Hibya, programda Almanya’dan deprem bölgesine toplanılan yardımları ulaştırmak için gelen Murat Faruk Düzen’i stüdyosunda ağırladı.
Moderatör Mehmet Türker Akanlar programda Almanya’dan yardımlarını toplayıp bir grup gencin kendi arabaları ile kilometrelerce yol katederek Türkiye’ye gelip deprem bölgesinde hem yardımlarını ulaştırıp hem de oradaki izlenimleri aktaracaklarını ifade etti.
“Sorunlara odaklandık”
Akanlar sözlerine şöyle başladı:
“Bizim derdimiz o bölgede olan sorunları göstererek bir yeri taşlamak değil, bu sorunların çözüme ulaşabilmesi. Deprem bölgesindeki muhabir arkadaşlarımız haber önceliğine hiçbir zaman girişmediler. O bölgede enkaz altında kalanların çıkartılmasında yardımcı oldular. Çok ağır süreçler yaşadık ve bu ağır süreçleri dramatize yapmadık. Saatlerce yayınlar yapıp tek bir enkaz görüntüsüne odaklanabilirdik. Bunun bizim ülkemize bir değer katmayacağını bildiğimiz için sorunlara odaklandık. Depremin ilk gününden sonra Antakya muhabirimiz Hüseyin Zorkun, Şanlıurfa Muhabirimiz Süleyman Turan, Ömer Dodanlı bize bölgeden görüntüler aldılar. Bize o bölgede yaşanan sorun ve eksiklerin gösterilmesini istedik. Fakat bunları yayınladığımızda üzücü yorumlar aldık. Orada sokaktaki çöpler şu an toplanamıyor bunları biz de biliyoruz bizim için de üzücü bir durum ama ileride salgın hastalıklar oluşarak sorunlara yol açabilirler. Bizim amacımız bunları duyurmaktı çünkü insanların haberleri yoktu. Bunları duyurmak, habercilik budur.”
Murat Düzen, arkadaşlarıyla Almanya’da bu felaketi gördüklerinde nasıl bir yadım yapabileceklerini düşünüp yardım kampanyası başlattıklarını söyledi. İlk hedeflerinin yetkililerle irtibata geçip, eksiklerini tamamlamak olduğunu belirten Düzen, hedeflerinin ihtiyaç sahiplerini ihtiyaçları en hızlı şekilde getirebilmek olduğuna değindi.
Kapıkule Gümrük Müdürlüğü’nü arayarak arabayla nasıl giriş yapabileceklerini sorduğunu söyleyen Düzen, kendilerine araçlarının içerisindeki çeliklerin listelenmesi gerektiğini ve neler getirdiklerinin faturalanmasını istediklerini belirtti. Kendilerinin bir sıkıntı yaşamadıklarını ama başka araçların başka olaylardan dolayı arandığını ifade etti.
Türker Akanlar gümrük süreçlerine ilişkin, “Tüm dünyada uygulanan belirli bir gümrük süreci var. Ama bu konuda üzücü olan bir durum da var. Almanya’dan gelen bir yardım var ama daha önce yapılan suistimallerden dolayı oradaki gümrük görevlileri detaylı aramak durumunda kalıyor. Murat’ın söylediği kadarıyla deprem bölgesine Plazma TV götürmeye çalışan insanlar da varmış.” ifadesini kullandı.
Murat Düzen Plazma TV konusunu şöyle anlattı:
“Maalesef doğru kendi gözetlediğimiz bir şeydi. Önümüzdeki araç açıldığında içerisinden Plazma TV ve elektronik eşyalar çıktı. Biz daha önce gümrükteki arkadaşlarla bunu görüştüğümüzde sorduğumuz ilk soru bizim aracımız neden aranıyor sorusuydu ama orada daha iyi gördük ki, Elektronik eşya, televizyon, ses sistemi gibi şeyleri bir yardım aracının içerisine girmesi gerekmeyen şeylerdi. Bizim Almanya’da arkadaşlarla konuşarak anlaştığımız şey şuydu her şeyin yeni olması ve her şeyin yeni alınmış olarak faturalı olmasıydı. Bu sayede gümrük kapısından çok rahat geçebildik.”
İlk ulaştıkları yerin Afşin olduğunu belirten Düzen, “Kayseri’ye kadar giderken yollarda kara falan rastlamadık ama Kayseri’de -25 dereceyi gördük arabamızda sileceklerimiz dondu. Biz yola çıkarken gerek Hibya Haber Ajansı gerek diğer muhabir arkadaşlar bize yol bilgisini verdikleri için yanımızda küreğimizi ve zincirimizi alarak çıktık. Oraya vardığımızda yoğun bir kar yağışı vardı. Kar vardı evet, yetkililer çalışıyordu evet ama yine de bizi zorladı. Gece 02:30 gibi Afşin’e ulaştık. Afşin’de o saatte sadece sokak lambalarında elektrik vardı. Gerek binaların içerisinde gerek enkaz çalışmalarında elektrik göremedik. İlkokula gittik orada ihtiyaç sahibi olan çocukların orada olduğu bilgisini almıştık arabamızdakilerin bir kısmını oraya bıraktık. Orada başka yetkililere de sorduk bunları nereye indirebiliriz acaba diye çoğu yerden ret geldi bunu da söylemek zorundayım. Oralardaki kapasite dolduğu için bizi başka yerlere yönlendirdiler.” şeklinde konuştu.
