İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Mekanda, Meslekte, Yaşamda Umut” temalı yaz kampında söyleşiye katıldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer belediye başkanı olarak öncelikli hedefinin kenti korumak ve kentteki refahı büyütmek olduğunu söyleyerek, “Hele 8 bin 500 yıllık bir şehirden bahsediyorsak. Görevim kentin doğasını, tarihini, kültürünü, derelerini, denizlerini, toprağını korumaktır. Bundan daha asli ve büyük bir görev yok bence. Bunu korumak için ne yapmak gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyorum. İkincisi kentin ürettiği refahın büyütülmesi ve bunun adil olarak paylaşılması. İkinci hedefim de bu. Kentin yukarı mahallelerine aşağıda ne varsa onu taşımaya çalışıyoruz. İzmir amfi tiyatro gibidir. Körfezi sahne olan ve çeperlerinde herkesin seyrettiği. Fakat bazıları sahneyi, körfezi görmezler. Bizim aşağıda olan refahı, yaşam kalitesini yukarıya taşımamız lazım. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bütün bu hikaye ancak severseniz başlıyor. Eğer şehre bir aidiyet taşımıyorsanız, şehrinizi sevmiyorsanız geçmiş olsun. Gerçekten seviyorsanız şehrinizi, kültürünü, insanlarını, seviyorsanız o zaman zaten doğru sorular sormaya, doğru cevaplar bulmaya başlıyorsunuz.
Dayanışma içinde siyaset yapmak mecburiyetindesiniz. Siyaseti partide, vakıfta, dernekte yapmayı tercih edebilirsiniz, hiç önemi yok. Önemli olan en çok doğruyu bulduğunuz bir yapının içinde var olmak ve o mücadeleyi omuz omuza birlikte yürütmek. Eğer siyasetten uzak durursanız aynı doğadaki gibi hayat boşluk tanımıyor. Sizin bıraktığınız boşluğa başka birileri yerleşiyor. Siz şikayet ettiğiniz şeylerin şikayet ettikleriniz tarafından değiştirilmesini bekleyen naif insanlara dönüşüyorsunuz. Mutlaka siyasete girmeniz lazım. Umudunuzu büyütecek olan şey o dayanışma içinde birlikte hareket etmek, emek vermek, mücadele etmekten geçiyor. Siyasetten kastım, bugünün siyasal ikliminde ve koşullarında geleceğin siyasetini şekillendirmeye çalışmak. Siyasetten kastettiğim bu” dedi.
Başkan Soyer öğrenciler arasında yaşanan yurt sorununa dair konuşarak, “Çok büyük bir sorun. Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi eğitimde de politikasızlık ya da tamamen popülist politikalar sonucunda geldiğimiz bir nokta. Açtığımız üniversitelerde okuyacak çocuklarımızın nerede yaşayacağını, bitirdikten sonra nerede çalışacağını düşünmeden, hesaplamadan üniversite açmayı maharet sayarak izlenen bir eğitim politikasıydı. Geldiğimiz nokta bir çöküş. Ne o çocuklar çıktıktan sonra iş bulabiliyor, ne de okurken bir öğrenci özgürlüğüyle, keyfiyle eğitim yapabiliyorlar. Bu eğitim politikasının çöktüğünü, çürüdüğünü görebiliyoruz. Yerel yönetim olarak bu durumdan vazife çıkarmaya çalışıyoruz. Üzerimize vazife olmamasına rağmen. Tüm büyükşehir belediye başkanı arkadaşlarımız aynısını yapmaya çalışıyor. Biz bu durumları görerek çare üretmeye çalışıyoruz. 835 yataklı bir yurt inşaatı. Bu yıl bitmeden temelini atmış olacağız. Hedefimiz 2023’te bitirmek. Bu şu andaki soruna çözüm değil. 800 yatak da çözüm değil. 145 bin öğrenci var İzmir’de. Bu gerçekten devlet politikasını gerektiriyor. Biz kendi çözümlerimizi üretiyoruz ama bunların hepsi palyatif. Ne yazık ki bu sene de öyle olacak. Çare üretmeye çalışacağız ama büyük ölçüde de üretemeyeceğiz.
Bu coğrafyanın, kültürü, insanları, bu kadar bastırılmış sıkıştırılmış susturulmuş zulümle sürdürülen bir hayata sığmıyor. Bu mutlaka değişecek. Ben kendimden mesulüm. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak başka bir hayatın, tarımın, şehrin mümkün olduğunu göstermek için uğraşıyorum. Yapmaya çalıştığım şeyin, vatandaş nezdinde bir karşılığı olduğunu görüyorum. Benim umudumu büyüten şey bu karşılık. Bu beden bu kıyafeti üzerinden söküp atacak. Bundan hiç tereddütüm yok. Ben toplumun sağduyusuna ve basiretine hayatım boyunca hep inandım, güvendim” dedi.
Hibya Haber Ajansı