Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium'da düzenlenen AK Parti Aday Tanıtım Toplantısı'nda 17'si büyükşehir 48 ilin belediye başkan adayını açıklıyor.
Toplantı daha önce 15 Ocak olarak duyurulmuştu ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan,14 Ocak Pazar gününe alındığını açıklamıştı. Pençe-Kilit operasyon bölgesinde 9 askerin şehit olması nedeniyle toplantı ertelenmişti.
Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Aziz milletim, kıymetli Ankaralılar, değerli dava ve yol arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Buradan sizlerin aracılığıyla 81 vilayetimizin tamamındaki teşkilat mensuplarımıza selamlarımı gönderiyorum.
Partimizi ve ittifakımızı 31 Mart 2024 seçimlerinde belediye başkan adayı olarak temsil edecek isimlerin bir kısmını daha açıklayacağımız toplantımıza teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum.
Bilindiği gibi 7 Ocak'ta İstanbul'da 26 büyükşehir ve il belediye başkan adayımızın ismini milletimizle paylaştık. Bugün de büyükşehirlerimizin diğer kalanlarını ve il belediye başkan adaylarımızı açıklıyoruz.
Adaylarımızı şimdiden tebrik ediyor kendilerine seçim çalışmalarında ve daha sonrasında şehirlerimize verecekleri hizmetlerde başarılar diliyorum.
Böylece Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi adaylarını destekleyeceğimiz 7 vilayetimiz dışındaki tüm Büyükşehir ve il belediye başkan adaylarımızı ilan etmiş oluyoruz.
Önümüzdeki cumartesi gününden itibaren İstanbul'dan başlayarak ilçe adaylarımızın tanıtımını da yapacağız. Kimi şehirlere bizzat giderek kimi şehirlere ise genel başkan yardımcılarımızı göndererek ilçe başkan adaylarımızın tanıtımını kısa sürede tamamlayacağız.
Hedefimiz AK Parti ve Cumhur İttifakı'nda olan belediyeleri tekrar ezici oranlarda kazanma yanında muhalefetin elindeki şehirlerimizi gerçek belediyecilikle tanıştırmaktır.
Bunun için milletimizin her adımında, her anında hep yanında olacak tüm gönlü ve zihni ile kendini şehirlerine adayacak belediye başkanları ile seçimlere hazırlanıyoruz.
İnşallah 30 Ocak'ta da seçim beyannamemizi milletimizin takdirine sunacağız. Bilindiği gibi seçim takvimine göre aday listelerinin en geç 20 Şubat'ta seçim kurullarına verilmesi gerekiyor.
Niyetimiz 20 Şubat'a kalmadan adaylar konusundaki tüm hazırlıkları bitirerek tüm vaktimizi ve enerjimizi seçim kampanyamıza teşrif etmektir.
Bundan tam 30 yıl önce 1994'te İstanbul'da başladığımız belediyeler vasıtasıyla halkımıza hizmet yoluculuğumuzu Türkiye Yüzyılı'na adım attığımız 2024'te zirveye çıkarmak istiyoruz. Buna hazır mıyız? Belediyelerdeki başarılarıyla iktidara yürümüş bir parti olarak rüştümüzü ilk ispat ettiğimiz yeri güçlü tutmak mecburiyetindeyiz.
Büyükşehiriyle, iliyle, ilçesiyle, beldesiyle ülkemizin her belediyesini eser ve hizmet siyasetimizle Türkiye Yüzyılı'na yakışır seviyelere getirmek peşindeyiz. Sandıkta bize verilen her oyun vebalini yaptığımız görevlerin her anında üzerimizde hissederek, aşkla, azimle, kararlılıkla çalışacak, üretecek farkımızı ortaya koyacağız.
Biz asla şehirlerine ve oralarda yaşayan insanlara hiçbir şey vermedikleri halde çeşitli kavramların, değerlerin, sembollerin, ideolojik körlüklerin arkasına saklanarak koltuklarını koruma derdine düşenlerden olmadık, olmayacağız.
Biz hep yüreğimizdeki muhabbetle, zihnimizdeki projelerle, esirgemediğimiz emeğimizle, alnımızdaki terle geceli gündüzlü çalışmayla milletimizin kalbine girenlerden olduk. Her kim belediye başkanlığı, milletvekilliği, teşkilat yöneticiliği dahil siyaset yoluyla gelinen makamlara bu gözle bakmıyorsa AK Parti onun için doğru bir kapı değildir.
Belediye başkanlığı vasıtasıyla şehrinin hadimliğine soyunmak yerine hakimliğine talip olanlar varsa AK Parti onun için doğru adres değildir. Şehrinin dertleri ile dertlenmeden, ülkesinin hedefleri ile bütünleşmeden, milletinin dertleri ile donanmadan sandığa gözünü diken varsa AK Parti onun için isabetli bir mecra hiç değildir.
Taptuk Emre'nin kapısından içeri eğri odun bile sokmayan Yunus Emre misali milletimize karşı en küçük bir yanlışı, en küçük bir yamuğu olanın yeri AK Parti değildir. Kuruluş aşamasında adını erdemliler hareketi olarak belirleyen bir kadro olarak başka türlü bir siyaset anlayışını asla tasvip edemeyiz, böyle bir yola asla giremeyiz.
Hamdolsun bugüne kadar milletimizin karşısına hep bu şekilde çıktık. Belediyelerde 30 yıldır hükümete bu şekilde çalıştık. Ülkemizi bugünkü seviyesine bu şekilde getirdik.
Geçtiğimiz mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerini Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla birlikte bu şekilde kazandık. İnşallar 31 Mart'ta Türkiye Yüzyılı'nın ilk mahalli idareler seçimlerinde belediyeleri yönetme sorumluluğunu yine bu şekilde üstleneceğiz.
Şairin diliyle ifade edecek olursak; Bu meydan er meydanıdır, özü kavi olan gelsin. Bu bir hizmet kervanıdır, sözü kavi olan gelsin. Sevda olsun esasında, emek koksun libasında halka hizmet atlasında izi kavi olan gelsin. Eğri yerle yeksan olur doğru yaya oksan olur.
Göz arpacık olur noksan olan gezi kavi olan gelsin. Biz er meydanında sözü kavi olan, halka hizmette izi olan, doğru yaya ok olan bir kadro olarak 31 Mart'ta bir kez daha şehirlerimize eser vermeye, milletimize hizmet etmeye talibiz.
Cumhuriyetimizin ilk asrını geride bırakıp Türkiye Yüzyılı adını verdiğimiz ikinci asrına adım attık. Bu tarihi süreçte ülke olarak yine zorlu sınamalardan geçiyoruz.
Bir yanda 10 yılı aşkın süredir kaos çıkartarak terörü azdırarak, darbe teşebbüsünde bulunarak, ekonomik tuzaklar kurarak, ülkemize diz çöktürmek isteyenlerin zılgıtları kesintisiz sürüyor.
Gezi Olayları ile sokakları karıştırarak hükümeti devirmek istediler. Kararlı duruşumuz karşısında başaramayınca ülkemize bedel ödetmeye çalıştılar. FETÖ'nün 17-25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz darbe girişimi ile ülkeyi esir almak istediler. Milletimizin sinesine çarpıp hüsrana uğrayınca ülkemize bedel ödetmeye çalıştılar.
PKK'yı kullanarak hendeklerle etrafını kazdıkları mahalleleri işgal etmek istediler. Güvenlik güçlerimiz onları açtıkları çukurlara gömünce ülkemize bedel ödetmeye çalıştılar. Bölgemizin başına musallat edilen DEAŞ projesini ülkemize yönlendirerek sınırlarımızı tacize kalkıştılar.
Düzenlediğimiz harekatlarla bu maskeyi düşürünce ülkemize bedel ödetmeye çalıştılar. Farklı isimler vererek destekledikleri mensuplarını eğitip donattıkları bölücü örgüte sınırlarımız boyunca bir teröristan kurmak istediler. Sınır ötesi harekatlarımızla bu projeyi bozunca ülkemize bedel ödetmek istediler.
Geçtiğimiz günlerde sınır ötesindeki birliklerimize yapılan alçak saldırılar dahil başımıza gelen hiçbir hadise bu tablodan bağımsız değildir. Biz ülkemizin çıkarlarından, milletimizin hedeflerinden taviz vermeyeceğimizi gösterdikçe, siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri her alanda ayağımıza takılan yeni çelmelerle karşılaşıyoruz.
