enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4790
EURO
36,4005
ALTIN
2.956,07
BIST
9.292,39
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Çin’in uzayda yükselişi

Çin’in uzayda yükselişi
28.06.2022 12:40
160
A+
A-

Orhan Bursalı, Çin’in uzayda yükselişini değerlendirdi. Bursalı’nın değerlendirmesi şöyle:

“Bilimde, teknolojide, ekonomide, araştırmalarda, büyük düşünerek, kararlılık göstererek bir hegemonik zinciri kırmanın örneği olarak Çin ve uzay programı…

Çin çok yakından izlediğim bir ülke… Özellikle bilim, teknoloji, inovasyon konusunda kısa süre içinde başka bir ülkenin başaramayacağı bir hız ve verimlilikle yükselişini, dünya bilimini yakından izleyen ve aynı zamanda topluma ulaştırmaya çalışan bir yayıncı ve yazar olarak merakla ve ilgiyle takip ediyorum.

Yukarıda sıraladığım “bilim, teknoloji ve inovasyon” kalıp üçlemesi olarak görülmesin. Çin’de bunların içerisi gerçek anlamda dolu ve çağımızda kalkınmanın, refahın, gelişmenin motoru olduğu, bu üçlemenin gereğini yerine getirmeyen ülkelerin de sömürülmekten ve zengin ülkelerinin kölesi olmaktan kurtuluşunun mümkün olmadığı görüşünü doğrulayan bir ülke ve politikaları var karşımızda.

Çin, temel bilimsel çalışmalara büyük, belki de en önemli destek vermektedir. Salt teknoloji üretimi değil konu. Ondan daha önemlisi temel bilimdir. “Bilim çok pahalı, bunu yapamayız, gelişmiş ülkeler yapar biz de onlardan alırız, biz teknoloji geliştirmeye bakalım” görüşünün egemen olduğu Türkiye gibi siyasi iktidarların hüküm sürdüğü ülkelerin açmazıdır. Temel bilimler olmadan orta ve uzun vadede teknoloji üretimi bakımından da dışa bağımlı olmaktan kurtuluşun olmayacağının da, iyi bir örneğidir, Çin politikası.

Temel bilimsel çalışmaları çok üst düzeydedir Çin’in… Bunu, araştırma makalelerinin Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) bile geçecek noktaya gelmesinde net görüyoruz.

Çin’in bilim ve teknoloji politikalarındaki büyük yükselişi başka bir konudur.

Burada Çin’in uzaydaki çalışmalarına bakacağız.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir, uzayda tüm dünyanın ilgiyle izlediği çalışmalarının gücü, Çin’in kurduğu sağlam temel bilimsel altyapısından ileri geliyor. Temel bilim, matematik, fizik, elektronik, bilgisayar ve bunların uygulama alanı mühendislikte üst düzeyleri yakalayamazsanız, uzayda da başarılı olamazsınız.

Bizim ABD’deki çalışmalarından dolayı Nobel almış sadece bir bilimcimiz, Aziz Sancar varken, ABD’de Çin asıllı 3 kişi Fizik Nobeli almıştır. 2015’te de Çin’de çalışmalarını sürdüren Tu Youyou tıp/fizyoloji Nobel ödülünü kazanmıştır. Sancar’la aynı zamanda! Bayan Youyou’yu, Sancar’la birlikte Nobel ödülü törenlerinde dinlemek fırsatını bulmuştum. Barış ve edebiyat ödüllerini ise, içlerine siyasetin de karışabildiği için bir kenara bırakalım. Bilimde Nobel ödüllerinin temel bilimsel çalışmalara verildiğini de anımsatalım.

Bu girişten sonra Çin’in sonra uzay çalışmalarına gelelim.

Hedeflerini yüksek koydular

Çin’in 1964’te başlayan, 1964-2022 arası uzay çalışmalarına bugünden toplu olarak bakarsak, özgün proje ve hedeflerle milli bir uzay programı yürüttüğünü görürüz.

İlk denemelerle uzayı öğrendiler. Bu deneyerek öğrenme sürecinden sonra, Ay ve Mars programları, uzaya yerleşme programları iç içe ve birbiriyle ilişkili olarak zincirleme gündeme geldi.

