DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Babacan, açıkladıkları Temel Haklar Eylem Planı’nda yer alan vatandaşlık tanımına ilişkin tartışmalar üzerine şu ifadeleri kullandı:
“Anayasadaki maddeyi mutlaka daha kuşatıcı ve kapsayıcı bir hale getirmemiz lazım. 85 milyonun o maddede temsil edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Hiç kimseyi Anayasadan çıkartmıyoruz. 85 milyon insanın vatandaşlık tanımını okuduğunda ‘Evet, bu benim’ demesini sağlıyoruz. Türkiye’nin 85 milyon vatandaşını aynı samimiyetle kucaklayan bir devlet yapısına sahip olması gerek. Bunu yapmamak beka meselesi haline gelecek. Bunu görmüyorlar. Ne adına? Klişeler, tabular adına. Hükümetin propaganda makinesinden korkarak iş yapacak insanlar değiliz. Ellerinden geleni yapsınlar. Hiç korkmayız çünkü doğru ve haklı bir yerde duruyoruz. Bunun özgüveniyle inadına gideceğiz.”
“Asıl bölücü toplumu ayrıştıranlardır, kimlik empoze edenlerdir”
“Toplumu ayrıştıran, kimlik empoze eden, devletin insanları tanımlamasını iddia eden kim varsa asıl bölücü onlardır. Beka sorununu asıl ortaya çıkaranlardır diyen Babacan, “Şöyle bir kolaycılığa başvurabilirdik: ‘Ben Türk’üm, Müslüman’ım, Sünni’yim. Öyle bir parti kuralım. Sadece o tanıma uyan insanlara hitap edelim. Öbür kesimleri tamamen dışlayalım’ diyebilirdik. Asla böyle bir şey yok. Biz 85 milyon hepimiz biriz, beraberiz. Herkes bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşı.” diye konuştu.
Altı siyasi partinin ortak çalışmalarında yüzde 95 oranında mutabakata varıldığını söyleyen Babacan şöyle konuştu:
“Altı partinin ortak seçim beyannamesi ve geçiş süreci yol haritasıyla seçime gidiyoruz. Beraber çalışma kültürü oluşturduk. Seçimi kazanmak önemli bir hedef. Seçimden sonra ülkedeki sorunların çözümüne hemen başlamak çok önemli bir hedef. Arkasından da parlamenter sisteme geçiş çok çok önemli bir hedef. İkinci hedefi atlamamamız gerekiyor. ‘Sistemi değiştirelim, şu hükümetten kurtulalım da kervan yolda düzelir’ demiyoruz.”
“Ortak adayın altı partiyle istişaresi işin tabiatında var”
Seçim ortak aday modeliyle kazanılacaksa, adayın seçimden sonra altı partiyle istişare sürecinde olması işin tabiatında var diyen Babacan, “Bazen ‘Siz ortak adayı belirleyin. Seçildikten sonra aklına gelen her şeyi yapsın’ diye yazanları çizenleri görüyorum. Kusura bakmasınlar. Öyle düşünüyorlarsa partileri kendi adayları ile seçime gider. Kendi adaylarına kazandırırlar. O parti ve adayı kendi istediğini yapar. Çok kritik kararlarda; atama ya da düzenleme kararlarında, memleketin tümünü ilgilendiren kararlarda temsil gücünün yüksek bir şekilde iradeye yansıması kıymetli. Önce altı partiyle istişare yapacak, altı partinin rızasını alacak. Pek çok konuda cumhurbaşkanının bazen ilgili bakanla hemen kararı alıp yürümesi lazım.” şeklinde konuştu.
Ortak adayımız şu andaki cumhurbaşkanının bir başka versiyonu olmayacak. Çalışma usulü de böyle olmayacak. Mevcuttan memnunsak sistemi niye değiştirmeye çalışıyoruz? Tutarlı olmamız lazım diyen Babacan, “Geçiş sürecinin yol haritasının çok önemli ilkeleri var. Bir: Yaptığımız her şeyin gerçekten hukuka uygun olması lazım. İki: Vesayet algısına sebep olacak bir yapıyı asla kurmamamız lazım. Ortak aday altı genel başkandan birisi olursa işimiz hızlanır ve kolaylaşır. Ama bir şekilde mutabakat sağlanamazsa masayı kilitleyecek durumumuz yok. Önemli olan herkesin içine sinmesi.” dedi.
Ortak aday altı parti dışından olursa bütün mutabakat belgelerinde ortak adayın rızasını almamız gerekecek diyen Babacan sözlerine şöyle devam etti:
“Kilit noktalardaki bürokratlarla ilgili isimlerin seçimden önce çalışılmasını, ortak bir çalışmayla bazı isimlerin seçimden önce ilan edilmesini çok faydalı bulurum. Mesela ‘Seçilirsek Merkez Bankası Başkanımız bu olacaktır’ diye somutlaştırmayı faydalı bulurum. Ne kadar öngörülebilirlik getirirsek başarı oranımız o kadar yüksek olacaktır. Ortak adayımızın silindir gibi ezip geçeceği açık bir farkla kazanması çok önemli. Dolayısıyla sadece altılı masadaki partilerin değil, başka partilerin de destek verebileceği bir isim belirlemek başarımızı güçlendirir. ‘Altı partinin desteğini alalım, öbür partiler de gitsinler ne yaparlarsa yapsınlar’ diyemeyiz. İktidar partilerine oy vermeye meyilli olan vatandaşlarımız bile gelip ortak adayımızı desteklerse çok memnun oluruz.”
Sinan Ateş cinayeti ailesi için büyük acı. Ülkücü camia açısından da iç parçalayıcı bir tablo olduğunu söyleyen Babacan, böyle bir tabloda ülkenin cumhurbaşkanının sessiz kalması, direkt sorumlu İçişleri ve Adalet Bakanlarının ve Bahçelinin sessiz kalmasını insanlıktan çıkmak olarak gördüğünü belirtti.
“Anayasa Mahkemesi’nin itibarını gölgeleyecek ifadelerden çekinirim”
HDP hesaplarına bloke konulmasına ilişkin konuşan Babacan, “Anayasa Mahkemesi’nin itibarını gölgeleyecek ifadeler kullanmaktan çekinirim. Yanılmıyorsam Başkan Zühtü (Arslan) Bey de aleyhte oy kullandı. Hükümetin Anayasa Mahkemesi üzerinde atadığı üyeler yoluyla ağır bir tahakküm kurmaya çalıştığı bilinen bir gerçek. Bu çerçevede bu kararı değerlendirmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Sanki gökten zam geliyor diyen Babacan sözlerini şöyle tamamladı:
“Cumhurbaşkanı’nın çıkıp ‘Doğal gaz fiyatlarını artırdım’ dediğini duydunuz mu? Ama kendi yapıyor. Kendi kontrolündeki basında ‘Elektriğe zam geldi’ diye haber yapılıyor. Onu da yapan Cumhurbaşkanı. Biz 6 ayda kriz iklimini ortadan kaldırırız.”
Hibya Haber Ajansı