Böyle yaparak bizi korkutacaklarını, sindireceklerini, yıldıracaklarını, emperyalist emellerine razı edeceklerini sanıyorlar. Tabi bunlar ne Türk milletini ne de onun bir evladı olarak bizi tanıyorlar.
Şunu çok açık ve net ifade etmek isterim; Asla geri adım attıramayacaklardır. Bizi yolumuzdan kesinlikle döndüremeyeceklerdir. Bizi ve ülkemizi hiçbir şartta teslim alamayacaklardır.
Türkiye'nin artık tehditlerle ve sinsi oyunlarla hizaya getirilemeyecek bir ülke olmadığını er yada geç onlar da öğrenecek. Bunu tıpkı bir asır önce olduğu gibi yine onlara öğreteceğiz. İnşallah bunu da 85 milyon olarak hep beraber başaracağız.
Bir tarafta emperyalistler varken, diğer tarafta bunların piyonluğunu yapan siyasi çevreler ile sivil görünümlü beşinci kol unsurları var. Bu beşinci kol elemanları kimi zaman gönüllü, kimi zaman cehaletlerinden, kimi zaman da hasetlerinden dolayı emperyalistlere hizmet veriyorlar.
Türkiye karşıtları siyasetten medyaya, geniş bir yelpazede devşirdikleri bu beşinci kol unsurlarını adeta parmaklarında oynatıyorlar. Esen rüzgara göre yön değiştiren, hiçbir ilkesi, sabitesi, kırmızı çizgisi olmayan bir kifayetsiz muhterislerle karşı karşıyayız.
Samimi bir üzüntü ile ifade etmek isterim ki, ülkemizin ikinci büyük partisi hüviyetini taşıyan CHP, mevcut yönetim altında maalesef emperyalistlerin koç başlığına soyunmuş durumdadır. CHP'nin bölücü terör örgütünün güdümünden çıkamadığı için meşruiyet krizi yaşaşan DEM'lilerle yaptığı işbirliği bu kirli oyunun en son sahnesidir.
Gerçi bunların seçimlerde Meclis'te ve belediyelerde yaptığı iş birliği uzunca bir süredir gizli saklı devam ediyordu. Birlikteliklerini artık iyice afişe ettiler. Kandil uzantılarının ayakları altına kırmızı halılar sererek sırf onlar rahatsız olmasın diye Türk bayraklarını ve Atatürk resimlerini ortadan kaldırarak iş birliklerini aleni hale getirdiler.
Birkaç ay öncesine kadar uğruna gözyaşı döktüğü bay Kemal'e mayıs seçimlerindeki hezimetin tüm faturasını yükleyen Özgür efendi daha bismillah demeden iradesini ve ipini terör örgütü temsilcilerine teslim etti.
Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin tabutuna en son çiviyi kurultay kürsüsünden teröristlere selam göndererek, bölücülerle iş birliği yaparak bizzat Özgür efendi çaktı.
Dikkat ederseniz bu iki parti ülkenin ve milletin aleyhine ne varsa birlikte hareket ediyor lehine ne varsa birlikte karşı çıkıyor. Daha doğrusu bölücü örgütün muhiplerinden izin ve icazet almadan CHP yönetimi adım atamıyor, teröre terör, teröriste terörist dahi diyemiyor.
Bütün hayatları yalanla ve dalavereyle geçenler siyasette ve Meclis'te çevirdikleri küçük numaralarla tabanlarını ve milleti aldatabileceklerini düşünüyorlar. Halbuki istiklalimizi ve istikbalimizi tehdit eden terör örgütlerini nasıl emperyalistler yönlendiriyorsa CHP'de artık bölücü örgütün güdümündeki partinin kontrolündedir. DEM tarafından rehin alınmıştır, esir alınmıştır.
Son aylarda giderek sıklaşan 28 Şubat vari provokasyonlarda emin olun aynı oyunun bir parçasıdır. Hırsları boylarını aşanların ülkenin bekasını, milletin geleceğini hiçe sayarak içinde yer aldıkları bu kirli senaryolar eski Türkiye'deki belki işe yarıyordu.
Ama bunlara artık bizim de milletimizin karnı tok. İşte bunun için diyoruz ki 31 Mart'ta sadece şehirlerimizi gerçek belediyecilikle buluşturmakla kalmayacağız. Aynı zamanda Özgür efendiyi de esaretten kurtarıp özgürleştireceğiz.
