Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"27. dönem milletvekillerimizin 28. dönem milletvekilleri adaylarımızın da hazır bulunduğu toplantımızda hem seçimlerin değerlendirmesini yapmış hem de atacağımız adımları kararlaştırmıştık.
14 Mayıs'ta toplam 323 milletvekili ile ittifakımızı sandıktan açık ara birinci çıkaran milletimiz, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda ilk tura göre çok daha büyük bir farkla şahsımıza teveccüh gösterdi. Aziz milletimizin takdiri ile yüzde 52,18 oy oranıyla Türkiye'yi yönetme vazifesini hamdolsun gelecek 5 sene boyunca deruhte ettik.
Türkiye, bu seçim sonuçlarıyla istikrara, demokrasiye, güvene, özgürlüğe, kalkınmaya ne kadar değer verdiğini bir kez daha ortaya koydu. Seçimlerin sadece partimiz için değil, Türkiye için, demokrasimiz için çok aydınlık, çok güzel neticelere vesile olacağına inanıyorum. İnşallah son 21 yıldır olduğu gibi önümüzdeki 5 yıl süresince üstlendiğimiz bu görevi en güzel şekilde yerine getirmeye çalışacağız. Bize güvenen, bize inanan milyonların umutlarını boşa çıkarmayacağız.
Seçim döneminde rekor kıracak illerimizi ziyaret etme sözü vermiştik. Bayburt yüzde 82,45 ile birinciliği yine kimseye kaptırmadı. Gümüşhane, yüzde 78,54 oy oranıyla ikinci oldu. Ziyaretlerimize bu hafta sonu bismillah diyoruz. Cumartesi günü önce Bayburt'un misafiri olacağız, ardından inşallah Gümüşhane'ye geçeceğiz.
Hem kendilerine destekleri için teşekkürlerimizi iletecek hem de yapımı tamamlanan projelerimizin toplu açılış törenini gerçekleştireceğiz. Sadece bu illerimize değil, tüm Türkiye'ye olan minnet borcumuzu daha fazla eser üreterek, daha çok hizmet ederek ülkemizi her alanda ileriye götürerek ödeyeceğiz.
Seçimlerle ilgili bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Türkiye gelecekteki sonuçları itibarıyla çok kritik bir seçim yaşadı. Ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyaların zirveye tırmandığı seçim dönemini geride bıraktık.
Masanın görünür görünmez ortaklarıyla birlikte küresel şer şebekeleriyle, envaı çeşit terör örgütüyle, tetikçi basın yayın kuruluşlarıyla, milletimizin birlik ve beraberliğine kast eden provokatörlerle mücadele ettik. Muhalefetin yalan rüzgarı hiç dinmedi. Partimizle ilgili iftiraların ardı arkası hiç kesilmedi.
Seçmen iradesini manipüle etme çalışmaları hiç durmadı. Siyaset mühendisleri bir an olsun sahneyi terk etmedi. Farklı seslere tahammülsüzlük had safhaya çıkarken itibar suikastları ile siyasetçiler hedef alındı, yıpratıldı, linç edildi.
Kaset kumpaslarıyla, bel altı yöntemlerle rakipler minder dışına itildi. 30 yılda edilmeyen hakaretin 3 güne sığdırıldığı utanç verici günler gördük. Siyasi tarihimize kara leke olarak geçecek pek çok örnekle karşılaştık.
Seçimi kazanmak uğruna her şeyi yaptılar. Siyasi mücadelenin hudutlarını belirleyen ne kadar ahlaki çizgi varsa hepsini çiğnediler. Milletimizin desteğiyle 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta sadece 2 hafta arayla iki seçim kazanma başarısı göstermedik, aynı zamanda Türk demokrasisinin namusunu da şerefini de biz kurtardık.
Sandıklara giderek iradesine sahip çıkan her bir vatandaşımızı, demokrasi kahramanlarımız olarak görüyoruz. Biz de AK Parti olarak son 21 yılda 17 seçim zaferine imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Elbette bu kırılması zor bir rekordur. Bu dünyada başka hiçbir siyasi harekete ve ittifaka henüz nasip olmayan muhteşem bir zaferdir. Bu tarihe altın harflerle yazılacak, nesiller boyu gıptayla hatırlanacak siyaset literatürüne geçecek eşsiz bir başarıdır. Bu rekorun, zaferin ve başarının sahibi önce rabbimiz, sonra da basiret ve ferasetiyle tüm oyunları bozan aziz milletimizdir.
