Çerkezoğlu, 2024 yılı Ocak ayı emekli aylıklarının ayın 17'sinde ödenmeye başlanacak olmasına karşın, aylıklara yapılacak artışlar konusundaki belirsizliklerin sürdüğüne dikkat çekerek, "2023 yılındaki yüksek enflasyonlu dönemde büyük bir gelir kaybına uğrayan emeklilere 2023 yılı sonunu işaret edenler, bu sözlerini bile yerine getirmediler. Emeklilerle ilgili yasal düzenleme yapılmadığı için işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına 5510 sayılı yasanın var olan haliyle zam yapılacak" dedi ve ekledi:
"İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına 5510 sayılı yasanın öngördüğü biçimde 6 aylık resmi enflasyon oranında (yüzde 37,6) artış yapılması halinde emekliler için değil insanca yaşamak, hayatta kalmak bile zorlaşacaktır. Kök aylıklar baskılanarak 7500 TL'ye tamamlama gibi ucube bir sistem yaratıldığı için milyonlarca emekli %37 bile zam alamayacak, hatta sıfır zam tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Ülkeyi yönetenler yine aynı nakarata sığınmakta ve emeklilerin enflasyona ezdirmediklerini, ezdirmeyeceklerini iddia etmektedir. Emeklilerin geçim koşullarının resmi enflasyon üzerinden değerlendirilmesi mümkün değildir."
TÜİK'in enflasyon verilerinin "güvenilir olmadığı"nın altını çizen Çerkezoğlu, "DİSK'in konuyla ilgili açtığı davada, mahkeme kararına rağmen enflasyon sepetini şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşmayan TÜİK sadece suç işlemekle kalmamakta, işçilerin, emekçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin, dul ve yetimlerin ekmeğiyle oynamaktadır" dedi ve şöyle açıkladı:
"Var olan resmi enflasyonda bile düşük gelir gruplarının enflasyonu çok daha yüksektir. TÜİK verilerinden hareket ettiğimizde dahi emeklilerin ve dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 88-113 aralığındadır. Enflasyon doğru ölçülse, gelir gruplarının enflasyonu dikkate alınsa dahi emekli aylıkları sadece bunlar üzerinden belirlenemez. Gelirde Adalet mücadelemizde defalarca ifade ettiğimiz gibi asıl olan adil bir bölüşümdür. 2019 yılında emekli aylıklarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranı %6.9 iken, emekli sayısı artmasına rağmen bu oran %4.5'e gerilemiştir. Ülkede yaşanan bölüşüm şokunun en çok mağdur ettiği kesimlerden biri emekliler olmuştur."
Emeklilerin ağır kayıplar yaşamasının başlıca nedeninin emekli aylığı güncelleme katsayısı, aylık bağlama oranı ve alt sınırlara ilişkin 2008 yılında yapılan değişiklikler ile emeklilerin büyümeden pay alamaması olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, "Emekli aylıklarına enflasyon oranında veya civarında yapılacak bir artış, 20 milyona yakın insanımızı açlığa mahkum etmek anlamına gelecektir. Bu ciddi toplumsal sonuçlar yaratacak bir insafsızlık olacaktır. 'Kaynak yok' masalına karnımız toktur. Bu ülke geçmişte emeklilere bütçeden çok daha yüksek oranlarda kaynak aktarmıştır, yine aktarabilecek kaynağımız vardır" diye ekledi.
Emeklilerin insanca yaşama hakkı ve emeklilikte adalet için sürdürdükleri mücadeleyi büyütmeye ve taleplerinin takipçisi olmaya devam edeceklerinin altını çizen Çerkezoğlu, şöyle devam etti:
"En düşük emekli aylığı en az asgari ücrete yükseltilmelidir. Bu tutar emeklilerin kök aylığı kabul edilmelidir. Ucube bir sistem olan tamamlama işleminden vazgeçilmelidir. Bunun yerine en düşük aylık asgari ücrete çekilmeli, diğer aylıklar da aynı oranda yükseltilmelidir.
"Emekli aylıkları arasındaki dengesizliğin giderilmesi için intibak düzenlemesi yapılmalıdır. Aylık Bağlama Oranları yükseltilmeli ve kapsamlı intibak düzenlemesi ile emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik giderilmelidir. Yılda iki kez verilen emekli bayram ikramiyeleri en az asgari ücret kadar olmak üzere artırılmalıdır.
"İktidarın gündeminde olmadığı anlaşılan emeklilik yaşı konusunda adalet ve denge sağlanmalıdır. Emeklilikte adil bir kademeli geçiş sistemi uygulanmalıdır. Bir gün, bir ay, bir yıl geç sigortalı olduğu için 15 yıl emeklilik yaşı beklemek kabul edilemez.
Emekli ile dul ve yetim aylıkları belirlenirken emekliler söz ve karar sahibi olmalıdır. Emeklilerin sendika kurma hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, işçi emeklilerine aylıklar belirlenirken toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır."
Hibya Haber Ajansı