enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,3070
EURO
37,3834
ALTIN
3.029,81
BIST
8.863,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Açık
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
15°C
Pazar Çok Bulutlu
15°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
15°C

Türkiye’de böbrek nakillerinde başarı oranı yüzde 95’in üzerinde

Türkiye’de böbrek nakillerinde başarı oranı yüzde 95’in üzerinde
05.11.2022 11:00
94
A+
A-

3-9 Kasım Organ Nakli Haftası kapsamında, bir kez daha organ bağışının önemine dikkat çekildi. Türkiye Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız ve Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Başkanı Uluğ Eldeğez, organ nakli sürecine dair önemli ve faydalı bilgiler paylaştı. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Organ Nakli ve Ulusal Koordinasyon Merkezi Birim Sorumlusu Seher Taş ise Türkiye’de toplam 31 bin 295 kişinin organ ve doku beklediği bilgisini paylaştı.

Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Türkiyede böbrek nakillerinde hasta ve böbrek sağkalımının yüzde 95’in üzerinde olduğunu belirtti.

Türkiye’nin organ nakli operasyonlarındaki başarılarına değinen Prof. Dr. Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Organ naklinde başarı temelde kısa ve uzun dönemde hasta ve nakledilen böbreğin ömrü ile değerlendirilir. Ülkemizde yapılan böbrek nakillerinde kısa dönem hasta ve böbrek sağkalımı yüzde 95’in üzerindedir ve oldukça yüksektir.”

Türkiye’de yılda yaklaşık 4 bin 500 civarında böbrek nakli gerçekleştirildiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yıldız, bu oranla nüfus başına gerçekleştirilen böbrek nakli açısından dünyada ilk beş ülke arasında olduğumuzu dile getirdi. 

Prof. Dr. Yıldız, böbrek nakli sonrasında ilk 1 ayın çok önemli olduğunu söyledi.

Organ nakli sonrası hastanın takibi, nakil kadar önem taşıyor. Nakil sonrası erken dönemde (ilk 1 ay) karşılaşılan sorunların böbreğin uzun dönem ömrünü belirlediğini vurgulayan Prof. Dr. Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Nakil sonrası erken dönem sorunsuz geçirildiğinde, özellikle birinci yılını tamamladıktan sonra böbrekte red atağı riski çok azalır. Ancak bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçların, nefroloji uzmanı tarafından düzenlenen daha düşük dozlarda ömür boyu kullanılması gerekmektedir. Uzun dönemde böbrek kaybının en önemli nedeni, hastaların ilaç tedavisini aksatmalarıdır. Ayrıca rutin kontroller ile kullanılan ilaçlara bağlı yan etkiler açısından takibi gerekir. Bu nedenle hastaların nefroloji kontrollerini aksatmaması ve tedavilerini düzenli kullanmaları, uzun dönem böbrek ve hasta sağ kalımı için çok önemlidir.”

Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Başkanı Uluğ Eldeğez, Türkiye’de gerçekleştirilen organ nakilleri ile ilgili kapsamlı veriler paylaştı. 

Yoğun bakımda yatan ve beyin ölümü tanısı alan hastalar için kadavra tanımı kullanılıyor. Organ nakillerinde kadavra bağışının önemine vurgu yapan Eldeğez, Türkiye’de yılda ortalama 1.500-2.000 beyin ölümü tanısı alan hasta olduğu bilgisini verdi. Bu hastaların organ bağışı açısından değerlendirilerek ailelerinden onam alınabilecek hastalar olduğunu vurgulayan Eldeğez, sözlerine şöyle devam etti: “Bir beyin ölümü tanılı hastadan beyin haricinde tüm solid organlar (kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas) ve kompozit dokular (yüz, üst ve alt ekstremiteler…) alınabilmektedir.”

 Türkiye’de organ naklinin yüzde 25’i kadavradan yapılmaktadır diyen Eldeğez, şu açıklamada bulundu:

“Özellikle aile onamında hâlâ belirli nedenler önyargıdan çıkarılamamıştır. Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda bu oran tam tersi bir dağılım göstermektedir. Avrupa’da yüzde 85 kadavradan, yüzde 15 canlıdan nakiller yapılmaktadır.”

Eldeğez, organ bağışında düşüş gözlemlediğini söyledi.