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri, uzun yıllar boyunca konuşulmaya, tartışılmaya, üniversitelerde ders diye okutulmaya devam edecektir. Akademisyenler, tarihçiler, gazeteciler başta olmak üzere herkes kendi penceresinden seçimleri enine boyuna değerlendirecektir.
Millet olarak nasıl büyük bir badire atlattığımız, nasıl büyük bir uçurumun kenarından döndüğümüz zamanla çok daha iyi anlaşılacaktır.
Seçim sonuçlarının ilk ve en büyük muhatabı siyasetçilerdir. Siyasi partiler açısından her seçim aynı zamanda unutmayalım bir imtihandır. Alınan not kadar nerede hata yaptığını görmek de sınavın bir parçasıdır. Siyasi partilerin istikbali için seçimlerin bu yönü çok daha mühimdir.
Geleceğe dair hedefi olan her siyasi parti sandık sonuçlarını muhakkak çok iyi okur, analiz eder. Sandıkta seçmenin verdiği mesajları anlamaya özen gösterir. Bunları yapmayan ise siyaset sahnesinden silinip gider.
Çok partili siyasi hayatımızda bunun nice örneği vardır. Arkasında büyük bir halk desteğiyle kurulan, hatta iktidara gelen ama bugün ismini dahi hatırlamadığımız birçok parti bulunuyor. AK Parti olarak şu ana kadar girdiğimiz tüm seçimlere hep bu zaviyeden baktık.
Seçim sonuçlarını partimiz için bir muhasebe ve murakabe vesilesi haline getirdik. Rakiplerinden daha kapsamlı, daha cesur, hatta çok daha objektif bir şekilde eksiklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı tespit etmeye çalıştık. Sandıktan zaferle çıkmanın sevincini yaşarken asla zafer sarhoşluğuna kapılmadık.
Zaferlerimizle birlikte unutmayın tevazuumuzu büyüttük. Başarılarımızla birlikte sorumluluğumuzun da arttığına inandık. Şımaranlardan, kibir ehlinden, yeryüzünde böbürlenerek yürüyenlerden asla olmadık.
Bir çağı kapatıp yeni bir çağı açtığı fetihten sonra İstanbul'a hocası Akşemsettin'in arkasında tevazuuyla giren Sultan Fatih'i kendimize örnek aldık.
Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal olan tarihi başarımızı doyasıya kutlarken öz eleştirimizi yapmaktan da çekinmiyoruz. Seçim sonuçlarını tüm boyutlarıyla değerlendiriyor, milletimizin sandıkta dile getirdiği mesajları en doğru biçimde kavramaya gayret ediyoruz.
Tartışmasız zaferimize rağmen önceki seçimlere kıyasla partimizin oylarında görülen negatif ayrışmanın farkındayız. Özellikle kimi şehirlerimizde milletvekilliği ile cumhurbaşkanlığı oy oranları arasında ortaya çıkan uyumsuzluğu görmezden gelmiyoruz.
Tüm bu sıkıntıların kaynağını il il, sandık sandık inceliyoruz. İstişarelerimizi tamamlayıp doğru teşhisimizi koyduktan sonra hangi alanda sorunumuz varsa süratle müdahale edeceğiz. Nerede bir hatamız olduysa hiçbir komplekse kapılmadan kabul edecek, düzeltmenin yollarını arayacağız.
Vatandaşın beğendiği yanlarımızı güçlendirecek, eleştirdiği hususları değiştirecek, yenilenme beklediği alanlarda gerekli adımları atacağız. Kadrolarımızı takviye etmemiz, yeni yüzlerle güçlendirmemiz gerekiyorsa inşallah büyük bir titizlikle bunu da gerçekleştireceğiz. Ekim ayında yapmayı planladığımız büyük kongremize işte bu anlayışla hazırlanıyoruz.
Seçim sonuçlarının işaret ettiği çizgide çalışmalarımıza şimdiden başladık. Kongremizi 11,5 milyon üyesiyle tüm AK Parti ailesinin dava ve yol arkadaşlığını yenilediği bir ahitleşme törenine dönüştürmekte kararlıyız.
Yaş aldıkça gençleşen, dinamizmin i ve heyecanını koruyan, kendini yenilemeyi başaran bir parti olduğumuz bir kez daha görülecektir. Kongremiz bize aynı zamanda 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimler için ihtiyacımız olan sinerjiyi de sağlayacaktır.
Hedef ve ölçek büyüttüğümüz mahalli idareler seçimlerine diğer tüm seçimlerden daha fazla asılmamız gerekiyor. CHP zihniyetinin elinde her gün kan kaybeden, kötüye giden şehirlerimiz kurtarılmak için adeta ün sayıyor.
Muhalefetin yönettiği illerin belediye başkanları, şehirleriyle ilgilenmek yerine koltuk kavgasından başlarını kaldıramıyor. Vatandaş hizmet beklerken bunlar tüm mesailerini parti içi çekişmelerde harcıyor. İki tanesi zaten 3 ay boyunca Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız diye il il dolaşmaktan kendi şehirlerinin yolunu unuttu. Adana'dan Antalya'ya, Mersin'den Eskişehir'e, Aydın'dan İzmir'e, nereye baksak aynı vizyonsuzlukla, aynı hizmet kıtlığıyla karşılaşıyoruz. İnşallah 31 Mart 2024 tarihinde bu kötü gidişe dur diyeceğiz.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 4 yıldır hiçbir hizmet alamayan şehirlerimizi tekrar hizmet ve eser siyasetiyle buluşturacağız.
Muhalefetin kavgalı, dağınık, gerçekten içler acısı haline bakıp da gelecek seçimler dahil hiçbir seçimi çantada keklik göremeyiz. Bugün birbirlerine demediklerini bırakmayanlar yarın çıkarları uğruna can ciğer kuzu sarması olmakta asla tereddüt etmezler. Son seçim sürecinde bunun sayısız örneğini gördük, yaşadık.
Masadan kalktı diye ittifak ortaklarına aşağılık hakaretlerde bulundular, 3 gün sonra hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler.
Dün baba-oğul videosu çekenlerin bugün gırtlak gırtlağa gelmesinin bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Değişim adı altında yürütülen kayıkçı kavgalarıyla bizim işimiz olmaz.
Bugün değişim diye Bolu'dan Ankara'ya yürüyenler ve ona her türlü hakareti yapanlar, dün genel başkanınız Ankara'dan İstanbul'a yürüyordu. O zaman yollar yürümekle aşınıyor muydu? Şimdi ne oldu? Yollar yürümekle aşınmaz demeye başladılar. Bunlar çok kısa süre öncesinin tarihini de unutuyorlar. Zihniyet değişmedikten sonra CHP genel müdürlüğüne hangi kumpasla kimin getirildiğini bizim nazarımızda hiçbir anlamı bulunmuyor.
Zaten muhalefetin son 1 aylık karnesine baktığınızda bu tespitlerimizin ne kadar haklı olduğu anlaşılıyor. Milletin sandıkta verdiği net mesaja rağmen CHP Genel Başkanı, bebek katillerini öven gazeteci kılıklı terör sevicilere sahip çıkmayı sürdürüyor. Gezi olaylarının organizatörlerinin avukatlığın yapmaya devam ediyor.
Şehirlerimizin ne derdi varsa, vatandaşın ne talebi varsa yine biz karşılayacağız. Kabinemizin göreve başlamasından bugüne geçen 1 aylık sürede milletimizle pekçok müjdeyi paylaştık. Asgari ücretteki artıştan sonra dün memur maaş düzenlemesini Meclis'imizin takdirine sunduk. Meydanlarda söz verdiğimiz üzere en düşük memur maaşını 22 bin 17 liraya yükseltiyoruz. Tüm kamu görevlilerinin yıllak ücretlerinde seyyanen artış yapıyoruz.
Ortalama memur maaşını 25 bin 15 liraya çıkarıyoruz. Tarihin en yüksek zamlarından olan bu düzenlemenin tüm memurlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Emeklilerimizin beklentilerini de gözardı etmiyorum. 5 ay önce yaşanan deprem gerçeğine rağmen ne söz vermişsek hepsini tek tek yerine getirdik, getiriyoruz. En düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya yükseltmek suretiyle bu konudaki hassasiyetimizi ortaya koyduk. Dün enflasyon oranı netleşince emeklilerimizin alacağı yeni maaşları da belli oldu.
Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız çalışmalarına başladı. İnşallah önümüzdeki hafta gerekli açıklamayı yapacağız.
Bu düşüncelerle sizlere veda etmeden önce dün şehadetlerinin 30. yılını geride bıraktığımız Başbağlar şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Başbağlar katliamı tarihimizin en vahşi terör eylemlerinden biridir. Akşam namazını kılmak için camiye giden kardeşlerimiz PKK'lı kalleşler tarafından köy meydanına toplanmış ardından kurşuna dizilmiştir. Cami, okul ve köydeki evlerin tamamı ateşe verilmiş, 33 insanımız alçakça şehit edilmiştir.
Rabbim Başbağlar şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimizin ruhlarını şâd, mekanlarını cennet eylesin diyorum.
İsrail ordusunun Cenin saldırılarında şehit olan Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum"
Hibya Haber Ajansı