Dayanıklı mal siparişleri Haziran ayında aylık bazda %1,9 artarak 272,6 milyar dolara yükseldi. Bu okuma, %0,4’lük bir düşüş olan piyasa beklentisinden çok daha iyi geldi. Perakende stokları ise Haziran’da %1’lik beklentinin üzerinde %1,9 artarken, bir önceki aya ait veriler %1,1’den %1,6’ya revize edildi. Stoklar ve dayanıklı mal siparişleri, bir durgunluğun yakın olup olmadığını netleştirmeye yardımcı olması açısından önemli, günce veriler ise 2Ç22 GSYİH okuması üzerinde olumlu okunabilir ve henüz teknik resesyon kıskacına girilmediğinin habercisi olabilir.
Alt kalemlere bakacak olursak; Nakliye hariç, yeni siparişler %0,3 artarken, savunma hariç yeni siparişler %0,4 arttı. Çekirdek verilerde bir önceki ay %0,7 artıştan %0,5’e aşağı doğru revize edildi. Ulaştırma ekipmanı, art arda üç ay artarak 5,1 artışla 92,7 milyar dolara yükseldi. Büyüme hesabını direkt olarak etkileyen en dar kapsamlı göstergede giren kalemde %0,7 artış olurken, bir önceki aya ait veriler %0,8’den %1’e revize edildi. Volatil kategoriler, temel eğilimi biraz fazla pozitif gösteriyor. Uçak siparişleri mevsimsellikten arındırılmış koşullarda kayma gösteriyor, artı olarak savunma harcamalarında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali etkili olmuş görünüyor.
Durgunluğun ayırt edici bir özelliği de, genellikle envanter oluşturma veya doğrudan stoktan çıkarmadaki bir yavaşlamadan kaynaklanan yatırım düşüşüdür. Dolayısıyla, verilerin genel eğilimi açısından birincisi volatil kalemlerin yanıltıcı etkisini dışlamak, ikincisi malın stokta kalma süresini de hesaba katabilmek için stok verileriyle beraber olayı değerlendirmek gereklidir. Sermaye mallarındaki artış yatırım eğilimi açısından olumlu. Bunun dışında, stoklardaki artış hem perakende hem de toptan bazda tüketicinin eğilimi yavaşladığında (ki enflasyondan dolayı yavaşlayacak), üretici ve perakendecinin maliyet yönetimini zorlayacak. Çünkü bir yandan enflasyon arttıkça stok maliyetini düşünen satıcı daha az aktarım yapacak, bir yandan da alıcının enflasyona karşı önceden satın alma isteği mal kıtlığı yaratacak. Enflasyonist ortamda bu yönetimi yapmak zorlaşıyor. Resesyon ortamında ise bu sefer tüketememe durumu devreye gireceğinden stokta kalan malın fiyatı düşecek ve kar marjları düşecek. Ekonomik belirsizliğin ve daha yüksek maliyetlerin ileride kurumsal temkinliliği artıracağını göreceğiz.
Fed açısından bakacak olursak; ABD 10 yıllık tahvil faizleri stagflasyon veya resesyon endişelerini yansıtır şekilde parasal sıkılaşmanın ivme kaybedeceğini hesap ediyor. Kısa vadeli faizler ise cari durumdan dolayı artış eğiliminde kalmayı sürdürüyor. Fed, stagflasyon dinamiklerinden dolayı Volcker benzeri bir politika patikasına kısa vade açısından daha sıcak bakıyor görünüyor. Para politikası ve faiz perspektifi 2014 yılından daha farklı olduğundan ve enflasyon riski aktif olduğundan, Fed’in faiz artırımlarını durdurması şu aşamada beklenecek bir durum değildir. Tablo 1970’lerden 1980’lerin ilk yarısına kadar olan durumu daha çok anımsatır nitelikte. Petrol fiyatları, jeopolitik risk, küresel durgunluk ve yüksek enflasyon… Fed niceliksel gevşemenin enflasyon etkilerinden kaçınma ve talebi ehlileştirme üzerinden ek enflasyon etkilerine maruz kalmamak istiyor. Daha uzun perspektifte ise para politikasının ivme kaybetmesi ve Fed’in bu sefer resesyondan kaçınan perspektife yönelmesi muhtemeldir.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı