Bekin, özellikle son 1 ayda 32 Filistinli’nin şehit edilmesinin planlı bir provokasyon olduğunu belirterek, “Benjamin Netanyahu hükümetinin şiddeti önceleyen politikaları nedeniyle son bir ay içerisinde 32 masum Filistinlinin öldürülmesi, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yeni yerleşim alanları oluşturulması ve Filistinlileri, kendi toprakları üzerinde dar bir alanda sıkıştırıp izole etmeye yönelik hedef genişletme hamlesi olarak görülmelidir.” dedi.
“İsrail’in şiddet politikaları şiddeti doğurur”
İsrail’in şiddet yanlısı politikalarının şiddet doğurduğunu söyleyen Bekin, “Aşırı sağcı ve Kahanist ideolojinin üstü örtük savunucusu konumundaki Ben Gvir’in son seçim mitinglerinde Filistinlilere yönelik ‘teröristlere ölüm’ sloganlarının sıkça seslendirilmesinin boş bir söylemden ibaret olmadığın en bariz göstergesi son Cenin Kampı’na yönelik saldırıda iyice ortaya çıkmış oldu.” yorumunda bulundu.
“İsrail işgali kolaylaştırmak için şiddeti tırmandırıyor”
Bekin, Netanyahu’nun Cenin’e yönelik operasyondan sonra işgal altındaki Batı Şeria’da yasadışı yerleşim alanlarını güçlendirme yolunda yeni adımlar atılacağını ifade etmesi ve Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasadışı yerleşimcilere yönelik silah ruhsatı işlemlerini kolaylaştırıcı tedbirleri alması yaşanması muhtemel şiddetin tırmanmasına ve bu yolla hedeflenen yeni yerleşim alanlarının daha kolay yolla elde edilmesine yönelik olduğunu ileri sürerek, şu ifadeleri kullandı:
“Kırılgan fay hattı üzerinde yer alan Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yaşanan son şiddet eylemlerinin büyük kırılmaları da beraberinde getireceği bir gerçektir. Siyonist İsrail’in ultra sağcı Kahanist ideolojisinden beslenen koalisyon ortaklarının Filistinlilere karşı başlattıkları şiddet politikaları ile yeni bir macera peşinde koştukları gayet açıktır.”
Bekin, sözlerinin devamında Dışişleri Bakanlığı’nın Sinagog’a yönelik saldırıdan sonra yayımladığı taziye mesajı hakkında, “Bu arada, kendi topraklarını savunmaya devam eden Filistinlilere yönelik, ‘terörist’ kavramının Türk Dışişleri Bakanlığı yetkili ağızları tarafından yazılı resmi dille ifade edilmesinin diplomatik teamüllere uymayan bir yaklaşım tarzı olduğunu da özellikle vurgulamada fayda görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı