enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4690
EURO
36,3690
ALTIN
2.962,53
BIST
9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Uzmanlar, deprem bölgesindeki hava kirliliğine karşı uyardı

Uzmanlar, deprem bölgesindeki hava kirliliğine karşı uyardı
04.03.2023 09:40
85
A+
A-

Doğu Anadolu fay hattı üzerinde yer alan 11 ilde 40 bini aşkın kişinin yaşamını yitirmesine neden olan deprem felaketinin ardından, bölgede artan hava kirliliği uzmanları harekete geçirdi. On binlerce konutun yıkılmasının ardından ortaya çıkan moloz yığınları ve bu yığınların neden olduğu yoğun inşaat tozları birçok hastalığı da tetiklemesi nedeniyle büyük tehlike taşıyor.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özge Soyer, astım hastalarının solunum şikayetlerindeki artışın erken dönemde hareket edilmesi ve uygun şekilde tedavi sağlanması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Enkaz kaldırma çalışmaları su ile ıslatıldıktan sonra yapılmalı ve havadaki toz miktarı azaltılmalıdır. Geçici barınma alanları, hava kirliliğinden etkilenmeyen bölgelere kurulmalıdır. Deprem bölgesinde, bilhassa 2010 yılından önce yapılan binalarda bulunabilen ve kanserojen olan asbeste maruz kalmanın uzun vadede riskli olduğunu ve mutlaka önlem alınması gerektiğini belirten Soyer, “Bu bölgelerde özellikle de enkaz kaldırma esnasında eldiven, tulum, tam yüz maskesi ve göz koruyucu kullanılmalıdır.”

“Felaket zamanlarında astım krizleri artıyor”

Büyük deprem felaketinin ortaya çıkardığı yıkım nedeniyle oluşan inşaat tozları, mantarlar ve bunların yarattığı hava kirliliğinin bilhassa astım hastaları için ciddi bir tehdit oluşturduğuna değinen Soyer, deprem döneminde astım ilaçlarına ulaşmanın zor olduğunu ve hastaların ilaçları kullanamazlarsa nefes alma ve öksürük sorunlarının daha da artacağını ifade ederek şunları söyledi:

“2011 büyük Japon Depremi sonrasında astımlı çocuklarda, astım krizi geçirme riski 6 kat arttı ve hastaların yaklaşık yarısı ilaçlara ulaşamadı. Bilindiği gibi astım krizleri solunum yolu enfeksiyonları, alerjene veya hava kirliliğine maruz kalınması, hastalığın tedavisi için gerekli olan ilaçların düzenli kullanılmamasına bağlı gelişir. Bu yüzden hava kirliliğinin arttığı dönemlerde acil servise başvuran astım hastalarının sayısı da artar. 2001 yılında Dünya Ticaret Merkezi saldırısında ortaya çıkan toz bulutlarına maruz kalan çocuklarda da astım sıklığının çok daha fazla arttığı rapor edildi.”

“Deprem sonrasında artan hava kirliliği inatçı kuru öksürüklere neden oluyor”

Soyer, deprem sonrası dönemde geçici barınma alanlarının kalabalıklığı ve uygun sağlık koşullarının olmaması nedeniyle viral solunum yolu enfeksiyonlarının daha kolay bulaştığını ve astım hastalarında riskin çok daha fazla arttığını vurgulayan Soyer, bilhassa dar alanlarda sigara dumanını solumak astımlılarda öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi şikayetlerin artmasına yol açarken, sadece astımlı hastaların değil daha önce solunum yolu problemi olmayan kişilerin de deprem sonrası ortaya çıkan hava kirliliğinden etkilendiğini ve inatçı kuru öksürüklerin ortaya çıktığını söyledi.

Bacası çekmeyen sobaların, uzun süreli açık ocakların yanındaki havaya maruz kalınmasının, karbon monoksit zehirlenmelerine neden olduğunu dile getiren Soyer, şu şekilde konuştu:

 “Karbon monoksit gazı renksiz, kokusuz bir gaz olduğundan zehirlenme fark edilmez; ilk belirtileri baş ağrısı, halsizlik, sersemlik, bulantı-kusma ve karın ağrısıdır ve acil sağlık hizmetine başvuru gerektirir. Deprem bölgesindeki enkazlarda bilhassa 2010 yılından önce yapılan binalarda bulunabilen ve kanserojen olan asbeste maruz kalmak uzun vadede risklidir, önlem alınmalıdır. Eldiven, tulum, tam yüz maskesi ve göz koruyucu kullanılmalıdır.”

“Enkaz, ıslatılmadan kaldırılmamalı, oluşabilecek tozun önüne geçilmeli”

Soyer,  deprem bölgesindeki astım hastalarının özellikle de astımlı çocukların mümkün olan en kısa sürede astım ilaçlarına tekrar erişebilmesinin çok önemli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

“İç ortamdaki hava kirliliğini azaltmak için sigara içilmemesi, sık havalandırma ve kapalı alanlarda ısınma ihtiyacının mümkünse elektrikli ısıtıcılarla çözülmesi elzemdir. Dış ortam hava kirliliğini azaltmak için enkaz kaldırma çalışmaları su ile ıslatıldıktan sonra yapılmalı ve havadaki toz miktarı azaltılmalıdır. Geçici barınma alanları, hava kirliliğinden etkilenmeyen bölgelere kurulmalıdır. Astım hastalarının solunum şikayetlerinde artış erken dönemde fark edilmeli ve uygun şekilde tedavisi sağlanmalıdır”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.