ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, dün Çin tarafının verdiği sert tepkilere rağmen, Çin’in Taiwan adasına ziyarette bulundu. Bu ziyaret, sözde “Taiwan bağımsızlığı” bölücü güçlerini destekleyen bazı ABD’li siyasetçilerin Taiwan boğazının iki yakasında barışın ve küresel istikrarın en büyük sabotajcısı olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Ziyaret, esas olarak Demokrat Parti iktidarında bulunan ABD yönetiminin büyük iç siyasi ve ekonomik baskılar karşısında, Kasım’da yapılacak ara seçimlerde kendi çıkarlarını korumak için ortaya koyduğu bir “Çin kozundan” başka birşey değil.
Siyasete gelince, Demokrat Parti iktidarında bulunan ABD, ara seçimleri kaybetme olasılığıyla karşı karşıya bulunuyor. Biden yönetiminin halktan aldığı destek oranı, en yüksek noktada 2020 yılbaşında yüzde 55’teyken, günümüzde yüzde 40’ın altına indi. Bu oran, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD başkanları arasında en düşük seviyedir. 1970 yılından bu yana düzenlenen tüm ara seçimlerde, dönemin başkanına verilen destek oranı yüzde 50’nin altına inmesi halinde, iktidar partisi Temsilciler Meclisi’nde ortalama 25 koltuk kaybediyor. Biden’a destek oranının sürekli düşük seviyede kalması, Demokrat Parti’nin ara seçim performansına şimdiden gölge düşürdü.
Öte yandan, ABD’de ara seçimlerde iktidar partisinin oy kaybetme gerçeği yaşanıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından düzenlenen 19 ara seçimde dönemin iktidar partisi 17 kez Kongre’de koltuk kaybetti. Bu bağlamda Temsilciler Meclisi’nde ortalama 30 koltuk kaybederken, Senato’da ise ortalama 4 koltuk kaybediyor. Günümüzde Demokrat Parti Kongre’de zayıf bir üstünlüğü koruyor. Demokrat Parti, Temsilciler Meclisi’nde 3 koltuk, Senato’da 1 koltuk kaybederse, iki kurumun kontrolünü kaybedeceği anlamına geliyor, bu gelişme 2024 yılında ABD başkanlık seçimini olumsuz etkileyecektir.
ABD’de yapılan en son anketlerin sonucu, Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü koruma olasılığının sadece yüzde 17 olduğunu gösterdi.
Ekonomiye gelince ABD ekonomisi, büyük gerileme riskleriyle karşı karşıya bulunuyor. Yılın ilk yarısında ABD’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası, arka arkaya iki çeyrektir negatif büyüme kaydetti ve teknik gerilemeye düştü. Buna paralel olarak, Haziran’daki tüketici fiyatları endeksi, yüzde 9,1 oranında artarak, geçen 40 yıl içinde en yüksek seviyeye çıktı.
Öte yandan, ABD’de siyasi partiler arasında yaşanan ciddi anlaşmazlıklar, ABD yönetiminin mali harcamalarının genişlemesini engelledi, hükümetin tüketim harcamaları ve toplam yatırımı üç çeyrektir negatif büyüme gösterdi.
Bütün bunlar ekonominin gerileme baskısını daha da keskinleştirdi. Faizi artırma, yatırımı olumsuz etkiledi, yüksek enflasyon ise tüketimi kısıtladı, mali genişleme zayıfladı, salgın durumu yeniden ciddileşti.
Bu durum altında, ABD için gerçek anlamda gerileme artık kaçınılmaz. ABD vatandaşlarının mevcut yönetimden hoşnutsuzluğu giderek artıyor.
İç siyaset ve ekonomi alanlarında ciddi başarısızlığa uğrayan ABD yönetimi, halkın ilgisini dışarı çekmek istiyor. ABD yönetiminin gözünde “büyük tehdit” olan Çin, bazı ABD’li siyasetçilerin öncelikli “saldırı” girişimlerinin hedefi oldu. Ancak, önceki ara seçimlerin sonuçlarına göre, “Çin kozu”nun oynanması, iktidar partisinin zayıf siyasi durumunu kurtarmıyor. Örneğin, eski ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında ara seçimlerde Çin ile ticari sürtüşmeyi artırdı. Ancak Cumhuriyetçi Parti sonunda Temsilciler Meclisi’nde 40 koltuk kaybetti. Biden yönetimi de Çin ile sürtüşmeyi kışkırtmak ve Çin’in temel çıkarlarını ihlal etmek yerine, kendi içinde siyasi ve ekonomik sorunlarını çözmeye odaklanmalı.
Pelosi’nin Taiwan ziyareti, Taiwan’ın Çin’in bölünmez bir parçası olduğu gerçeğini değiştiremeyeceği gibi, Çin’in tam olarak birleşimi yönündeki tarihi eğilime de engel oluşturmayacaktır.
Çin halkının ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü koruma kararlılığı tamdır. Taiwan meselesinden faydalanarak, Çin halkının temel çıkarlarını çiğnemek isteyenler, eninde sonunda kendi ayaklarına ateş etmiş olacaktır.
Kaynak Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı