ABD Hazineleri, güçlü iş açılışları ve inşaat harcamalarındaki sürpriz toparlanmanın imalat sektöründeki zayıflıklardan çok daha ağır basması ile karışık bir gün geçirdi ve erken seans kazançlarını azalttı. Bu, Fed’in hala radarda olan %5’lik bir terminal faiz oranıyla faiz artırımı söylemini sürdürebileceği beklentilerini teşvik etti. Çin’in yeniden açılacağına dair haberler de piyasalarda bazı dalgalanmalara neden oldu ancak şu ana kadar hiçbir şey doğrulanmadı. 2 ve 5 yıllık tahvil getirileri 4-6 baz puan yükselirken eğrinin ön ucu düşük performans gösterdi. 10 yıllık tahvil getirileri %4,04’e düşerken 30Y UST getirileri %4,09’a çıktı. Sonuç olarak eğri düzleşti. Tüm gözler FOMC kararında. 75 baz puanlık bir faiz artırımı bitmiş bir anlaşma gibi görünse de, gelecekteki politika yoluna ilişkin Fed rehberliği, herhangi bir politika ekseni işareti için yakından incelenecektir.
Powell’ın konuşmasından önemli detaylar yakalamaya çalışacağız. İlk ve en önemli ayrıntı tabii 75 baz puanlık artışın, bu kademedeki son faiz artışı olup olmadığı. Muhtemelen son olacaktır ve Aralık’ta baremin 50 baz puana kayması ihtimal dahilinde. Eğer 50 bps sinyali alırsak, bunu faiz artışlarında sona yaklaşıp yaklaşmadığımız şeklinde de analiz etmemiz gerekecek. Bu toplantıda projeksiyon güncellemesi olmadığından, üyelerin federal fon oranı beklentilerini ortaya koyan Aralık FOMC nokta grafiği daha elle tutulur bilgi verecektir elbette. Bu konuda Powell’ın çekimser veya temkinli kalması muhtemel. Bir diğer konu QT olacaktır, bilançodan doğrudan MBS portföyü satışı ile ilgili detaylar gelip gelmeyeceğine bakacağız. Hazine tahvil piyasasındaki likidite sorunu ve uluslararası gelişmeler de önemli elbette. Tahvil ve repo piyasası gelişmeleri ve likidite durumu, İngiltere’de olanlar, Japonya ve Çin’in kur ve getiri müdahaleleri gibi etkileri Fed’in nasıl değerlendireceği ilginç bir ayrıntı olabilir. Son dönemde Fed dışındaki birçok merkez bankası getirileri ve kuru direkt ve endirekt kontrol etmeye çalışarak fiyat istikrarı fonksiyonlarına yeni görevler de eklemiş durumdalar ve bu elbette piyasa açısından sıra dışılık arz ediyor. Kanada, faiz artırım modunu düşürdü mesela, birçok ülke aşırı agresif Fed sıkılaştırması ve ekonomik durgunlaşma riskleri arasında sıkışırsa sorunlar artacaktır.
Özetle, Fed muhtemelen Aralık’ta 50 bps bir faiz artırımına biraz daha hazırlayacaktır, kritik nokta ise terminal faiz oranında bir oynama olup olmayacağıdır. Fed pivot beklentileri biraz daha aşamalı yaklaşım nedeniyle öne çıkmakla beraber, sadece 10 yıllık getiriler momentum kaybetmedi, aynı zamanda break-evenlarda da gerileme görülmekte.
İngiltere vergi indirimlerinden yan çizdi, fon desteksiz ekonomik paket geri çekildi, Hazine bakanı ve Başbakan değişti. Tahvil piyasasında oynaklık devam edebilir, bir yandan da BOE’nin bu haftaki toplantısı nezdinde olaya yaklaşımı önemli olacak. Bu ay QT + faiz artışı dönemindeyiz çünkü. ECB ise 75 bps faiz artırdı ancak QT konusu hala netlik kazanmış değil, kazanması ve uzun süreli faiz artırımları da zaten bekleyen enerji krizi nedeniyle çok mümkün değil. Faiz oranlarının nötr seviyelerin üzerine çıkarılması ECB’nin temel stratejisi ancak Alman tahvillerinin portföyde çoğunlukta olması genele yayılan bir spread kontrolünü bu aşamada zorlaştırıyor. İtalyan-Alman spreadi hala bu aktarım mekanizmasının geçerliliği ve risk algılanışı anlamında önemli gösterge. BOJ açısından ise yükselen enflasyon, tahvil getirilerindeki tavan koruması ve likidite sorunu etkilerini takip etmeyi sürdürüyoruz.
Türk varlıklarına bakacak olursak; Liradaki oynaklık beklentileri iki yılın en düşük seviyelerine geriledi. Beklenen dalgalanmaların bir göstergesi olan bir aylık zımni oynaklık, bu hafta %10’un altına düşerek Temmuz 2020’den bu yana en düşük seviyeye ulaştı. Döviz çok az değişim göstermekte. Merkez bankası ticari bankaları resmi politikaların etkinliğini azalttığını söylediği eylemlere karşı uyardı ve mevduat faiz oranlarını düşük tutmalarını istedi. Merkez Bankası, Türkiye Bankalar Birliği’ne gönderdiği bir mektuba göre, borç verenlerin lira mevduatları cezbetmek ve yürürlükteki kurallardan kaçınmak için piyasa ortalamalarının “çok üzerinde” oranlar sunduğunu tespit ettiğini söyledi.
Bu arada, daha geniş tüketici fiyatları için öncü bir gösterge olan İstanbul ili yıllık perakende enflasyonu, Eylül ayındaki %107,42’den Ekim ayında %108,77’ye yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu, Ekim ayı enflasyon verilerini Perşembe günü açıklayacak. Ekim ayında yıllık %87,4 enflasyona eşit olan %4,6 a/a’lık bir enflasyon bekliyoruz. Bu oran, 1998’den bu yana gelen 24 yıllık serilerin en yüksek oranı olacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, internet sitesinde 2022 gelişmeleri ve 2023 tahminlerine ilişkin metin yayınladı. 2023 yılında toplam iç borçlanma 918,3 milyar TL (49 milyar ABD Doları) olarak görülüyor. Ocak-Ekim döneminde nakit iç borçlanmanın ortalama vadesi 68,6 aya yükseltilmiştir. 2021 yılında bu süre 53,5 aydı. Ocak-Ekim döneminde sabit getirili Türk lirası iç borçlanmanın ortalama maliyeti %17,6 oldu ve 2022’nin başındaki %24,6’dan düştü.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı