Prof. Dr. Erkan, HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de meyve ve sebze üretiminin büyük bir bölümünü üstlenen Antalya’da, tarım teknolojilerinin etkin kullanımı ve iklimsel koşulların çeşitliliğinin üretime katkı sağladığını, tarımsal faaliyetlerdeki doğru uygulamaların, üretimin gücünü yükselttiğini, ürün çeşitliliğini de beraberinde getirdiğini bildirdi.
Antalya’nın, Türkiye’de 3 ekolojiyi yaşayabilen tek il olduğunun söylenebileceğini aktaran Erkan, ”Tarımsal üretim çeşitliliğini, mikroklima alanlarla ve örtü altı yetiştiriciliğini kullanarak yapıyoruz.” dedi.
”Yetiştirdiğimiz ürünlerle 15 milyon turisti de besliyoruz”
Prof. Dr. Mustafa Erkan, örtü altı yetiştiriciliğinin döviz girdisi anlamında da büyük avantaj sağladığını, Antalya’nın bu alanda merkez haline geldiğini, Türkiye’deki örtü altında yetişen domateslerin çok büyük bir bölümünün ihraç edildiğini dile getirdi.
Yetiştirilen ürünlerin turizme katkı sağladığına değinen Erkan, ”Antalya, her yıl 15 milyonun üzerinde turist ağırlıyor. Aynı zamanda yetiştirdiğimiz ürünlerle 15 milyon turisti de besliyoruz. Bu anlamda da örtü altı yetiştiriciliği bizim açımızdan en önemli üretim kalemlerini oluşturuyor. Sadece Türkiye’yi değil, ülkemize gelen misafirleri de örtü altında yetiştirdiğimiz ürünlerle besleyebiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Erkan, fonksiyonel gıdaların gelecekte çok daha fazla talep göreceğini ifade ederek, ”Üzümsü meyvelerin insan sağlığına olumlu etkilerinin de devreye girmesiyle fonksiyonel gıdalar çok daha önemli hale geldi. Son yıllarda özellikle üzümsü meyvelerde müthiş talep artışı var.” şeklinde konuştu.
Tarımsal üretimin tüm dünyanın en önemli stratejik hedefi haline geleceğine işaret eden Dekan Erkan, şunları paylaştı:
”2050 yılında dünya nüfusunun 9,5 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya nüfusunu besleyebilmek için şu anki tarım ürünlerini, en az yüzde 50 oranında artırmak gerekiyor. Kendi kendine yetebilen, tarımsal üretim bakımından yeterli ülkeler burada öne çıkacak. Küresel ısınma sorununa yönelik tüm dünyada yoğun çalışmalar yapılıyor. Dünyanın en büyük sorunu olan küresel ısınmanın tarıma olan olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla gelecekte daha fazla bilgi ve teknoloji kullanılacak. Küresel ısınma, daha fazla ıslah çalışmaları yapmamızı ve yeni çeşitler üretmemizi zorunlu hale getirecek. Kuraklığa dayanıklı, daha az yağışla, daha fazla verim alınabilen türleri üretmek zorundayız.”
”Türkiye olarak krizlerden en az etkilenen ülkelerin başındayız”
Prof. Dr. Erkan, küresel ısınmaya karşı ıslahçılara büyük görevler düştüğünü, ıslahçılar ve ziraat mühendislerinin tarımsal üretimin sürdürülebilmesinde etkin rol alacağını duyurdu.
Türkiye’nin önemli bir ihracatçı ülke olduğunu belirten Erkan, sözlerini şöyle tamamladı:
”Tüm dünya 2019’dan beri zorlu süreçlerden geçiyor. Pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı, tüm dünyada tarımsal faaliyetleri olumsuz yönde etkiledi. 2020 ve 2021 yıllarında Türkiye olarak biz de kısmen etkilendik, fakat bu yıl önemli bir sıkıntı yaşamayacağız. Kendi tüketimimizi rahatlıkla ürettik. Türkiye’nin bu anlamda pandemi ve savaş krizlerinden en az etkilenen ülkelerin başında olduğunu söyleyebilirim.”
Hibya Haber Ajansı