Son zamanlarda Çin’deki sinemalarda gösterime giren ve ünlü Hong Konglu yönetmen Derek Yee Tung-sing’in imzasını taşıyan “Kaybedilen Zamanı Aramak” (İngilizce: İn Search Of Lost Time), Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk yılları sevgi dolu bir öyküyle hatırlattı.
1950’lerin sonlarında birkaç şiddetli doğal afete maruz kalan Shanghai gibi yerlerde gıda kıtlığı yaşandı. Birçok yetim çocuk yemek ve giyim sorunu yaşadı. Bu durum altında İç Moğolistan Özerk Bölgesi yönetiminin aktif çabaları sayesinde, güney bölgelerindeki 3 binden fazla yetim çocuk nispeten daha fazla gıdaya sahip olan büyük otlaklara gönderilerek yerli çobanlar tarafından evlat edinildi.
Filmin hikayesi bu tarihi döneme dayanıyor. Projeyi yönetmeye davet edilmeden önce proje hakkında çok az bilgiye sahip olan Hong Konglu yönetmen Derek Yee Tung-sing, o özel dönemle ilgili tüm yazıları ve daha önce çekilen “Devletin Çocukları” (Çince: Guo Jia De Hai Zi, İngilizce: National Children), “Huzur İçindeki Yimin Nehri” (Çince: Jing Jing De Yimin He, İngilizce: The Tranquil Yimin River) gibi TV dizilerini izledi.
Projenin tahmin ettiğinden daha zor olduğunu söyleyen Yee, “İncelemelerden sonra evlat edinilen çocukların sayısının 3 bin değil, 30 bin ile 50 bin arasında olduğunu fark ettik. Sadece İç Moğolistan değil, ülkenin birkaç eyaletinde de bu tür yetim çocuklara yardım elleri uzatılmış.” dedi.
Daha fazla arşiv malzemesi keşfettikten sonra Yee, senaryonun çekimlerin sonuna kadar birçok kez yeniden düzenlendiğine dikkat çekti.
İç Moğolistan’ın bozkırlarının sürekli değişen havası da Yee’yi etkiledi. Yee, “Tüm çekim sürecinde her gün, hatta gün boyuncu hava sürekli değişiyordu. Bozkırlarda durup gökyüzüne baktığınızda, Beijing ve Hong Kong gibi metropollerde asla göremeyeceğiniz bir manzara ile karşılaştık.” diye konuştu.
Güney bölgelerinden İç Moğolistan’a giden yetimlerin sayısının çok fazla olması nedeniyle, her hikaye tarihin derinliklerinde gizlenmiştir. Filmde anlatılan hikaye de gerçek bir olaydan esinlenilerek yeniden yaratıldı:
Du Siheng adlı kız, doğal afetten mağdur olan annesi tarafından Shanghai’daki bir yetimhaneye terk edilmiş. Du, bundan sonra aynı kaderi paylaşan çok sayıda çocukla birlikte kuzeydeki İç Moğolistan’a götürüldü ve bir yerli sakin tarafından evlat edinilerek otlaktaki bu yeni aileye katıldı.
Gerçek olaydan esinlenilen film, iki paralel hikayeyle ilerliyor. Bunlardan biri, annesi tarafından terk edilen genç kız Du Siheng’in 1950’ler ve 1960’lar arasında İç Moğolistan’daki yeni ailesine katılmasıyla ilgili. Diğeri ise, Du’nun ağabeyinin, annesinin ömür boyu süren pişmanlığını gidermek için on yıllardır görmediği kız kardeşini bulmak için bir yolculuğa çıkmasıyla ilgili.
Filmin sonunda iki kardeş uzun bir ayrılıktan sonra bir araya gelir.
İç Moğolistan’daki renkli kültürlerin canlı bir şekilde sergilendiği bu film son yıllarda çekilen nadir Moğol filmlerinden biridir.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı