine bina edilmiş. Eğitimde, sağlıkta ulaşımda tarımda enerjide ne vaat ediyor? Vaatlerin içinde mesela 10 tane belediye var bunlarda. Buralarda söylediklerinden neler yaptılar? Ben belediye başkanlığı yaptım. Benim belediye başkanlığımda biz Haliç'i temizledik. O kokudan tamamen arındı. Bu arada da biz Haliç Kongre Merkezi'ni yaptık. Bu işler lafla olmuyor icraatle oluyor.
İstanbul’da biliyorsunuz biz Atatürk Kültür Merkezi’ni sıfırdan dört dörtlük yaptık. Kültür ve Turizm Bakanımdan da Allah razı olsun. Şu anda orası sürekli dolup dolup taşıyor. Yeter mi? Yetmez. Daha çok yapacağımız tabii ki işler var. Fakat bunlara bakıyorum. Ankara belediye bunlarda. Bak Ankara’da şunu yaptı deyin. Okuyorsunuz burada, üniversitelerdesiniz. Bu üniversitelerde şöyle bir Ankara’yı gözlemlediğini zaman bunlar yaptı diyebileceğiniz bir şey var mı? Arkadaşlar yok.”
Soru: Depremde çadır satan, huzur hakları gibi sebeplerle Kızılay Genel Müdürü ve Kızılay çok fazla gündeme geldi. Bu konu hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bu konu beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma işine giremez. Süratle de bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Biz Kızılay'ı özellikle çadır üretiminde çok daha aktif hale gelmesi için teşvik ettik. Kızılay'ın çadır dendiği zaman en ufak sıkıntısının olmaması gerekir.
Enkaz kaldırma çalışmaları da dahil büyük oranda bu işi bitirdik, şu anda köy konutlarını teslim almaya başladık. Şimdi kalıcı konutları hızla yapıyoruz.”
Soru: Sık sık LGTB’ye karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Ayrıca diğer partilere karşı sert eleştirilerde bulunuyorsunuz. Kimi zaman partilileri terörle ilişkili, kimi zaman da LGTB’li olmakla suçluyorsunuz. Tüm bunlara bakınca da ayrıştırıcı ya da kutuplaştırıcı bir dil kullandığınız düşünülüyor. Bunlara cevap olarak ne söyleyebilirsiniz?
“Bunları ayrıştırıcı kavramıyla izah edersek, yanlış yaparız. Çünkü bu millet özellikle aile kurumunu kutsallaştıran bir millettir. Bizim değer yargılarımız içerisinde aile kurumu çok önemlidir. Güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Eğer aileniz güçlü değilse o ülkede o milletin yıkımı da çok çabuk olur. Bizim yaklaşımımız burada. LGTB denilen olay bir defa aile kurumuna sokulmuş bir zehirdir. Bu zehri biz hele hele halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak kabullenmemiz mümkün değil. Hassasiyetimiz özellikle buradan geliyor.”
Soru: Hukukun siyasallaştığı, yargı bağımsızlığına gölge düştüğü yönünde birçok eleştiri ve iddia var. Sizin bu konu hakkında görüş ve düşüncelerini merak ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Hukukun siyasallaştığını söyleyenler, hukukta müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bunu söyleyenler acaba iddialarını ispatlayabiliyorlar mı? Hayır, ispatlayamıyorlar. Sadece söz ola beri gele. Hele hele bu bay bay Kemal olunca, akşam yalan sabah yalan. İspatla. O ne diyor? ‘Selo’yu nasıl kurtarırız’ onu anlatıyor. Şimdi onun söylediği hak, hukuk, adalet mi? Değil. 51 tane Kürt kardeşimizin, evladımızın ölümüne neden olacak. Hiçbir bedel ödemeden de elini kolunu sallayarak sokaklarda dolaşacak. Bize şu anda herkesin teşekkür etmesi lazım.
Yasin Börü’nün annesi hüngür hüngür ağlıyor. Diyarbakır anneleri, hüngür hüngür ağlıyor. Diyarbakır annelerinin bu ağlayışı karşısında Kılıçdaroğlu, bir kere gidip de ziyaret etti mi? Etmedi. Hani hak, hukuk, adalet? Bunlarda çok hassas olmamız lazım.”
Soru: Yeni dönemde genç istihdamının artırılması ve genç girişimciler için mevcut paketlerin artırılmasını düşünüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Şu anda bizim zaten genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Ciddi manada bir genç istihdamını yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine engellilerde nasıl bir adım atıyorsak. Daha yeni 3 bin 500 engelliyi aldık. Gençlerde aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Genç istihdamını bu noktada kararlı bir şekilde devam ettireceğiz.”
Soru: Seçim süreci boyunca tüm tarafların birbirlerine karşı sert tavırlar gösterdiğini gördük. Sizce bu sert tavırlar seçim sonrası atmosfere nasıl yansıyacak. Seçim sonucu hakkındaki öngörüleriniz nelerdir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İstanbul’da 1 milyon 700 bin kişiye hitap ettik. İstanbul’da böyle bir mitingi malum muhalefet yapamadı. Ama oradaki coşku, heyecan her şeyi ve bizim ifadelerimizi satın aldı. Erzurum’da yaklaşık 135 bin kişiye hitap ettim.
Bir liderin, bir siyasetçinin karşısındaki kitlenin gözlerini okuması, onunla teması bunlar çok önemli. Bir ifadeyi eğer sert kullanıyorsak, onu Kandil için kullanırız. Bunu benim vatandaşıma, milletime saygısı olana karşı kullanmayız. Bizim 51 tane Diyarbakırlı evladımızı öldürenlere karşı herhalde el bebek gül bebek diyecek halimiz yok. Neyse bunun gereğini de yapmamız lazım. Bunu yaparsan zaten vatandaş da orada sana sahip çıkıyor. Bu dil. Bu dille vatandaşımızla kucaklaşıyoruz ama Kılıçdaroğlu, arkasına terör örgütünün başındaki adamı alıyor, ‘Haydi’ diyor. O da ‘Haydi’ diyor. Bununkini nereye koyacaksın, bizimkini nereye koyacaksın?"
Hibya Haber Ajansı