Türkiye’de ortalama bin 500’ün üzerinde beyin ölümü deklerasyonu olmasına rağmen aile onamı hala yüzde 22 civarındadır. Bu oran, COVID-19 öncesi yüzde 26-27’lerde seyretmişken tekrar belirli bir düşüş gözlemlenmektedir. Pandemi sürecinde donör sayısında önemli bir azalma yaşandığını belirten Eldeğez, salgının yarattığı korku nedeniyle de ailelerin onam verme sayısında azalma yaşandığını söylerine ekledi.

Donör sayısının önümüzdeki yıllarda tekrar eski seviyesine çıkabileceğini vurgulayan Eldeğez, sözlerine şöyle devam etti: “Yoğun bakım doktorlarının muhtemel beyin ölümü gerçekleşecek hasta yakınları ile devamlı iletişim halinde olması aile onamı sayısını arttırabilecektir. Bunun için organ bağışını sürekli gündemde tutmak, önemini anlatmak ve ortaokuldan itibaren organ bağışı ile ilgili bilgilendirici eğitimler verilmesini sağlamak gerekir. İkinci önemli bir konu organ bağışında bulunan kişilerin bunu ailelerine mutlak suretle bildirmeleri gerekmektedir. Böylece organ bağışı konusu aileler nezdinde vasiyet kapsamında değerlendirilebilecektir.”

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Organ Nakli ve Ulusal Koordinasyon Merkezi Birim Sorumlusu Seher Taş, Organ Nakli Haftası kapsamında detaylı bilgiler verdi.


Türkiye’nin organ nakli hizmetlerinde dünya çapında bir yere sahip olduğunu belirten Seher Taş, Sağlıkta Kalite Standartları’nın yayımlanarak, organ nakli merkezlerinin kalite standartlarının belirlendiğini ve ülke çapında yer alan bütün merkezlerin aynı asgari standartlarda hizmet vermesinin hedeflendiği bilgisini paylaştı.

Taş, ülkemizde organ ve doku nakli bekleyen hasta sayıları ile ilgili ise şu verileri paylaştı:

“Ülkemizde bugün itibarıyla; 23 bin 633 böbrek, 2 bin 438 karaciğer, bin 328 kalp, 273 Pankreas, 174 akciğer, 3 bin 447 kornea ve 2 ince barsak olmak üzere, maalesef toplamda 31 bin 295 hastamız organ ve doku beklemektedir.”

Bekleme listesindeki sıralamanın nasıl yapıldığına dair açıklama yapan Taş, “Sıralama, bilimsel danışma komisyonlarımıza danışarak oluşturulan parametreler üzerinden tamamıyla bilgisayar ortamında hiçbir müdahale söz konusu olmadan otomatik olarak belirlenmektedir. Her organın sıralama ölçütleri farklıdır. Acil durumlarımız söz konusu olabilmektedir. Bunların da ölçütleri belirlidir. Her acil vaka 7/24 danışabildiğimiz acil bilimsel danışma komisyonları tarafından en ince ayrıntısına kadar irdelendikten sonra acil listesine alınır. Acil vaka istisna elektif vaka genel uygulamamızdır.” şeklinde konuştu.

Türkiye’de yabancılara yönelik yalnızca canlı vericili nakil hizmetleri sunulduğu bilgisini de aktaran Taş, şimdiye kadar 62 ülkeden gelen bin 944 hastaya karaciğer nakli hizmeti verilirken, 95 ülkeden gelen 3 bin 206 hastaya da böbrek nakli hizmeti sunulduğunu söyledi.

Taş, ülkemizde ilaçlara erişim sorununun yaşanmadığını belirtti.

“Gerek nakil öncesi gerekse de nakil sonrasında, en ileri tedavi imkânları ve ilaçlar konusunda hiçbir erişim sorunu yaşanmamaktadır. Organ ve doku nakli hizmetleri geri ödeme kapsamında olan ve ilave ücret dahi alınamayacak sağlık hizmeti kategorisindedir. Hastalarımızın hiçbir ilaç ve tedavisi için erişim ve ödeme sorunu bulunmamaktadır. Bütün tedavi ve ilaçlar geri ödeme kapsamındadır.” bilgisini paylaşan Taş, hasta takibi açısından da ülkemizde özel ve etkili bir sistem yürütüldüğünü söyledi.
Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.