Para politikasında sıkılaşmaya kademeli yaklaşım konjonktürel değişimlerde erozyona uğrayabiliyor. Enflasyonun en sıcak riskleri barındırdığı dönemde “geçici enflasyon” yaklaşımı oldukça riskliydi ve kalıcı, acı veren ve alt gelir gruplarında yansıma gören bir enflasyon tehlikesine karşı “Burns ekolü”nden (ki, bu yaklaşım 70’lerde enflasyonu kontrol edememiştir), Volcker yaklaşımına (acı reçeteli politika sıkılaştırmasıyla düşürülen enflasyon” evrilme yaşandı. Şimdi bu yaklaşımın yeniden ters yönde evrim geçirmesine dair görüşler şekilleniyor.
Bugünün FOMC üyeleri, 1970’lerin Burns dönemi başarısız enflasyonla mücadele kampanyasından dersler çıkararak agresif önden yüklemeli faiz artışlarını destekliyorlar. Sert faiz artış kampanyasını ve proaktif önden yüklemeli kampanyaları destekleyen Volcker yaklaşımını getiren koşullar ile içinde bulunduğumuz koşullar benzerlik gösteriyor. Enflasyon 1980’lerden bu yana en hızlı döngüsünde ve Fed’in bu alandaki proaktif sıkılaştırmasının yönü daha önce hep nominal faiz oranlarını enflasyonun üzerine çıkarmaktan geçti. Yani Fed tepe noktayı enflasyonun üzerinde oluşturduktan sonra faiz indirimine geçti, bunun eşiği şu anda çok ileride çünkü enflasyon PCE bazında %6’larda, TÜFE bazında %8’lerde. Kasım toplantısındaki 75 baz puan artış federal fon oranını %3,75-4 bandına getiriyor, yani Fed’in favori göstergesinden 2 puandan daha fazla aşağıda. Fed gibi bir Merkez bankası %2’de istikrardan önce %4 enflasyona razı olacak bir pozisyonda, %6 ya da %8 gibi bir federal fon oranı resesyon eşiğini daha yakına getirmesinden endişe edilen bir bareme işaret eder.
Buraya kadar anlattıklarımız proaktif yaklaşımın neden ve sonuçlarına dair. İşte son cümlede bahsettiğimiz sert iniş riski de ihtiyat ve aşamalı yaklaşım çağrılarını yineliyor. Bunun eksik kaldığı ayrıntı, 2021 senesinde enflasyonun geçici olduğuna dair yapılan başarısız öngörünün yinelenme ihtimali. Bazı önemli verilen enflasyon olgusunu nasıl besleyeceği konusu önem arz ediyor. Talep durumu gösteren perakende satış, dayanıklı tüketim malı siparişleri veya hem talep hem maliyet etkisi olan ücret enflasyonu gibi… FOMC Aralık ayında tekrar toplandığında Eylül’de yapmış olduğu projeksiyonlarını ve nokta grafiğini revize edecek ve tepe faiz oranı konusundaki öngörüde bu argümanların kuvvet derecesi belirleyici olacaktır.
Özet olarak; Fed’in art arda dördüncü toplantısında 75 baz puan faiz artırması bekleniyor. Halen görülen sağlam çekirdek enflasyon okumaları bu tip Jumbo boy faiz artışlarını haklı çıkartıyor. Daha az kesin olan ise Aralık ve sonrasında Fed’in vites küçültüp küçültmeyeceğidir. Powell’ın bu konudaki açıklamaları hem faiz artış boyutunun olası riskleri, hem de Fed’in olası bir yavaşlamasının daha düşük bir terminal faiz anlamına gelip gelmeyeceği konusu açısından önemlidir. Powell muhtemelen piyasayı Aralık’ta 50 baz puanlık bir faiz artışına hazırlayabilir. Ancak enflasyon konusunda algı şekillendirici riskler çift taraflı, düşen emtia fiyatları iyimserlik oluşturup algıyı 25 baz puana da kaydırabilir, katı çekirdek enflasyon okumaları, benzin fiyatlarının son dönemde yükselişte olması 75 baz puan ihtimaline de kayış sağlayabilir.
Art arda beşinci kez 75 baz puanlık artışa ne sebep olabilir diye baktığımızda, karşımıza benzin fiyatları ve Rus petrolüne uygulanan tavan fiyat bu yıl yürürlüğe girdiğinde bunun nasıl sonuçlanacağı konusundaki belirsizlikler çıkıyor. 25 baz puanlık bir artışa doğru gerileme durumunda ise hem mal fiyatlarındaki dezenflasyon hem de işgücü piyasasındaki soğuma, şu anda beklenenden daha yavaş bir döngüye doğru bizi götürebilir. Bu yüzden Fed pivot beklentileri, faiz artışlarının durması ya da faiz indirimlerine geçilmesi konusunda temkinli bir duruş sergilenecektir. Faiz artışlarının hızının yavaşlaması terminal oranın düşeceği anlamına gelmezse bu şahin bir açıklama olarak algılanacaktır.
Kaynak: Tera Yatırım- Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı