CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
Gençlerin yaşadığı baskı, zulüm ve sorunları tek tek anlatan Gökçen, basın toplantısında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün 19 Mayıs. Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Bundan tam 103 yıl önce, memleketin her yanının işgal altında olduğu, vatanını kurtarmak için eşi bulunmayan bir direniş gösterenlerin “hain” ilan edildiği bir dönemde,
Kapkaranlık ve umutsuz görünen bir dönemde,
Fikirleriyle, öngörüleriyle, inancıyla, kararlılığıyla ve gençliğiyle büyük bir lider yola çıktı.
Ne mutlu ki bu yola çıkış, gençlerin bayramı oldu.
Ne mutlu ki o büyük önder, O’nu anlamayı bilen ve izleyenler için bugüne ışık tutmaya devam ediyor.
Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu, Büyük Önderimiz, eşsiz kahraman Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum.
Bayramımız olan böyle bir günde ne yazık ki bizden çalınan gençliğimizi düşünüyorum.
Üzülerek değil,
– bir daha asla geri alamayacağım yıllarımın,
– bir daha asla yaşayamayacağım anılarımın,
– bir daha asla kendine özgü haliyle görememekten endişe ettiğim şehrimin,
– bir yanını burada bırakarak başka ülkelere yola çıkan arkadaşlarımın,
– böyle bir devirde itaat etmesi beklenen ve şiddet gören genç kadınların,
– potansiyeli yok edilmiş, torpil düzeniyle hayalleri elinden alınmış gençlerin,
– öğün atlamak zorunda kalan, gururu kırılan öğrencilerin,
– rutubetli ve karanlık evinde “ben bu hayatta ne yapacağım” diye soranların,
– tedavi olmakla karnını doyurmak arasında tercih yapmak zorunda kalanların öfkesini taşıyarak düşünüyorum.
– Her üç gençten birini işsiz bırakıp hiç utanmadan “herkes iş bulacak diye bir kaide yok” diyenler,
– Eğitimi özelleştirip “ailesinin parası yoksa okumasın” diyenler,
– Atanmayı bekleyen öğretmenleri antidepresan bağımlısı yapanlar,
– Gençleri cemaat evlerine terk edip baskı altında canlarına kıymasını seyredenler,
– Barınma hakkını savunanlara başkenti yasaklayanlar,
Ne yaptığının gayet farkında.
– Fabrika kurmak, istihdam yaratmak, gençleri borç batağından kurtarmak yerine zengin korumalı mevduata para akıtanlar,
– Bu milletin emeğiyle yapılmış havalimanını sırf birilerini daha da zengin etmek için yıkma cüretini gösterenler,
– Avrupa’ya “merak etmeyin size terörist gelmeyecek” diye garantiler verip milyonlarca sığınmacıyı burada tutanlar,
Ne yaptığının gayet farkında.
– Kadın sanatçıları kıyafetleriyle, müziğiyle, diliyle hedef gösterenler;
– Belki ilk kez konsere gidecek olan gençlerin “K-pop eşcinselliği özendiriyor” diyerek hevesini kursağında bırakanlar,
– Üniversiteleri kayyumla, öğrencileri darpla, gözaltıyla susturacağını; gelenekleri yasakla yok edebileceğini zannedenler,
Ne yaptığının gayet farkında.
– 16-17 yaşındaki lise öğrencilerini iki ay önce atılan sloganın peşine düşüp gözaltına alanlar,
– Genç siyasetçileri dağıttığı broşürden, attığı tweetten, yaptığı yardımdan, yani aslında siyaset yapıp sesini yükselttikleri için hapsedenler,
– “Seçimle gitmezler” dedirtmek için paramiliter gruplarla kirli işbirlikleri yapanlar,
– Bu ülkenin gençlerinin onurlu direnişini, Gezi’yi mahkum ettiğini zannedenler,
Ne yaptığının gayet farkında.
Bütün bu yaşadıklarımızın sorumlusu bellidir.
Geleceğimizi çalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne yaptığının gayet farkında.
– Yasaklarla bizi susturacağını zannediyor olabilirsin.
– Bu ülkenin insanlarına gülmeyi, eğlenmeyi unutturmaya çalışıyor olabilirsin.
– Gençleri işsizliğe, yoksulluğa hatta açlığa terk etmenin hesabı sorulmayacak sanıyor olabilirsin.
– Gençlere gözaltılarla, davalarla, İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasakla hepimizi korkutacağını sanıyor olabilirsin.
– İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak kadınları yok edeceğini düşünüyor olabilirsin.
Kötü bir haberim var, biz senden korkmuyoruz Sayın Cumhurbaşkanı.
Ama belli ki sen bizden, kadınlardan, gençlerden, hatta artık çocuklardan çok ama çok korkuyorsun.
Korkmakta da haklısın.
Benim kuşağımın ve kardeşlerimin hiç öğrenmemesini istedikleri tecrübeler yaşadı bu ülke.
– İnsanların inancının, yaşam tarzının, kökeninin, kimliğinin konuşulduğu bir düzenin neler getirdiğini,
– “İnsan hakları ihlal edilen benden değilse susarım” düşüncesinin adaleti ve demokrasiyi nasıl zedelediğini,
– Bir kesime yönelen yasakların aslında hepimizin özgür düşüncelerine kilit vurduğunu,
– Hukuku ortadan kaldırmanın bir arada yaşayabilme gücümüze yönelen bir saldırı olduğunu,
– Siyaset yasaklarının kişilere değil, milyonlara “bu düzene ait değilsin” mesajı verdiğini,
– Açlıkla baş başa bırakılan bir toplumun “sen bu işlerden anlamazsın” diyen siyasetçilerin düzeninden neler çektiğini,
Bu ülke yaşadı.
Ama bu ülke, “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke”den özgür yurttaşların Cumhuriyeti’ni de yarattı.
Biz, o Cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandıracağız.
Adalet özlemiyle milyonlar, artık bir aradayız.
Bugün, 19 Mayıs.
Bugün Gençlik Kollarımızla, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde Atamıza yürüyeceğiz.
21 Mayıs’ta Maltepe’de Milletin Sesini bir kez daha duyacağız.
Gençlerin sesini, kadınların sesini, işçilerin, işsizlerin, adalet arayanların sesini duyacaksınız İstanbul’da.
Buluşacağız.
Güzel günlerde buluşacağız. Az kaldı.
Bayramımız kutlu olsun.”
Hibya Haber Ajansı