DSÖ ve UNICEF, küresel halk sağlığı açısından bebeklerin yaşamın ilk altı ayında sadece anne sütü ile beslenmelerini, sonrasında da tamamlayıcı beslenme ile birlikte anne sütünün en az 2 yaşın sonuna kadar sürdürülmesini öneriyor.
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burçin Yorgancı Kale anne sütü ile birlikte alınan besinsel içerikler ile eksiksiz beslenme ve biyoaktif maddeler sayesinde de büyüme ve gelişmenin en uygun şekilde devam edebildiğini söyledi.
Emzirmenin çocukla birlikte anneyi de koruduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Ü Burçin Y. Kale, "Annede yumurtalık, meme kanseri riskini azaltmaktadır. Yapılan çalışmalarda toplam emzirme süresi arttıkça meme kanserine yakalanma riskinin azaldığı gösterilmiştir” ifadesine yer verdi. Anne sütünün anne ve bebek sağlığı üzerine sayısız yararları olan mucize bir besin olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Ü. Kale, büyüme ve gelişimden kalp damar sağlığı korumaya, enfeksiyonları önlemeden kilo kontrolüne kadar sağladığı yararları ifade etti.
Anne sütündeki antikorlar birçok bakteri, virüs ve mantar üzerinde enfeksiyon önleyici etki gösterir, özellikle Rota virüs, Norwalk virüs, HIV ve Salmonella enfeksiyonlarına karşı koruyucu özellikte moleküller içerdiğini aktaran Dr. Öğr. Ü. Kale, anne sütünün bu etkiyi sağlayan içeriği konusunda şu açılamlara yer verdi:
“Anne sütündeki makrobesinler; protein, karbonhidrat ve yağlar olarak sınıflandırılır. Anne sütünün protein içeriği, inek sütüne oranla daha düşük olmasına karşın biyoyararlanımı yüksektir. Glukoz ve galaktozdan sentezlenen laktoz anne sütündeki başlıca karbonhidrattır. Yavaş ve kolay sindirilen laktoz yenidoğanın kan şekerinin düzenlenmesinde önemlidir. Laktoz barsak bakterileri tarafından laktik aside çevrilerek patojen mikroorganizmaların enfeksiyon oluşturmasını engeller. Ayrıca bu karbonhidratlar yenidoğanın gastrointestinal sistemini enfeksiyonlara karşı koruyan lactobacillus bifidus suşlarının gelişmesine de katkıda bulunur.”
Anne sütü çocukların geleceğine olan yatırımdır
Bebeğin ihtiyacı olan sıvı alımı için gerekli suyu sağlamak ve birçok hastalıktan korumak gibi özelliklerinin yanında anne sütünün en önemli yanlarından birinin de anne ve bebek arasındaki bağı güçlendirmek olduğuna işaret eden Dr. Öğr. Ü. Kale, bu mucize ürünün içeriği ve bebeğe katkıları konusunda şu bilgileri verdi:
“Anne sütü bebek beslenmesi için normal standartlarda mikrobesin içerir ancak A, B1, B2, B6, B12, D vitaminleri ve iyot gibi bazı mikrobesinlerin içeriği, annenin beslenmesi ve annenin depolarına göre değişkenlik gösterir. Gastrointestinal sistem, vasküler sistem, sinir sistemi ve endokrin sistemi etkileyen çok sayıda büyüme faktörü içerir.”
Bebeklerin hayatta kalma şansını artırır
Dr. Öğr. Ü. Kale: “İki yaş altı bebeklerin uygun düzeyde anne sütü ile beslenmesinin yaşamda kalma şanslarını diğer tüm koruyucu önlemlerden daha fazla arttırmaktadır Uygun anne sütü̈ alımıyla özellikle gelişmekte olan ülkelerde 5 yaş altı çocuklardaki yaşam kayıplarını yüzde 13’ünün önlenebileceği hesaplanmıştır. Anne sütü alan bebeklerde almayanlara oranla özellikle ilk aylarda en az altı kat daha fazla yaşamda kalma şansı vardır” hatırlatmasında bulundu.
Anne sütü çocuklarda boy uzunluğuna etki eder
İntrauterin dönem ve bebeklik dönemindeki beslenmenin gelecekteki büyümeyi ve vücut yapısını belirlediğini hatırlatan Dr. Öğr. Ü. Kale, anne sütunun büyüme üzerine olan etkileri, özellikle de sonuç boy uzunluğuna etkisi insülin benzeri büyüme faktörünün (IGF-1) bebeklikte programlandığı hipotezi ile ilişkilendirilmiştir. Buna göre, anne sütü alan bebeklerde düşük düzeydeki IGF-1’in hipofizi programlayarak ileri dönemdeki salınımı artırdığını ifade etti.
Sadece anne sütü ile en az 4 ay beslenen bebeklerin çocukluk çağı obezitesinden koruduğu düşünen Dr. Öğr. Ü. Kale sözlerine şöyle devam etti:
“Farklı literatür çalışmalarında anne sütü ile beslenmenin obezite sıklığını her bir ay için yüzde 4 azalttığı ve anne sütü alım süresinin uzunluğu ile obeziteden koruyucu etkisinin ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bunun anne sütü alan bebeklerin beslenme süre ve miktarlarını kendileri belirlemesi ve hazır mama ile beslenenlere oranla daha az kalori ve protein almalarıyla ilişkili olduğu ortaya konulmuştur.”
Dr. Öğr. Ü. Kale “Kan şekeri ve insülin düzeyleri, anne sütü alan bebeklerde hazır mama ile beslenenlere oranla daha düşüktür. Yaşamın ilerleyen yıllarında anne sütü alanlardaki düşük insülin düzeyi, programlayıcı özelliği sayesinde Tip 2 diyabetten koruyucu etki oluşturur'' uyarısında bulundu.
“Anne sütünde bulunan immünolojik bileşenlerin, bağırsakların alerjenlerle karşılaşmasını önleyerek ve alerjik hastalık patogenezinde önemli bir uyaran olan enfeksiyonlardan koruyarak bebeklerin alerjik hastalıklarını önlediği öne sürülmektedir” diye konuşan Dr. Öğr. Ü. Kale sözlerini şöyle tamamladı:
“Anne sütü çok sayıda immünolojik olarak etkin içeriği ve multifaktöryel antiinflamatuar karşı koyma mekanizmalarıyla bebeklerin bağışıklık sisteminin gelişimini sağlar.”
Hibya Haber Ajansı