Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Yunanistan’ı son olarak 2017 yılında ziyaret etmiştim. Bu 65 yıl aradan sonra Türkiye’den Yunanistan’a devlet başkanı düzeyde yapılan ilk ziyaretti. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin beşinci toplantısı vesilesiyle tekrar Atina’da bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Münasebetlerimizde mevcut olumlu ivmeyi daha da geliştirmek istiyoruz. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin beşinci toplantısını 7 yılın ardından bugün gerçekleştiriyor olmamız bu niyetimizin bir göstergesidir. Bir sonraki toplantı için bu kadar ara vermeyeceğimize ve kuruluş bildirgesinde ifade olunduğu üzere yılda en az bir kez bu buluşmayı gerçekleştirmenin her iki ülke için de hayırlı olacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanıyla ve Başbakan Sayın Miçotakis ile faydalı görüşmeler yaptık. Sayın Başbakana ikili görüşmemizde işbirliğimizi geliştirmek maksadıyla atılabilecek adımları ele aldık. Üst düzey temasların devamı çerçevesinde aramızdaki diyalog kanallarının her seviyede açık tutulmasının önemini vurguladık.
Başbakanlığım dönemde teşkil edilen Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizmasının ilişkilerimizin olumlu gündem temelinde ilerletilmesine katkı sağladığının altını çizdik. Dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi ile ilişkilerimizi geliştirme yönündeki irademizi en üst seviyede teyit etmiş olduk.
2021 yılında oluşturulan Ortak Eylem Planı çerçevesindeki çalışmaların somut neticelerini görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Sayın Başbakan ile görüşmemizde şu an itibarıyla yaklaşık 5 milyar dolar civarında olan ticaret hacmimizin 10 milyar dolara çıkarılmasında mutabık kaldık. İpsala-Kipi Sınır Kapısı’nda ikinci köprü inşası gibi ulaştırma projelerinin önemine işaret ettik. Ayrıca gerek turizm, gerek kültürel alanda ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz.
Sayın Başbakan ile görüşmelerimizde Ege ve Doğu Akdeniz’deki tutumlarımız hakkında da görüş alışverişinde bulunduk ve dışişleri bakanlarımızın bu konuda çalışmaları kararlı bir şekilde ele almalarını istedik. Mevcut sorunlarımızı yapıcı diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk çerçevesinde müşterek çabalarla çözüme kavuşturmak samimi temennimizdir.
Sayın Başbakan ile terörle mücadele alanındaki işbirliğimizi nasıl geliştirebileceğimizi de ele aldık. Bu minvalde beklentilerimizi bir kez daha dile getirdim. Özellikle Lavrion kampının kapatılmasını memnuniyetle karşıladık. Yunanistan’da teröristlere barınma imkanı sağlayan benzeri kampların oluşmaması için dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdim.
Yunanistan’daki Türk azınlığı ve ülkemizdeki Rum azınlığı beşeri ve kültürel zenginliğimizin yapı taşlarıdır. Azınlıkların huzur ve refahının artması ilişkilerimizi olumlu yönde etkileyecektir.
Batı Trakya Türk azınlığının durumunda uluslararası hukukun gerektirdiği iyileştirmelerin yapılması yönündeki beklentilerimizi ifade ettim. Kıbrıs meselesinin adadaki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümü kavuşturulması tüm bölgenin yararına olacaktır.
Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan dramı ele aldık. Türkiye olarak en başından beri sivillerin hedef alınmasını hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi dile getirdik. Yaşananların Gazze halkının toplu şekilde cezalandırılmasına dönüşmesi çoğunluğu çocuk ve kadın 17 bin masum Filistinli sivilin katledilmesi vicdanları yaralamaktadır. Uluslararası toplum, işlenmekte olan insanlık ve savaş suçları karşısında sessiz kalmamalıdır. Kalıcı ateşkesin bir an evvel tesisi, insani yardımların engelsiz akışının temini hepimizin önceliği olmalıdır.
Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırlarında bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne haiz Filistin devletinin tesisinin artık kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gördük. Türkiye olarak adil bir barışın uygulanması noktasında garantör olarak sorumluluk almaya hazır olduğumuzu açıkladık.
Bizler aynı denizi, aynı coğrafyayı, aynı iklimi hatta birçok alanda aynı kültürü paylaşan iki komşu ülkeyiz. İki kardeş arasında dahi anlaşmazlıklar olabilirken iki komşu arasında görüş ayrılıklarının yaşanması gayet doğaldır. Mesele bunları çözme iradesidir. Ege’yi bir barış ve işbirliği denizi haline getirelim istiyoruz. Türkiye-Yunanistan olarak atacağımız ortak adımlarla tüm dünyaya örnek olalım arzusundayız. Bizim aramızda çözülemeyecek kadar hiçbir sorun yok. Yeter ki hüsnü niyetle hareket edelim, büyük resme odaklanalım, denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım.
Görüşmelerimizin ülkelerimiz ve halklarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum ve önümüzdeki toplantı için Ankara’da kendilerini misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyacağımızı da ifade etmek istiyorum. “
Miçotakis’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Doğu Akdeniz’de güvenlik ve barışı tehdit eden durumlar yaşadık. Bu yüzdendir ki iki ülkenin çok iyi bir şekilde bir arada çok sakin bir ortamda ilişkilerini devam ettirmesi çok önemlidir.
İki taraf çok yaratıcı bir şekilde bir araya gelebildi ve son 6 ay içerisinde üçüncü kez buluşuyoruz. Önceki görüşmelerimizde atacağımız adımlar konusunu konuştuk. Bugünkü buluşmamızda yaptıklarımızın sonuçlarına bakarak, tekrar geleceği tasarlama açısından çok büyük önem arz ediyor.
Yunanistan’ın Türkiye’ye Avrupa sürecinde sağlayacağı destek meselesini de ele aldık. Vize meselesinde de Türk öğrencilerle Avrupalı öğrenciler arasında daha yakın bir iş birliğinin sağlanması için vizeden muaf tutulma meselesini de ele aldık. Aynı zamanda Doğu Ege’de bütün yıl boyunca 7 günlük süreyle vizeden muaf tutularak Türk vatandaşlarının Ege adalarını, Doğu Ege adalarını ziyaret etme serbestisini bir karar olarak ele aldık.
Azınlık meselesi, bir birbirimize duyduğumuz anlayışın ve bu olumlu yaklaşımın düzeltilmesi açısından bir köprü rolü oynamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanıyla çevremizde cereyan edenlerin analizini, çözümlemesi yaptık. Bütün aşırı tavırların bertaraf edilmesi, bunlardan kaçınılması ve aynı zamanda insani değerlere saygı ve silahsız ahalinin korunması konusunda hemfikir kaldık.”
Hibya Haber Ajansı