Bir başka Japon medya analizi, Çin’in 2027’den önce nükleer savaş başlığı sayısını büyük ölçüde artırmayı planladığına inanıyor. Aynı haberlere göre, Çin askeri modernizasyon hedefine ulaştığında, “nükleer silahların ilk kez kullanılmaması” taahhüdünden vazgeçebilir…
Analistler, ABD’nin sözde “Çin nükleer tehdidi” iddiasını tekrar tekrar ısıtıp gündeme getirmesinin, nükleer cephaneliğini genişletmek ve askeri hegemonyasını sürdürmek için sadece bir bahane olduğuna dikkat çekti.
Hepimizin bildiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en büyük nükleer cephaneliğine sahip. Wall Street Journal’a göre, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün Haziran 2022 tarihli raporu, Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin’i çok geride bırakan 5 bin 428 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu gösterdi. Son yıllarda ABD, mutlak askeri üstünlüğünü sürdürmek için silahların kontrolü ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesi alanlarındaki anlaşmalardan, Anti-Balistik Füze Anlaşması ve Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF) gibi silah kontrolü anlaşmalarından arka arkaya çekilmiştir. ABD, dünya genelinde füzesavar sistemini kurmaya, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesinde karada konuşlu orta menzilli füzeler konuşlandırmaya kalkıştı. ABD ve İngiltere, ayrıca AUKUS adı altında Avustralya ile nükleer enerjili denizaltı yapımı konusunda iş birliği yaptı ve küresel nükleer silahsızlanma sürecine ciddi darbe indirdi.
ABD, nükleer silah modernleşmeyi hızlandırmak için yüklü para harcadı. ABD, nükleer silah ve taşıyıcı araçlarını iyileştirdi, nükleer silah kullanım “eşiğini” sürekli olarak düşürdü.
Edinilen bilgilere göre, ABD, önümüzdeki 10 yıl içinde nükleer silah kapasitesini kapsamlı şekilde artırmak için 634 milyar ABD Doları tutarında harcama yapmayı planlıyor. ABD, “nükleer paylaşım” “nükleer koruma şemsiye” uygulamalarını kuvvetlendirmek için bazı NATO üye ülkelerinde nükleer silah depolama cihazlarını iyileştirmek için 384 milyon dolar tutarında harcama yapacak.
Kısa bir süre önce ABD, nükleer silahların ilk kez kullanılması politikasından vazgeçmeyi reddederek, nükleer durumun gözden geçirilmesine ilişkin olumsuz sinyaller gönderdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin her türlü olumsuz sözü ve eylemi, nükleer çatışma ve hatta nükleer savaş riskini artırmış ve uluslararası güvenliğe ciddi gizli tehlikeler getirmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en büyük nükleer gücüne sahip olmasına rağmen, nükleer gücünü geliştirmek için hiçbir çabadan kaçınmıyor, sürekli olarak uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme sistemini baltalıyor ve diğer ülkeleri sözde “nükleer tehdit” olarak etiketlemekte ısrar ediyor. Neden? Bütün bunlar ABD’nin küresel nükleer tehditlerin en büyük üreticisi olduğunu gösteriyor.
ABD tarafı ve bazı Japonya medya kuruluşlarının Çin kaynaklı “nükleer tehdidi” iddiası asılsız ve dayanaksız. Çin, öteden beri, küresel nükleer silahsızlanma ve nükleer silahlarının yayılmasını önleme sisteminin güçlü destekçisi. 1984 yılında Çin, Uluslararası Atom Enerji Ajansı’na katıldı, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) gibi ondan fazla küresel sözleşmeye taraf oldu. Çin tarafı kısa süre önce yayımladığı Küresel Güvenlik Kavram Belgesi’nde, bir nükleer savaşın kazanı olmayacağını ve asla yapılmaması gerektiğini yineledi. Çin tarafı, NPT temelinde küresel nükleer silahsızlanma sisteminin korunması için yoğun çaba harcayacağını açıkladı.
Günümüzde küresel nükleer silahsızlanma süreci zor ve uzun bir süreç olmaya devam ediyor. 2021 yılının ikinci yarısında, yaklaşık 700 ABD’li bilim insanı Başkan Joe Biden’e yazdıkları ortak mektupta, ABD’nin nükleer silah sayısını düşürmesi talebinde bulundu. Dünyanın en büyük nükleer silah gücüne sahip olan ABD, nükleer silahsızlanma konusunda diğer ülkelere örnek teşkil etmeli.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı