enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4758
EURO
36,2133
ALTIN
2.961,80
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Çocukluk çağı travmaları intihar riskini 10 kat artırıyor

Çocukluk çağı travmaları intihar riskini 10 kat artırıyor
08.09.2022 15:20
127
A+
A-

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, Dünya İntiharı Önleme dolayısıyla yaptığı açıklamada intihar ve intiharın önlenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, intiharın biyolojik, psikiyatrik ve sosyolojik yönleri olan çok boyutlu ve karmaşık bir davranış olduğunu belirterek “İntihar, herhangi bir psikiyatrik hastalığın eşlik etmediği kaotik süreçlerden çeşitli psikiyatrik hastalıklara kadar birçok durumda karşımıza çıkabilir ve geniş bir bakış açısı gerektirir. Tamamlanmış olsun ya da olmasın intihar eylemi, sadece bireyi değil, ailesini, sevdiklerini ve zaman zaman içinde bulunduğu toplumu dahi etkileyebilen yıkıcı bir eylemdir. Bu açıdan bakıldığında intihar düşüncesi ve davranışı, bir taraftan önemli bir psikiyatrik acil durum iken diğer taraftan da büyük bir halk sağlığı sorunudur.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı raporda, genç yaşlardaki ölüm nedenleri arasında intihar ikinci sırada yer alıyor ve dünyada yılda yaklaşık 800 bin kişi intihar ile hayatına son verdiği bildiriliyor. İntiharın ölümle ya da kalıcı bir hasarla sonuçlanabileceği gerçeğine karşın önlenebilir bir eylem olduğu unutulmaması gerekiyor.

İntiharı önlemede risk gruplarının belirlenerek bu gruplara yönelik önleyici yaklaşımların geliştirilmesi son derece önemli. Bu noktada nihai hedef intihar davranışını engellemek veya intihara eğilimi olan kişiyi rehabilite etmektir. İntihar davranışı ile ilgili en önemli risk grubunun içinde depresyon, bipolar duygudurum bozukluğu, alkol-madde kullanım bozukluğu, şizofreni, borderline kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.

Tamamlanmış intiharların yüzde 90’ında psikiyatrik bir tanı bulunduğunu ifade eden Dr. Erman Şentürk “Bu nedenle bütün psikiyatri hastalarında intihar düşüncesi, ilk değerlendirme ve kontrollerde muhakkak sorgulanmalıdır. Yine çocukluk çağı travmaları özellikle de cinsel ve fiziksel istismar öyküsü intihar için bağımsız bir risk etmeni olup olasılığı yaklaşık 10 kat kadar artırmaktadır. Daha önce intihar girişiminde bulunmuş kişiler, yineleyen girişimler açısından büyük risk taşımaktadır. İntihar girişimin tekrarlama riski intihar girişiminden sonraki ilk bir yılda ve de özellikle ilk üç ayda çok yüksektir. Yine ailede intihar girişimi öyküsü olması da önemli bir risk etmenidir.

Büyük yaşamsal krizler ve akabinde gelen yoğun stres yükü ile gelen intihar düşüncesinin nadir değil. Yakın dönemde yaşanan ayrılık, boşanma ve ölüm gibi kayıplar, kaza ve hastalık sonucu ortaya çıkan bedensel yeti kayıpları, kendilik değerinde ya da toplumsal statüde kayıplar örneğin işten çıkarılma ya da iflas, göç ve taşınma gibi güvenlik duygusunun kaybı, yapılan bir eylemden ya da işitilen bir durumdan ötürü yoğun utanç duygusu kişiyi savunmasız ve çaresiz hale getirebilirken intihar davranışı açısından risk oluşturmaktadır.

Psikiyatrik bozukluğu bulunmadığı halde intihar davranışı açısından önemli olan bir diğer risk grubunda da ergenler, yaşlılar, yalnız yaşayanlar, partneri olmayanlar, kronik ve ağır hastalığı olan bireyler, engelliler, şiddet mağduru kadınlar veya çocuklar yer alıyor.” dedi.

İntiharı önlemeye yönelik girişimlerin, toplumsal ya da bireysel olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk şunları ifade etti:

“Toplumsal önleyicilik açısından ana hedef, toplumdaki bireylerin intihara eğilimini artıran faktörlerin belirlenerek ortadan kaldırılması, risk gruplarının ve risk etmenlerinin belirlenerek önleyici yaklaşımların geliştirilmesidir. Bireysel önleyicilik açısından ise intihar girişiminde bulunmuş kişilerin psikiyatrik tedavisi ve intihar davranışının tekrar ortaya çıkmasının engellenmesi hedeflenir.

İntihar girişimlerinin büyük bölümü herhangi bir hastalığı olmayan kriz durumundaki bireyler tarafından gerçekleştiriliyor. Alışılagelmiş baş etme yöntemleriyle kişi bu bu kriz sürecini çözümleyemediğinde yoğun bir kaygı, kontrolü kaybetme endişesi, yetersizlik, suçluluk ve huzursuzluk hissedebilir. İçinde bulunduğu bu kaotik süreç kişiyi kendisine karşı saldırgan hale getirebilir. Bu nedenle intiharı önleme stratejileri içinde krize müdahale yaklaşımının büyük önemi vardır. Kriz durumlarında yerinde ve zamanında yapılan müdahale hayati bir öneme sahiptir. Bu zamanlarda psikiyatrik destek almaktan kesinlikle çekinilmemelidir.”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.