“Depremden bile kendisine fayda çalışan fırsatçılar… Nasıl bir vicdan sahibisiniz?” diye soran Şahin, “Hiçbir vatandaşımız bunları yaşamayı hak etmiyor. Türkiye, her şeyin en iyisini hak ediyor. Ancak bu deprem anında bile ne bir denetim ne bir kontrol ne de vatandaşına sahip çıkabilen bir iktidar var” dedi.
Şahin’in aktardığı mektup şöyle:
‘AFAD’dan kimse gelmedi, gönüllülerin elinde malzeme yoktu’
“Deprem sonrası kendi ailemin can güvenliğini sağladıktan sonra Samandağ’a gittim. 7 katlı apartmanımız yıkılmıştı. Ailemden 10 kişi enkaz altındaydı. AFAD ile görüşme sağladım ama kimse gelmedi. Gönüllü Mersin ekibi geldi ama ellerinde malzeme yoktu. Yardım istediğim zaman kriz masası oluşturacaklarını söylediler. Ne dediysem dinlemediler ve bir sonuç elde edemedik.”
‘Başımızı sokacak bir çadır bile yok’
“Amcamı ailenin çabalarıyla 2 gün sonra enkaz altından çıkardık. Babamda yaralıydı. Depremin ilk birkaç günü Hatay Devlet Hastanesi ve üniversite hastanesinde kalabalık nedeni ile tedavi edemediler. Pansuman yapıldı ve ‘Elin kesilme ihtimali var’ deyip yolladılar. İki hastane çalışıyordu. Her iki hastaneye gittiğimizde sedyeler yetişmiyor, ölüler kaldırımlara atılmış bir haldeydi. Depremde tüm malvarlığımızı kaybettik. Başımızı sokacak bir çadır bile yok.”
‘AFAD otele, otel AFAD’a gönderdi’
“Ailemi daha güvenli bir ortam diye düşünerek bir otele yerleşmek amacıyla Antalya’ya götürdüm. Sözde ücretsiz faydalanılacaktık. Kayıt yaptırmak istediğim sırada, otel görevlisi otele yerleşmek için AFAD’ın yazı vermesi gerektiğini söyledi. AFAD otele, otel AFAD’a gönderdi. O acılı halimizle nereye müracaat edeceğimizi bir türlü öğrenemedik. Daha sonra da biz tanıdık aracılığı ile başka bir otele yerleştik.”
“Jandarma, ‘Ne yaparsanız yapın’ dedi”
“Evi taşımak istedik. Bir taşıma şirketi ile anlaştık. İzin işini çözmek istediğimiz sırada Jandarma Özel Harekat’a gittik. ‘Biz görmedik duymadık, gidin ne yaparsanız yapın’ dediler.”
Nakliyeciler yüksek miktarda para istedi
“İlk tuttuğumuz şirket; iki eleman ve asansör olarak bizden 15.000 TL aldı. Yarım saati bile doldurmadan sadece birkaç eşyayı indirdi. Kalan diğer eşyaları indirmek için bu sefer başka bir şirketle anlaştık. O da Mersin’e kadar 26.000 TL istedi. Asansörü yoktu. Merdivenli asansöre 6.500 TL ödedik ama asansörcü beklemedi. Başka bir merdivenli asansör bulduk, 3500 lira ödeme yaptık.”
‘Mersin’de yıllık 160 bin lira kira parası talep edildi’
“Daha çilemiz bitmedi. Mersin’e yerleşmek zorunda kaldık. Bu sefer ev kirası olarak yıllık 160.000 TL para talep edildi. Ancak pazarlıkla 140.000 TL’ye indirdik ve başımızı bu eve sokmak için peşin ödemek durumunda kaldık.”
‘Kızımı hâlâ okula kaydedemiyorum’
“Kızım Bahçeşehir Koleji’nde okuyordu. ‘Mersin’de misafir öğrenci alınacak’ dediler. Okul, ‘Kontenjan doldu’ diye cevap verdi. Okullar açılmasına rağmen kızımı hâlâ okula kaydedemiyorum. Halbuki sene başında Hatay Bahçeşehir Koleji’ne gelecek yıl için 95.000 TL para ödemiştim. Cebimizdeki her şeyi almaya devam ediyorlar. Ancak bu acılı anımızda bile en ufak sorunumuz üzülerek ifade ediyorum ki çözülmüyor.”
‘İmar birimi 8 kata kadar izin verdi’
“Hatay’da bu yıkımların sorumlusu sadece müteahhitler değil… Belediye başkanlığı görevinde olan imar birimi, benim oturduğum Odabaşı Mahallesi’nde en fazla 3 kat olması gerekirken 8 kata kadar izin verdi. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile de ayrıca imara açılmaması gereken yerler imara açıldı. Dolayısıyla bir tek kusurlu aramak gibi bir düşünce içerisinde değilim.”
Hibya Haber Ajansı