Çin’in kuzeydoğusundaki Jilin eyaletinin Changchun kentindeki gönüllüler, salgından dolayı uygulanan toplumsal yönetimin kaldırılmasını kutluyorlar.
Soru: Pek çok insan enfekte olabileceğine göre Çin neden üç yıl boyunca sıkı önlemler uyguladı?
Cevap: İnsan için azami derecede zaman kazanmak amaçlanıyordu.
Son üç yılda sürekli mutasyona uğrayan yeni koronavirüsün Alpha, Beta, Gamma, Delta ve Omicron gibi varyantları, sırasıyla salgının önlenmesi ve kontrolüne yeni meydan okumalar getirdi.
Geriye bakıldığında, Çin çetin ve olağanüstü üç yılla üç “pencere dönemi”ni kazandı:
Delta virüsünün Omicron’a dönüştüğü ve virüsün toksisitesinin sürekli azaldığı dönem, ilaçların araştırılıp geliştirildiği, özellikle Çin patentli ilaçların toplu olarak piyasaya sürüldüğü dönem, tüm halkın kapsamlı bir şekilde aşılandığı dönem.
Virüsün sürekli mutasyona uğrayıp, bulaşıcılığı artarken, Çin bunu nasıl başardı? Bunun cevabı, Çin’in enfeksiyonun kaynağını hızlı bir şekilde tespit edebilmesi ve virüs bulaşma zincirini etkili bir şekilde kesebilmesidir.
2019’un sonunda COVID-19 salgınının ilk ortaya çıkmasından bu yana “mümkün olduğu kadar çok COVID-19 hastasını hastaneye alma ve mümkün olduğu kadar tedavi etme” politikası Çin’de hakimdi. Bunun ön koşulu olarak, virüsün yayılma zincirindeki her kritik nokta bulunmalıydı.
Bu kolay değil. Herkesin ülke çapındaki yolculuğunu kolaylaştırmak için Şubat 2020’de Dijital Seyahat Kodu uygulaması piyasaya sürülerek 1,6 milyar mobil cihaz kullanıcısına 14 gün içinde ziyaret ettikleri yerleri arama hizmeti sunulmaya başlandı.
“Dijital Seyahat Kodu”
O zamandan beri bu sistem, herkesin seyahat güvenliğini garanti altına almak için her gün büyük miktarda arama verisi işliyordu. Toplam 89 milyar kez veri arama hizmeti sunuldu. Gündelik en büyük arama hizmeti sayısı 400 milyonu buldu. Bu uygulama, insanlara yolculuk, yeniden işbaşı yapma ve çeşitli yerlerdeki salgın önleme ve kontrolü konularında büyük kolaylık sağladı.
Ancak Omicron varyantının 2021’in sonunda ortaya çıkması, Çin’in salgını önlemesine yeni zorluklar getirdi. Omicron varyantı ilk ortaya çıktığında, bazı uzmanlar Omicron’un yayılma hızının orijinal suş türünden bin kat daha hızlı olabileceğini tahmin ettiler. Bu kadar yüksek bulaşıcılık karşısında, nükleik asit testi ve Sağlık Kodu taraması Çinlilerin günlük rutini haline geldi.
O zamanlar yurt dışında “Omicron griptir” diye konuşulurken, Çin salgınla mücadele politikasını değiştirmedi.
Neden? Niye? Gelin verilere göz atalım:
2021’in sonunda Çin’de uygulanan COVID-19 aşısı sayısının 2 milyar 835 milyon 332 bin doz olduğu bildirildi;12 Aralık 2022’ye gelinince, ülkede uygulanan toplam doz sayısının 3 milyar 450 milyon 244 bine çıktığı, yeni artan bu 614 milyon 912 bin dozdan birçoğunun yaşlılara ve çocuklara uygulandığı öğrenildi.
Çin’de 1 milyar 400 milyon nüfusun aşılanmasına zaman kazandırıldı.
Çin’in kuzeyindeki İç Moğolistan Özerk Bölgesi’ndeki Hohhot’ta yaşlıların aşılanma çalışmaları ilerletiliyor
Omicron’un insidans oranı ve ciddiyetinin daha iyi kavranması, semptomatik ilaçların, özellikle Çin patentli ilaçların büyük miktarlarda piyasaya sürülmesi ve tüm nüfusun kapsamlı bir şekilde aşılanmasından sonra Çin’de sonunda salgın önleme politikasının değiştirilmesi kararı alındı.
İşte bu Çin’in üç yıllık salgınla mücadele çabasıdır.
Çin’in ortasındaki Anhui eyaletindeki Huainan Geleneksel Çin Tıbbı Hastanesi’ndeki bir eczacı, geleneksel Çin tıbbı ilacı hazırlayarak salgınla mücadeleye katkı sağlıyor.
Çin en başından beri salgınla mücadelede Batılı ülkelerden farklı bir yol izledi. Çin, Batı’nın “insanların hayatı pahasına” bedel ödeyemez ve böyle bir bedele katlanmak istemiyor.
Seçenek her zaman zordur, hele bir seçenek on milyonlarca, hatta yüz milyonlarca insanı etkileyecekse, seçmek büyük irade gerektirir.
Çin’in salgınla mücadelede yaptığı bu seçenekte gösterdiği özgüven Batı dünyasından farklıdır, çünkü Çin kararının özünde halkın önceliği vardır.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı