Dünyada kaotik bir ortamın yaşandığı 2023’ü geride bırakıyoruz. 2024’te ve sonraki yıllarda uluslararası düzenin yeniden şekillendirilmesinin zor ve dolambaçlı olacağı bir dönem yaşayacağız.
2023’te Çin’in diplomasisi de yaşadığı zorluklara karşı koydu ve yıllardır izlediği dış politika ilkelerinden sapmadı. Büyük güçlerin diplomasisinin daha hassas olacağı önümüzdeki dönemde Çin’in dengeleyici bir güç olması bekleniyor.
Dünya kamuoyunun dikkati Ukrayna krizi ve İsrail-Filistin çatışması gibi jeopolitik çatışmalara odaklanmış durumda. Covid salgınından sonra dünyadaki ekonomik toparlanmanın zayıf olmasına ve bölgesel farklılaşmalara bazı önemli ekonomilerdeki iç politik kutuplaşmalar eklendi. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri gibi bazı G20 ekonomileri korumacılığın ve radikal makroekonomik politikaların teşvikini yoğunlaştırdı.
2024, dünya ekonomisindeki kargaşa ve uluslararası jeopolitik çatışmaların eşliğinde “seçim yılı” olacak. Çok sayıda ülke ve bölgede yapılacak seçimler uluslararası durumu kısa vadede etkileyecek önemli bir belirsizlik faktörü olarak görülüyor.
Bu arada iklim değişikliği sorunu ciddiyetini koruyor. Çok sayıda canlı türü normalden çok daha hızlı bir oranda yok oluyor ve insanlık aşırı iklim ve kıt su kaynakları gibi “tehlikeli uçurumların” kenarında geziniyor. Yeni salgın hastalıklar ve nüfus göçlerinin yanı sıra uluslararası ve bölgesel güvenlik çatışmalarının hayatımızın bir parçası olmaya devam edeceği gözüküyor. Ayrıca, uluslararası toplum, yapay zekanın geliştirilmesi ve uygulanmasının nasıl düzenleneceği, yapay zekanın geliştirilmesi ve güvenliğinin nasıl dengeleneceği gibi birçok karmaşık ve ciddi zorlukla karşı karşıya bulunuyor.
Bu arada belki de yukarıda sıralananlardan daha önemlisi nükleer güvenlik riskleri in artmasıdır. ABD’nin hegemonyasını koruma isteği, Çin’in hızlı modernleşmesi, Avrupa Birliği’nin stratejik kaygısı ve Hindistan gibi “Küresel Güney” güçlerinin etkisinin artması yeni bir ilişki modelleri dayattı. Birleşmiş Milletler’in beş daimi üyesi, Rusya ile ABD ve Batı arasındaki Ukrayna krizi yoğunlaştıkça, “nükleer savaş yapılamaz veya kazanılamaz” şeklinde toplu bir bildiri yayınlasa da, geleneksel “nükleer tabu” söylemi çöktü.
Kalkınma, güvenlik ve medeniyet inisiyatifleri
Bütün bu çatışma ve sorunlar karşısında Çin diplomasisi 2023’te yüksek kaliteli iç kalkınmaya, genel kalkınmaya ve güvenliğe dayanan Çin tarzı modernleşmenin stratejik hedefine odaklandı. Ortak kalkınmaya ve ortak değerlere dayanan yeni bir tür uluslararası ilişkiler inşasını teşvik etti. Çin’in izlediği dış politika çizgisi Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından ortaya atılan Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’nin uygulanmasına dayanmaktadır.
Çin lideri 2023’te Rusya, ABD ve Orta Avrupa ülkelerinin liderleriyle başarılı zirveler gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Asya, Afrika, Latin Amerika ve diğer ülkelerden çok sayıda lideri ağırladı ve bir dizi devlet başkanları toplantısına başkanlık etti. Çin-Orta Asya Liderler Zirvesi’ni yönetti ve uluslararası düzenin daha adil ve makul bir şekilde gelişmesini teşvik etmek ve küresel stratejik istikrarı korumak için Shanghai İşbirliği Zirvesi’ne, BRICS Zirvesi’ne, APEC liderlerinin gayri resmi toplantısına ve diğer uluslararası çok taraflı toplantılara katıldı. Cumhurbaşkanı Xi, bu toplantılarda kalkınma ve barışı öne çıkaran ve yönlendiren bir rol oynadı.
Çin, ekonomik diplomasinin içteki kalkınmaya hizmet etme ve açık bir dünya ekonomisini teşvik etmedeki olumlu etkilerini artırdı. Çin, 3.Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Zirvesi Forumu’nu başarıyla gerçekleştirdi. Aralarında 6.Uluslararası İthalat Fuarı, 1. Çin Uluslararası Tedarik Zinciri Tanıtım Fuarı, 2.Küresel Dijital Ticaret Fuarı ve 2023 Çin Uluslararası Hizmet Ticareti Fuarı’nın da bulunduğu bir dizi etkinliği başarıyla düzenledi. Çin, küresel ekonomik yönetişime çözümleri ve bilgeliğiyle katkıda bulunurken, dünya ekonomisinin ana motoru olma işlevini de sürdürdü.
Çin, bölgesel gerilimleri hafifletmek ve uluslararası krizlerin kontrolden çıkmasını önlemek konusunda da önemli rol oynadı. Ukrayna krizi konusunda Çin tarafsızlığa bağlı kaldı, barışı savundu ve müzakereleri teşvik etti. Çin, Ortadoğu’da genel uzlaşmayı teşvik etmek için İran ile Suudi Arabistan arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına arabuluculuk etti.
Filistin-İsrail çatışmasının başından beri Çin, dünyadaki barış ve adalet yanlısı güçlerle birlikte Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası çok taraflı platformlarda şiddetin tırmanmasına kararlılıkla karşı çıktı, aktif olarak insani yardım sağladı ve ahlaki değerleri savundu.
“Modernizasyon tüm ülkeler için”
Çin, geride kalan yılda da insanlar arası ilişkilerin güçlendirilmesine özel bir önem verdi. Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Çin ile ABD arasındaki kültürel alışverişi kişisel olarak destekledi ve bu iki ülke arasındaki kültürel ve gençlik değişimleri de dahil olmak üzere sivil diplomasi faaliyetlerini destekleyen konuşmalar yaptı. Çin, bu alandaki faaliyetleri de ekonomik karşılıklı yarar ve kazan-kazan, kültürel değişimler, karşılıklı öğrenme ve insanlar arasındaki dostluğu geliştirme ilkelerini izledi.
Günümüzün Çin’i hem dünya fabrikası, hem de dünya pazarıdır. Dünyayı bekleyen yeni dönüşümlerde Çin’in başarılarını ve fırsatlarını dünyayla paylaşacağını söylememiz için yeterli delil bulunuyor. Cumhurbaşkanı Xi’nin “Taahhüt ettiğimiz modernizasyon yalnızca Çin için değil, ortak çabalarımız sayesinde gelişmekte olan tüm ülkeler için geçerli” şeklindeki sözlerini hatırlayalım.
Hibya Haber Ajansı