TCMB, Para ve Liraizasyon Politikası’ 2023 metninde ticari bankalardaki tüm mevduatta TL’nin payının artmasını hedeflerken, bankalara sağladığı TL fonlamada da swap payını azaltacağını belirtmektedir.
Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninden öne çıkan noktalara bakacak olursak;
-Merkez bankası, 2023’ün ilk altı ayında TL mevduatın payını %60’a çıkarmayı hedefliyor. (TCMB kararına göre, zorunlu karşılıklara %50 ile %60 arasındaki seviyelerde %3 komisyon uygulanmakta olup, %60’ın üzerindeki komisyon oranı sıfırlanmaktadır. Bu kapsamda bankacılık sektöründe toplam mevduatta TL’nin payı son gelişmelerin etkisiyle BDDK 23 Aralık verilerine göre %53,1’dir.)
-Banka, TL likiditesini yönetirken Açık Piyasa İşlemleri yoluyla fonlamayı artıracaktır.
-Banka’nın bir hafta vadeli repo imkanı ana fonlama aracı olmaya devam edecektir.
-Merkez bankası %5 olan orta vadeli enflasyon hedefini koruyor.
-Diğer ülke merkez bankaları ile para swapı anlaşmaları için müzakerelere devam edilecektir.
-2022 yılında %5 olarak belirlenen TCMB OMO portföyünün nominal büyüklüğü, 2023 yılında toplam aktiflerinin %7 olarak güncellenmiştir. (TCMB’nin son 27 Aralık verilerine göre portföy büyüklüğü, toplamının %4,7’sine tekabül etmektedir, TCMB daha fazla DİBS alımı yapabilir.)
-Döviz cinsinden kullandırılan reeskont kredilerinin geri ödemelerinden kaynaklanan TCMB döviz rezervlerine katkının 2022 yılı sonunda 22,3 milyar dolar olması beklenmektedir.
Merkez Bankası’nın temel politika sloganı, faiz oranlarının değişmediği veya düşürüldüğü bir ortamda döviz kurunu kontrol altında tutmaktır. Faiz oranlarını uzun vadede enflasyonun altında tutmak mümkün olmasa da mevcut koşulların seçime kadar devam edeceğini öngörebiliyoruz. Para politikasında sıkılaşmaya veya mevcut makroihyati liralaşma tedbirlerinin kaldırılmasına yönelik bir yönerge ise yok. Bu nedenle yılı seçim öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak gerekiyor.
Eylül 2021 sonrası faiz indirimlerinin ardından yaşanan kur şoku, Aralık 2021’de devreye alınan kur korumalı mevduat ile kontrol altına alındı. Sonraki dönemde döviz girişleri ve artan brüt rezervler, döviz kurunun sabit kalmasını sağladı. İstikrarsız beklentilerde dövizi kontrol etmek zorlaştığı için reel talebin (mal ve hizmet alımı) üzerinde döviz talebi oluşmamalıdır.
API fonlamasındaki artışın ve bankalara şu anda verilenden daha fazla fon verilecek olmasının (%9 faiz oranının değişmeyeceği varsayımı ile) kredi genişlemesini destekleyeceğini düşünüyoruz. Ücret artışları, erken emeklilik, kredi genişlemesi gibi unsurların ilk yarıda güçlü talep yaratarak aylık enflasyon oranlarını yüksek tutmaya devam edeceğini ve enflasyondaki düşüşü yavaşlatacağını düşünüyoruz. Öte yandan baz etkisinin de yardımıyla enflasyon seçime kadar %40’lara kadar düşebilir.
Kaynak: Tera Yatırım- Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı