‘Akne’ ya da halk arasında sık kullanılan adıyla ‘ergenlik sivilcesi’ oldukça yaygın görülebiliyor. Öyle ki 11-30 yaş arasındaki kişilerin yüzde 80'inde farklı şiddetlerde akne gelişiyor. Sanılanın aksine, akne ergenliğin bitmesiyle kendiliğinden geçmiyor; 30'lu, 40'lı ve hatta daha ileri yaşlarda bile devam edebiliyor. Genellikle yüz bölgesinde oluşan akneler kişinin öz güveninde sorun oluşturabiliyor, sosyal ilişkilerini ve günlük aktivitelerini olumsuz etkileyebiliyor. Yapılan araştırmalara göre; akne hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Acıbadem Fulya Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Emel Güngör, günümüzde akne tedavisinden oldukça başarılı sonuçlar alındığını belirterek, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Cildin sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez, cilt tipine uygun bir ürünle, nazikçe temizlenmesi yeterli geliyor. Cildi sık temizlemenin, fırçalamanın ve ovmanın aknenin kötüleşmesine yol açabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Emel Güngör, şöyle devam etti:
“Aknede cildin temizlenmesindeki amaç; cilt yüzeyinde biriken ter, yağ, kir ile dökülmüş hücrelerin cildi tahriş etmeden uzaklaştırılması ve tedavilere uygun hale getirilmesidir. Bu amaçla hekimin tavsiye edeceği temizleyiciler kullanılmalıdır. Bu ürünler cildin pH’sına uygun, bazlarında salisilik asit ve benzoil peroksit gibi akne azaltıcı maddelerin bulunduğu temizleyicilerdir”
Güngör, toplumdaki yaygın inanışın aksine sirke, soda veya gül suyu gibi maddeler akneli cilde fayda sağlamadığı gibi cildi irrite eden içerikleri sebebiyle tahrişe veya alerjiye yol açabileceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Emel Güngör, Akneleri sıkmanın,patlatmanın ve sürekli aynı yerde tekrarlayan aknelerle oynamanın leke ile iz gelişmesine neden olduğunu belirtti.
Güneşlenmek ve solaryuma girmenin yanlış olduğuna dikkat çeken Güngör, “Güneş ışınları ve solaryum akneleri kurutmuyor, sadece kamufle ediyor. Üstelik 1-2 ay sonra, gözeneklerde yaptığı tıkanmalar nedeniyle sivilcelerde artış veya alevlenme oluyor.” dedi.
Güngör, kişinin cilt tipine uygun olmayan kozmetikler akne oluşumuna yol açabileceğine veya var olanı kötüleştirebileceğini belirterek akne tedavisine yardımcı olan, cilt tipine uygun ve alerji yapmayacak ürünler kullanılmalı uyarısında bulundu.
Güngör, Akşamları makyajı çıkarmamak da aknelerin kötüleşmesine neden olabileceğine dikkat çekerek cildin temizlenmesinin önemini vurguladı.
Aknenin tipi, şiddeti ve yaygınlığı kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Prof. Dr. Emel Güngör, zaman içinde aynı kişide bile farklı tipte ve şiddette akne gelişebileceğine dikkat çekerek, “Bu yüzden akne tedavisi standart değildir. Her kullanılacak ilacın özellikle kremlerin kullanım amacı, şekli ve süresi birbirinden farklıdır. Akne ilaçları paylaşılmamalı veya daha önce iyi gelen bir krem sürekli kullanılmamalıdır” bilgisini verdi.
Akne tedavisinde krem, jel veya losyon gibi cilde sürülerek kullanılan ilaçların çoğu deride kuruma, pullanma veya bazen tahrişe yol açabiliyor. Prof. Dr. Emel Güngör, yan etkilerin tedavinin beraberinde kullanılan kozmetik ürünlerle veya ilaçların gün atlanarak kullanılmasıyla hafifletilebildiğini söyledi.
Akne tedavisi zaman, emek ve sabır istiyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Emel Güngör, tedaviden 1-2 hafta içinde sonuç almanın mümkün olmadığını vurgulayarak, “Aksine bu dönemde aknelerde geçici bir kötüleşme bile olabiliyor. Aknelerde gözle görülür düzelme 3 ila 4. haftalarda başlıyor, maksimum düzelme için 3-4 ay beklemek gerekebiliyor. Dolayısıyla ilaçlar sabırlı ve düzenli bir şeklide kullanmalı, ‘tedavi işe yaramadı’ düşüncesiyle bırakılmamalıdır” ifadelerine yer verdi.
Akne iyileştikten sonra tekrarlamaması için cilt bakımına ve akneye yönelik ürünlerin özenle kullanılmasına devam edilmesi gerekiyor. Prof. Dr. Emel Güngör, “Akne ilaçlarına sadece akne oluştuğunda başvurulmuyor. Bu ilaçlar düzenli olarak kullanıldıklarında yeni çıkacak olan akneleri de engelliyorlar” dedi.
Hibya Haber Ajansı