Bakan Akar’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Rusya’da geçtiğimiz haftalarda üçlü bir toplantı yapıldı. Rusya, Suriye ve Türkiye Savunma Bakanlarıyla istihbarat başkanları bir ara geldi. Bir orada farklı bir şey konuşmadık. Her zaman söylediğimiz gibi, bizim tek amacımızın teröristler olduğunu, sınırlarımızı, hudutlarımızı ve vatandaşlarımızı teröristlerden korumak için gayret gösterdiğimizi ve diğer taraftan da ülkemizde dört yıla yakın Suriyeli kardeşimizin olduğunu, ilave bir mülteci akınına karşı da bizim kapasitemizin olmadığını bu nedenler Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarında kalması için elimizden gelen gayreti gösterdiğimizi ifade ettik.
Önümüzdeki günlerde sağlanacak şartlarda güvenliğin, huzurun sağlanmasına bağlı olarak da Türkiye’deki kardeşlerimizin de güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde topraklarına dönmesine gayret gösterdiğimizi orada toplantıda gündeme getirdik.
Bizim hem Suriye’de hem de Türkiye’de beraber olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var. Bu kardeşlerimizin aleyhine onları zora sokacak herhangi bir şey bizim söylememiz, yapmamız, taahhütte bulunmamız, girişimde bulunmamız asla söz konusu değil. Hiçbir şekilde arkadaşlarımızın yanlış bir düşünceye kapılmamaları da önemli bir konu olarak karşımıza çıkmakta.
Libyalı kardeşlerimizin haklı davasını bugüne kadar destekledik. Yine aynı şekilde ‘Libya, Libyalılarındır’ esasından hareketle Libyalı kardeşlerimizin haklı davasını desteklemeye devam ediyoruz.
Can kardeşimiz Azerbaycan ile ilgili iş birliğimiz devam ediyor. Bugüne kadar Azerbaycan’ın haklı davasını biz sonuna kadar desteledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Azerbaycan- Ermenistan arasında kalıcı bir barışın oluşması için çabalar var. Bu çabaları da biz en üst düzeyde desteklemeyi sürdürüyoruz.
Türkiye- Ermenistan arasındaki ilişkinin normalleşmenin sağlanması bizim Türkiye olarak samimi temennimiz.
Denizlerimizde ve semalarımızda da deniz kuvvetlerimiz, hava kuvvetlerimiz gerekli faaliyetleri sürdürdü, sürdürüyor. Bizim Ege’de, Akdeniz’de Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’mizde herhangi bir şekilde hakkımızı, hukukumuzu çiğnetmemiz söz konusu değil. Oradaki hak ve menfaatlerimizi korumak ve kollamak için uluslararası hukuk çerçevesinde çalışmalarımız bugüne kadar geldi bundan sonra da gelmeye devam edecek.
Uluslararası ortamda hem bölge hem de dünya barışına katkı sağlamak için bütün coğrafyalarda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Donanım konusunda çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etmekte. Şu an savunma sanayimizde yerlilik ve millilik yüzde 80’lere dayandı, önümüzdeki günlerde bunu da aşacağız.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün hafif silahları yerli ve milli olarak yapılabilmekte.
Dost ve müttefiklerimizin bazılarının koyduğu bazı kısıtlar var. Bunlara karşı da mücadelemiz devam ediyor.”
Hibya Haber Ajansı