Ruken Aslan, iç dünyasını izleyiciye aktarabilmek için adeta bir tiyatro dekoru gibi yanılsama ve yanılsatma yolunu seçiyor; gölge ve ışığın karşıtlığını kullanarak aktarmayı uygun görüyor. İzleyiciyi, gölge ve ışık aracılığı ile kendi düşsel ve yanılsamalar dünyasına yolcuğa çıkartıyor.
Ruken Aslan’ın sergideki eserlerinin bir bölümünü oluşturan şehir çizimleri, Baudelaire’ci karanlık bir kent romantizminden esinleniyor. Teknik olarak doluluktan ziyade boşluklardan yola çıkılarak oluşturulmuş bu çizimlerin konularını genellikle şehrin kafeleri, barları, parkları gibi aylaklık alanları oluşturuyor. Serginin bir diğer bölümünü ise şehrin üzerinde uçan meleğimsi figürlerle dolu resimler oluşturuyor. Şehrin üzerinde uçan kanatlı figürler, sanat tarihinde sıklıkla kullanılmış, arketipsel bir temsildir. Şehir bu figürler aracılığıyla nesneleşiyor, gözetleniyor ve arzulanıyor.
Serginin bir başka bölümünü ise sanatçı, tür olarak natürmort, manzara ve portre resimlerinin bir karışımı sayılabilecek resim serisi olarak nitelendiriyor. İlk bakışta bir natürmort resmini andıran kompozisyonlarda nesneler, manzara resmine gönderme yapacak bir biçimsel durum içerisinde sunuluyor.
Hibya Haber Ajansı