Çok büyük bir koordinasyon problemi olduğundan bahseden Düzen, çoğu yerden yardımların geldiğini depoların dolduğunu bu yüzden 4 yerden ret cevabı aldıklarını belirtti.
Akanlar, enkazlarda elektriklerin olmadığı konusuna değinerek “Yıkıntıların olduğu bir nokta, yıkıntıların olduğu bir noktada insanlar ateş yakarak ısınıyor, karanlık aydınlatma yok sadece televizyonların ışıkları.” dedi.
“Gerçekten bazı sokaklar vardı girilmemiş biz de giremedik.”
Enkazların durumuna değinen Murat Düzen, “Bizin kaldığımız yerde çok sayıda Kahramanmaraşlı arkadaşımız var onlar ailelerinden haber bekliyordu. Biz Kahramanmaraş’a ulaştığımızda internetten ulaştığımızı paylaştık. Telefonum susmadı bu adrese bakabilir misin.? Ulaşamıyoruz diye. Yardım malzemelerimizi dağıttıktan sonra adres aramaya çıktık. Gerçekten bazı sokaklar vardı girilmemiş biz de giremedik. Hiçbir arama kurtarma ekibi yoktu bizde aynı şekilde giremedik depremin yanlış hatırlamıyorsam ya üçüncü ya da dördüncü günüydü. AFAD yetkililerine de sorduk bu sokağı bize tarif edebilir misiniz.? diye gerçekten girilmez bir haldeydi. Gördüğümüz şeyler hiç kolay değildi.”
Gördüğü yerlerde özellikle kendisini rahatsız eden şeyleri de ifade eden Düzen, “Birkaç şoförle konuştuğumuz oldu. Tırlar koordine bir şekilde yola çıkmadıkları için bizim gittiğimiz rotodan Afşin’e Elbistan’a ulaşmış ve oralarda indirecek yer kalmamış. Bu tırlar Kahramanmaraş’a devam etmişler ve tır şoförleri kendi vicdanlarına kalmış bir şey bu ama benim gözümde vicdansızlık bu otoban kenarlarına, benzin istasyonlarına, sokak kenarlarına bu yardım malzemelerini indirmiş ve geri dönmüş.” diye konuştu.
Kahramanmaraş’ın içerisine girdiklerinde oradaki çöp yığınlarının gözlemlediklerini söyleyen Düzen, yenilen bütün gıdaların yolların ortasına atıldığını gördüklerini söyledi. Enkaz kazı çalışmalarında çok yetersizlikler gözlemlediklerini aktaran Murat Düzen, bazı enkazlara daha hiç girilmediğini, ekipman eksikliğinin olduğunu ifade etti.
Öte yandan Düzen, Adıyaman’ın girişine 10 kilometre varken araçlarının fener tutularak durdurulmaya çalışıldığını, Adıyaman’a 2 kilometre varken tekrardan durdurulduklarını kenara çektiklerinde grubun dağıldığını söyledi.
Çadır almaya çalıştıklarında fahiş fiyatla karşılaştıklarını söyleyen Düzen, “3 metrelik bir çadır almak için 17 bin TL fiyat teklif edildi. Aynı şekilde 500 TL’lik tulumu 197 TL’ye diken de oldu. İkisini de gördük.” dedi.
Buraya gelme sebeplerinin yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım etmek olduğunu söyleyen Düzen, her şeyin televizyonda görüldüğü gibi olmadığının altını çizdi. Düzen, “Üç gün boyunca televizyondan seyrettik biz olanları oraya gittiğimiz zaman uyuyabilsek bile uyuyamadık uykularımız kaçtı. Orada gördüklerime dayanamadım. Biz üçüncü gün orada olduğumuz için ilk gün orada olan inanları hayal dahi edemiyorum. Enkaz altından bağıranlar olsun. Biz bir şeye denk geldik Elbistan’da enkaz altından ses gelmiş arabamızla oradan geçerken kontak kapattırıp sesi dinlediler. Benim duyduğum en acı haykırıştı sesimi duyan var mı sözü alttan ses gelmiş tekrardan iş makinaları çalışmaya başladı” diye konuştu.
‘Deprem bölgesinden kesitler’ yayınının tamamı ise şöyle:
Hibya Haber Ajansı