Çin’in Taiwan adasındaki bölgesel liderlik seçimleri kısa süre önce sona erdi. Seçimin sonucu ABD ve bazı Batı ülkelerinde “sevinç” ile karşılansa da dikkat çeken durum, Demokratik İlerici Parti’nin (DPP) daha önceki seçimlerde yüzde 57 civarı olan oy oranının yüzde 40’a kadar düşmesiydi. Bu sonuç, DPP tarafından geçmişten beri sürekli pompalanan “Çin ile korkutma” propagandasının artık Taiwan yerel halkı nezdinde itibarının kalmadığını gösteriyor.
Çin’in Taiwan adasında yerel yasama organında DPP 51, Kuomintang 52, TPP ise 8 sandalye ile temsil edilecek. 2 sandalyeyi de bağımsız adaylar kazandı. Bu sonuçlara bakıldığında ABD yardımları ve ABD ile askeri işbirliği gibi konuların daha çok tartışılacağını ve DPP’nin eskisi gibi rahat karar alamayacağını söyleyebiliriz.
Biden’ın açıklaması
ABD Başkanı Joe Biden, DPP’nin adayı Lai’nin kazandığı seçime ilişkin bir soru üzerine, ülkesinin Çin’in Taiwan adasının bağımsızlığını desteklemediğini söyledi. Ancak ABD’nin bu konuda ne söylediğine değil, ne yaptığına bakmak gerekiyor. Yıllar evvel zamanın Ankara’daki Yugoslavya Büyükelçisi “ABD, egemenliğimize saygı duyduğunu söyleyerek, bizi 8 defa böldü” demişti. Washington yönetiminin Taiwan konusunda da taahhütlerine sadık kalmaması ve “Tek Çin” ilkesini ihlal etmesi sık rastlanan bir durum.
ABD, son dönemde Güney Çin Denizi’nde askeri varlığını daha fazla güçlendirdi. ABD, 2024 yılı için 886 milyar dolar tutarında bir savunma bütçesi onayladı. Söz konusu bütçede Pasifik Caydırıcılık Girişimi kapsamında yaklaşık 9 milyar dolarlık kilit yatırımlar yer alıyor. Uzmanlara göre, ABD savunma bütçesi Çin’in çevrelenmesine dönük bir yaklaşımı sürdürmeye devam ediyor.
Uzmanlar, Ortadoğu ve Ukrayna’da yaşananların Çin’in Taiwan adasının dış güçlere bel bağlamanın sorgulanmasına ve ABD’nin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini düşündürmesine yol açtığı değerlendirmesini yapıyor.
Nauru’nun kararı
Bu arada Çin’in Taiwan makamlarının uluslararası arenada yalnızlaşmaya devam ediyor. Taiwan ile sözde diplomatik ilişki kuran az sayıdaki ülkeden Güney Pasifik’teki ada ülkesi Nauru, Taiwan ile sözde diplomatik ilişkilerini kestiğini duyurdu. Nauru hükümeti tarafından yapılan yazılı açıklamada, ülkenin Çin Halk Cumhuriyeti’ni (ÇHC) Çin’in tek meşru temsilcisi olarak tanıdığı bildirildi.
Açıklamada, “Nauru hükümeti, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 2758 sayılı kararına uygun olarak, ‘Tek Çin’ ilkesi doğrultusunda, Çin Halk Cumhuriyeti’ni Çin’in tamamını temsil eden tek meşru hükümet olarak tanır.” ifadesine yer verildi.
Nauru’nun, bundan böyle Taiwan’ı “ayrı bir ülke” olarak tanımayacağı, “Çin’in topraklarının ayrılmaz parçası” olarak kabul edeceği belirtilen açıklamada, Taiwan ile diplomatik ilişkilerin kesildiği, resmi ilişki ve temas kurulmayacağı kaydedildi.
Nauru’nun ilişkileri kesmesi sonucu Taiwan’ı diplomatik olarak tanımayı sürdüren Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülke sayısı da 11’e düştü. En son Orta Amerika ülkesi Honduras, 26 Mart 2023’te Taiwan ile sözde diplomatik ilişkilerini keserek Beijing yönetimini Çin’in temsilcisi olarak tanıdığını duyurmuştu.
“Birleşme kaçınılmaz”
Çin Devlet Konseyi Taiwan İşleri Ofisi sözcüsü Chen Binhua, adadaki seçim sonuçları belli olur olmaz, “sonuçların DPP’nin adadaki kamuoyunun ana eğilimini temsil etmediğini gösterdiğine” işaret etti Sözcü Chen, “Bu seçim, Taiwan Boğazı’nın iki yakası arasındaki ilişkilerin genel manzarasını ve gelişme yönünü değiştiremeyeceği gibi, Çin halkının birleşme eğilimini de değiştiremeyecektir. Anavatanın eninde sonunda birleşmesi yönündeki genel eğilimi de durduramaz ve birleşme kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir” diye konuştu.
Çinli yetkili Beijing yönetiminin bu konuda izleyeceği çizgiyi şöyle özetledi:
“Taiwan konusu ve ulusal yeniden birleşmenin sağlanması konusundaki tutumumuz tutarlı ve irademiz son derece sağlamdır. Tek Çin ilkesini içeren 1992 Mutabakatı’na bağlı kalacağız, ‘Taiwan’ın bağımsızlığı’na yönelik ayrılıkçı faaliyetlere ve dış güçlerin müdahalesine kararlılıkla karşı çıkacağız “
“Taiwan ülke olmadı, olmayacak”
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de Taiwan bölgesel liderlik seçimlerinin sonuçlarının dünyada tek bir Çin olduğu ve Taiwan’ın Çin’in bir parçası olduğu şeklindeki temel gerçeği değiştirmeyeceğini söyledi. Aynı zamanda Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Bürosu üyesi olan Wang, Taiwan bölgesel seçimlerinin Çin’in yerel meselesi olduğunu ve sonuçların uluslararası toplumun tek Çin ilkesine bağlı kalma yönündeki genel uzlaşmasını değiştirmeyeceğini belirtti. Wang, “Taiwan hiçbir zaman bir ülke olmadı. Geçmişte de böyle olmadı ve gelecekte de olmayacak. Taiwan adasında Taiwan’a bağımsızlık kazandırmak ve Çin topraklarını bölmek isteyen herkes tarih ve kanunlar karşısında en ağır şekilde cezalandırılacaktır” şeklinde konuştu.
Wang, “Taiwan’ın bağımsızlığı” yönündeki çabaların Taiwanlıların refahını ciddi şekilde tehdit ettiğini, Çin ulusunun temel çıkarlarına zarar verdiğini ve Taiwan Boğazı’ndaki barış ve istikrarı ciddi şekilde baltaladığını” kaydederek “Bu bir çıkmaz sokak “ ifadesini kullandı.
Çin Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında da şu sözlere yer verildi:
“Taiwan konusu, Çin’in iç meselesi. Taiwan Adası’ndaki durum nasıl değişirse değişsin, dünyada tek bir Çin’in olduğu ve Taiwan’ın Çin’in bir parçası olduğu gerçeği değişmiyor. Çin Hükümeti’nin ‘Tek Çin’ ilkesine uyulması, Taiwan’ın ‘bağımsızlık’ kazanması için ayrılmasına karşı mücadele ve ‘iki Çin’ veya ‘bir Çin, bir Taiwan’ ilkelerini destekleyenlere karşı koyma konusundaki duruşu değişmeyecek.”
Hibya Haber Ajansı