Türkiye Yüzyılı'nın adımlarını da sıklaştıracağız. Bizim 85 milyona sözümüz var. Şimdi burayı lütfen iyi takip edin. Tek millet diyerek herkesi kucaklayacak, hiç kimsenin kendini öteki hissedeceği bir iklimin oluşmasına geçit vermeyeceğiz.
Tek bayrak diyerek bağımsızlığımıza sıkı sıkıya sarılacak, hilali mahsun ve yıldızı sönük bırakmak isteyenleri hüsrana uğratacağız.
Parlamentoda çıkmış birisi benim grup başkanvekilim Leyla hanıma bayrağımıza saldırdılar diye edepsizce ifadeler kullanıyor. Şunu bir defa iyi bil, AK Parti'nin hiçbir ferdi bayrağımıza kağıt parçası demez, hiçbir ferdi bayrağımızla ilgili paçavra demez o sizin cibiliyetinizde var. Ve ortağı olduğunuz partinin cibiliyetinde var. AK Parti'de bunları göremezseniz.
AK Parti bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır diyerek yola giden partidir. Onun için kime ne söylediğinizi iyi bileceksiniz. Meclis'in kürsüsündeki o dokunulmazlığa sığınarak bu tür cibiliyet noktasındaki eksiklerle AK Parti'ye saldıramazsınız.
Tek vatan diyoruz, her karışı şehit kanlarıyla sulanmış bu mübarek topraklar üzerinde kimsenin ameliyat yapmasına müsaade etmeyeceğiz.
Tek devlet diyerek binlerce yıllık geleneğin son temsilcisi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasını sağlayacağız. Bu uğurda gecemizi gündüzümüze katarak çalışacak, mücadeleyi bir an bile bırakmayacağız.
Gerektiğinde canımız pahasına binlerce yıllık bu emaneti gelecek nesillere daha güçlü, daha müreffeh, daha muhkem bir şekilde teslim edeceğiz. Bunun için canımızı dişimize takarak çalışacağız.
Hiç kimseyi ayırmadan toplumumuzun tüm kesimlerini bağrımıza bastık. Siyaseti laf ebeliği olarak görenlerin karşısına icraatla, vizyonla çıktık.
Şimdi 18'nci kez milletimizin huzuruna çıkmanın hazırlığı içindeyiz. 31 Mart seçimlerine AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu şekilde hazırlanıyoruz. Her işimizi milletimizle istişare içinde yürütüyoruz. Milletimiz neyi uygun gördüyle onu yapmanın derdindeyiz.
Seçim sandıktan önce sahada kazanılır. Sahada kazanmanın yolu ise önce seçimi gönüllerde kazanmaktır. 17 seçimin hepsini böyle kazandık.
Sandık sadece bizim gönüller yaptığımız fetihlerin tescili olduk. En fazla biz çalıştık, en çok biz emek verdik. Vatandaşa oy yoksa hizmet de yok diyen edepsizlerden olmadık. Kibri, böbürlenmeyi yanımıza yaklaştırmadık. Bize kibir yakışmaz. Biz tevazu ehliyiz.
Şehirlerimize döndüğümüz andan itibaren 73 gün boyunca durmadan, dinlenmeden koşturacaksınız. Kimseyi ayırmayacak, kimseyi dışlamayacaksınız. CHP zihniyeti gibi değil, vatandaşın oyunu çantada keklik görmeyeceksiniz. Hiç kimse hiç kimseye tıpış tıpış oy vermek zorunda değildir.
Partimizin adayları için nasıl gayret gösteriyorsak MHP adaylarını destekleyeceğimiz Manisa, Mersin, Bartın, Erzincan, Kars, Kırklareli, Osmaniye'de de aynı şevk ve azimle çalışacağız. Cumhur İttifakı'nda ayrım olmayacak.
Adaylarımız herkesten daha fazla çalışmak, yorulmak, ter dökmek, emek vermekle mesul ve mükelleftir. Muhalefetin kale olarak gördüğü yerler dahil tüm belediyelerde zafer bizim olacaktır. Yeter ki biz işimizi hakkıyla yapalım. Gerisi Rabbimizin yardımıyla gelecektir."
Hibya Haber Ajansı