Bizim uzay programı “Ay’a taş atma” veya cihaz düşürme ile, siyasi acelecilikle ve popüler prim kazanma ile sınırlı tutulurken, Çin 1964’te deneysel amaçlı olarak bir balistik “biyolojik roket”ini uzaya fırlatıyordu, içinde beyaz fareler vardı. Ama şüphesiz ki öncesinde Çin’i bir nükleer süper güç yapma politikası ile birlikte, bu amaçla yapılan denemeler vardı. Ta Mao Zedung zamanında Çin’in ABD ve o zamanki SSCB ile uzay yarışına katılması kararı verilmişti ve bunun alt yapıları inşa edilmişti. İlk hedefte Ay vardı. Çin ABD ve Sovyetler Birliği ile Ay yarışına katılacaktı.

Ay Tanrıçaları görevde

1967’de ilk deneme Change (Ay Tanrıçası)-1 ile başladı ve üçer yıllık aralıklarla sürdü. Çin, kendi mitolojilerinden isimleri Uzay misyonlarında kullanmayı seviyor. Programın bütünü, Ay yörüngesi için araçlar, Ay’a inme için gerekli araçlar ve Ay üzerinde dolaşarak gerekli araştırmaları yapacak ve bilgi toplayacak gezici araçları kapsıyordu. Yörüngeler öğrenilecek, orada dolaşılacak, Ay’a inilecek, Ay üzerinde dolaşılacak, örnekler toplanacak ve Ay’da bir üs kurulacaktı.

Change-2 ise 3 yıl sonra, 2010’da ve Change-3 2013’de Ay’a yumuşak iniş yaptı. Beş yıl sonra 2018 Aralığında fırlatılan dördüncü Ay Tanrıçası 2019’da “Ay’ın karanlık yüzü”ne indi.  Ruslar ve Amerikalılar Ay’ın dünyadan hiç görülmeyen karanlık tarafına inmeyi hiç denememişlerdi. Ay’ın kendi çevresinde ve Dünya çevresinde dönüş süreleri birbirine paralel olduğu için, Ay’ın bir yüzeyi hep arkada kalır ve orayı göremeyiz.  Bu girişim büyük bir ilgiyle izlendi ve Çin’i Ay Programında öne çıkardı bile denebilir. Çin yapılmamış olanı deniyordu. Çin Change-4 ile haberleşmek için daha önce uzayda iletişim ağ sistemi kurmuştu. Change-4 tasarımı ve programı ile bilgi kütüphanesini genişletti.

Ay’ın karanlık yüzü, Pink Floyd’un “Dark Side of the Moon!” albümü ile meşhur olmuş (www.youtube.com/watch?v=hsr4PmeEocE), 1973’de müzik dünyasını kasıp kavurmuş, adeta mitolojik sihirli bir olay yaratmıştı.

Change-4 Ay’ın derin kraterine indi. Keşif aracı gezici Yeşim Tavşanı-2 (Yutu) bölgenin jeofiziğini, özelliklerini inceliyor. Gelecekte insanlı görevler için radyasyon bilgileri topluyor. Gerekli bilimsel cihazlarla çeşitli kameralarla donatılı. Tüm bu görevler için Çin’in kısmi uluslararası iş birlikleri yaptığını görüyoruz.

Ayrıca bir dizi biyolojik deney yapılıyor ve sonuçları inceleniyor. Ay’ın mikro eko sisteminin bitki ve böcekler için elverişliliği, test tüplerinde denemeye alınıyor. Pamuk, patates, kolza gibi tohumlar, maya ve meyve sineği yumurtaları, çimlenme- yumurtlama olasılıkları gibi bilimsel deneylerle, yaşamın belirli koşullarda Ay üzerinde sürüp sürmeyeceği veya nasıl sürebileceği konusunda temel bilimsel faaliyetler deneniyor ve gelecekte Ay’a yerleşimlerin alt yapıları araştırılıyor.

Change 5’e 2020 sonlarında Ay yolculuğu gözüktü. Ay taşları dünyaya getirildi. Böylece Rusya ve ABD’den sonra Ay taşı getiren üçüncü ülke oldu. İnişi ve geri dönüşü, Amerika NASA ve Avrupalı ESA programlarıyla izlendi ve Çin’e bilgi aktarıldı. Yani uluslararası iş birliği bir şekilde sürdü. Çin 2024 ve 2027’de 3 tane daha Change Ay misyonu planlamış durumda. Uçan detektörlere ve maden kullanımlarına ve bir robotik istasyon kurulumuna kadar tüm bu misyonlar, zorluklar ve bilimsel programlar için ayrıntılı bilgi şurada:

https://en.wikipedia.org/wiki/Chinese_Lunar_Exploration_Program#:~:text=Crewed%20mission%20phase,-See%20also%3A%20Chinese&text=As%20of%202019%2C%20China%20was,south%20pole%20with%20international%20cooperation

Şunu da belirtelim, Çin 2030’da Ay’a insanlı uçuş ve Ay’da bir üs kurma programını Rusya Federasyonu ile planlıyor.

Ay misyonu dışında diğer başarılar

Çin’in Mars görevine geçmeden önce uzaydaki diğer başarılarına kısaca değinelim: 1970’de Çin, Sovyetler Birliği, ABD, Fransa, Japonya’dan sonra Ay’ın yörüngesine uydu yerleştiren beşinci ülke oldu. Görüldüğü gibi oldukça erken bir tarih. Beş yıl sonra da, 1975’te ilk kez fırlattığı uydusunu geri getirme başarısını gösterdi. 1999- 2002 arası dört adet ilk insansız uzay aracını fırlattı. Bunlar insanlı uzay uçuşlarına hazırlıktı. Bir yıl sonra, 2003’te, bu kez kendi roketiyle uzaya insan gönderen üçüncü ülke unvanı kazandı. İki yıl sonra da bu kez 2 Çinli astronot (Taykonot) uzayda beş gün geçirecekti. 2008’de ise bu kez uzayda yürüme başarısını izleyecektik.

Çin uzayda bir laboratuvar ve uzay istasyonu inşa etme çalışmasını 2011’de başlattı: Tiangong (Göksel Saray) laboratuvarın ilk modülüydü. Shenzhou 8 uzay aracı ile Tiangong arasında, uzayda uzun vadeli insani yerleşme için başarılı test uçuşları yapıldı. 2016’da Tiangong-2 deneysel lab’ını uzaya yerleştirdi. Üçüncü aşama olarak Tiangong-3 ile uzay istasyonu girişimi tamamlanacaktı. Uzay istasyonu dünyadan ortalama 400 km yükseklikte, adım adım inşa ediliyordu. İstasyon 60 ton ağırlığında olacak, 3 modülden ve dünya ile istasyon arasında gidip gelecek bir kargo aracından oluşacak. Çin’in hiç katılmadığı Uluslararası Uzay İstasyonunun (ISS) 419 ton olduğunu anımsayalım. Nisan’da çekirdek modül Tianhe yerleştirildikten hemen sonra 17 Haziran 2021’de 3 Taykonotu taşıyan uzay aracı istasyona kenetlendi ve bu Çin’in uzay gücü olmasında bir kilometre taşı oluşturdu. İkince modül planlı olarak 23 Temmuz 2022’de, üçüncü modülün de 23 Ekim 2022’de Tianhe’ye kenetlenmesi programlandı.

Taykonotlar son iki modülün eklenmesi için ve başka bilimsel deneyler ve yürüyüşler yaptılar. Taykonotlar Çin İnsanlı Uzay Ajansı direktörü, “tüm insanlık için bilgi birikimi yapacaklarını” duyurdu. Çin diğer ulusları uzay istasyonu programına davet etti.

Bu istasyonun görevleri de şöyle sıralanıyordu: “Uzayda buluşma kenetlenme teknolojisinin daha da geliştirilmesi; Yörüngede kalıcı insan operasyonları, uzun vadeli otonom uzay uçuşlarına hizmet, rejeneratif yaşam destek teknolojisi ve otonom kargo ve yakıt tedarik teknolojisi gibi kilit teknolojilerde atılım; Yeni nesil yörünge ulaşım araçlarının testi; Yörüngede büyük ölçekte bilimsel ve pratik uygulamalar; gelecekteki derin uzay araştırmalarına yardımcı olacak teknolojilerin geliştirilmesi.” 2022’de istasyonun hazır hale getirilmesi hedefi var. Bu arada 2020 Haziran’ı Çin’in kendi navigasyonu ağını kurmak için, ABD’den bağımsız, Beidou uydusunu yörüngeye oturtarak, ağını tamamladığına tanık olduk.

Mars programı

Çin’in Uzay Programının diğer ayaklarından ve hedeflerinden birkaç cümle ile yazıyı bitirelim.

Uzay istasyonu inşası sürerken, bir de Mars programı başlatıldı ve Temmuz 2020’de yola çıkan Tianwen-1 uzay aracı 7 ayda Mars’a ulaşmış, keşif aracı Zhurong da 22 Mayıs’ta uzay aracından ayrılarak Mars‘ın yüzeyinde yürümeye başlamıştı. Böylece Çin ABD ve Rusya’nın ardından Mars’a inen üçüncü ülke oldu. Ama ilk seferde Mars yörüngesine giderek, Mars’a gezginini indirerek, üstelik Mars toprağında yürüterek aynı andan üç görevi başaran da ilk ülke oldu.

Büyük uzay gücü

Çin uzaya yerleşerek büyük bir uzay gücü inşa ediyor. Dünyaya yakın seyreden göktaşlarından örnekler alabilir. 2030’da Ay’a ilk astronotunu gönderme perspektifi zaten var… Diğer gezegenlere yönelik araştırmalar yapabilir.

Şüphesiz tüm uzay çalışmalarının aynı zamanda dünya üzerinde büyük güç olmayı sağlamlaştıracak askeri ve siyasi hedefleri olduğunu da unutmayalım.

Özetlersek: ABD’nin uzay hedeflerine ve gücüne en büyük ortak Çin oldu.

Çin’in uzay programındaki başarısı, ekonomik bakımdan büyük bir güç inşa edebilmesi sayesinde gerçekleşti.

Ekonomik gücünü de, temel bilimlerde ve teknolojide yıllardır inatla sürdürdüğü atılımlarla sağladı.

Askeri gücünü de, bu bileşenlerle birlikte, insana dayalı güçten teknolojiye dayalı güce yöneltti.

Kuşak Yol projesi Çin’i dünyanın dört bir yanına ekonomik mali ve teknolojik olarak bağlayan büyük bir projedir.

Avrupa ve dünyada stratejik satın almaları bu gücü pekiştirmektedir.

Çin, küreselleşmenin dünyada bir numaralı kazançlı çıkan ülkesidir.

Dünyanın geleceğini yeniden şekillendiren en büyük güç adayıdır.

Şimdi tartışılan, Çin’in dört dörtlük inşa etmekte olduğu bu emperyal gücü diğer ülkelerle ilişkiler için, insanlığın refah ve barış içinde yaşaması ve bugüne kadarki savaş ve sömürü kaderinin değişmesi, yaşanabilir bir gezegen ve tüm canlıların mutluluğu için nasıl kullanacağıdır.

Son olarak: Önümde ünlü bilim dergisi Nature’ın 16 Haziran 2022 tarihli sayfası duruyor. Nature-Index’in ülkelerin yıllık değerlendirmesini okuyorum. Jiangsu Üniversitesi’nin dünyanın en etkili 82 bilim dergisinde yayınlanan araştırmalar için diyor ki: Üniversite geçen yıla göre araştırma kalitesinde ve sayısında etkili yayınlarını yüzde 118 oranında arttırdı. Çin ARGE’ye verdiği desteklerinin karşılığını fazlasıyla alıyor.

Bilimde ve teknolojide programlı, uzun vadeli hedefler koymayan, kendi insan gücünü harekete geçirerek niteliksel ve niceliksel geliştirmeyen ülkelerin aslında bir şansları olmadığını Türkiye örneğinde görüyoruz. Tersini de Çin örneğinde…

Kısır çemberleri kırmanın, bağımsız olmanın, kendi gücüne dayanmanın, büyük devletlerin hegemonyalarını bu yollarla kırmanın anahtarıdır Çin örneği.

Çin’i her yönüyle izleyeceğiz…”

Kaynak Çin uluslararası Radyosu-Orhan Bursalı 
Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.