Üsküdar Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, ağız kokusunu uygun tedavi yöntemleriyle kolayca tedavi edilebileceğini vurguladı.
Ağızda koku olmasının sebebinin, genellikle kişinin ağız hijyenini tam olarak sağlayamamasından kaynaklı olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, ağız hijyeninin sağlanmasına rağmen uzun süreli ve rahatsız edici bir koku varsa bunun diğer hastalıklara bağlı da gelişebileceğini ifade etti.
Sabahları rahatsız edici bir koku olması normal
Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, genellikle sabahları rahatsız edici bir koku olmasının fizyolojik olarak normal kabul edildiğini kaydederek, bunun akşam yenilen veya içilen gıdaların diş aralarına girmesi ve dilde birikmesi sonucu olduğunu, bu kokunun dişler fırçalanarak ağız bakımı yapıldıktan sonra geçeceğini belirtti.
Bazen ağız dışından kaynaklanan kokuların da olabildiğini; bunların mide, burun eti ve üst solunum yollarına bağlı hastalıklardan kaynaklı meydana geldiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, bu durumlarda öncelikle altta yatan sebebin araştırılıp tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.
Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, günlük olarak dişlerin fırçalanması, diş ipi ve gargara kullanılmasının ağız bakımı açısından son derece önemli olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Fırçalanmayan, diş ipi ve gargara kullanılmayan dişlerde gıda parçacıkları ağızda kalabilir. Dişlerin arasında kalan yemek artıkları, diş etlerinin çevresinde ve dilde bakteri üremesine neden olur ve bu durum da nefesin kötü kokmasına yol açar. Antibakteriyel ağız gargaraları kokuyu azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca takma dişler de kokuya neden olan bakteri ve yiyecek parçacıklarının uygun şekilde temizlenmemesi durumunda kötü kokuya neden olabilir. Kalıcı ağız kokusu veya ağızda kötü bir tat, diş eti (periodontal) hastalığının bir işareti de olabilir. Dişlerdeki plak birikimi ve diş etlerini tahriş eden toksinler diş eti hastalıklarına sebep olabilir. Eğer ağız kokusu diş eti hastalığından kaynaklanıyorsa en kısa sürede tedavi edilmelidir. Tedavi edilmeyen diş etine bağlı rahatsızlıklar diş ve çene kemiğine zarar verebilir.”
Ağız kokusunun diş sağlığı alışkanlıklarından kaynaklanabileceği gibi, Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, ağız kokusunun, ağız içi mantar enfeksiyonları, diş çürükleri, sinüzit, bademcik iltihabı, mide ve bağırsak sistemleri hastalıkları gibi faktörlerden de kaynaklanabileceğini belirtti.
Ağız kokusuna neden olan durumun tanısının önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, diş çürüklerini tespit etmek için ağız-diş muayenesi ve röntgen çekiminin yapılması gerektiğinin altını çizdi. Mimir, diş eti hastalıklarının tanısı için de muayene yapılması gerektiğini ve tedavi edilmeyen diş eti hastalıklarının diş ve çene kemiğine zarar verebileceğini belirtti.
Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, ağız kokusunun temelinde yatan nedenin ağız hijyeninin tam sağlanamaması olabileceğini anlatarak, şunları aktardı:
“Bu durumda dişlerin günlük temizliğini en iyi şekilde gerçekleştirmek ve diş ipi, gargara kullanmak gibi basit yöntemler işe yarayabiliyor. Florürlü diş macunu kullanarak günde 3 defa ve en az 2 dakika olacak şekilde dişler fırçalanmalı, her yemekten sonra, diş aralarında kalan yemek artıkları diş ipiyle temizlenmeli ve gerekirse antibakteriyel ağız gargaraları kullanılmalı.Diş bakımının yanı sıra, dil üzerinde bulunan bakterileri temizlemek için özel olarak üretilen dil temizleme fırçalarıyla gün içerisinde dilde biriken bakteriler de temizlenebilir. Protez dişler de gece çıkarılmalı ve ertesi gün takılmadan önce iyice temizlenmeli.”
Ağız kokusunun, genellikle basit önlemlerle önlenebilen bir sorun olduğunu dile getiren Mimir, sigara içimi, düşük su tüketimi gibi faktörlerin de ağız kokusuna etki edebileceğini söyledi. Mimir, sağlıklı bir ağız ve diş bakımının yanı sıra düzenli doktor kontrollerinin de önemine vurgu yaparak, herkesin yılda en az iki kez ağız ve diş muayenesi yaptırması gerektiğini sözlerine ekledi.
Hibya Haber Ajansı