Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in APEC Zirvesi için ABD’ye gitmesi ve Amerikan Başkanı Joe Biden ile görüşmesi sıradan bir zirve değil. Bu zirve eski başkan Richard Nixon’ın Şubat 1972’deki tarihi Çin ziyareti gibi yıllarca konuşulacak öneme sahip.
Eski başkan Donald Trump’ın 2018’de başlattığı ticaret savaşıyla gerginleşen Çin-ABD ilişkileri Washington yönetiminin yarattığı “balon kriziyle” sıkıntılı bir dönem yaşadı. Xi-Biden zirvesi, sadece ikili ilişkilere değil, karmaşık bir ortamda bulunan dünyaya da olumlu sinyaller gönderdi.
APEC Sekreteryası İcra Direktörü Rebecca Fatima Sta Maria’nın dediği gibi, dünyanın en büyük iki ekonomisinin böylesine kritik bir dönemde çok önemli bir görüşme yapması dünya için başka fırsatlara da kapı açıyor. Zira uzmanlara göre, Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in APEC Ekonomik Liderler Toplantısı’nı Çin’in Asya-Pasifik iş birliğini derinleştirme ve bölgesel ve küresel büyümeyi artırma yönündeki önemli önerilerini detaylandırmak için kullanması bekleniyor.
Devlet liderleri diplomasisi, Çin-ABD bağlarının gelişmesinde yeri doldurulamaz bir stratejik rol oynuyor. Geçen yılın Kasım ayında Xi ve Biden Endonezya’nın Bali kentinde bir araya geldi ve bir dizi önemli ortak anlayışa ulaştı. Liderlerin bir araya gelmesi aynı zamanda dünyaya, her iki ülkenin de birbirinden ayrılma niyetinde olmadığı ve iki tarafın silahlı çatışmaya sürüklenmesini önlemek için mümkün olan tüm adımları atacağı konusunda güvence verilmesine de yardımcı olacak. Dünya ülkeleri Rusya-Ukrayna ve Filistin-İsrail çatışmaları gibi güvenlik krizlerinin, Çin ile ABD arasındaki stratejik farklılıkları şiddetlendirmesi yerine, her iki ülkenin ortak ve koordineli çabalarını bekliyor.
EKONOMİK BAĞLAR
Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng ABD Hazine Bakanı Janset Yellen’in davetiyle ABD’ye gittiğinde ABD’li Bakan “iki ülke ekonomilerinin tamamen ayrılmasının hem iki ülke hem de dünya için ekonomik açıdan felaket olacağı”na dikkat çekmişti. Bunun temel nedeni, Çin ile ABD’nin çıkarlarının iç içe geçmiş olması ve bu durumun Washington’un ikili ilişkiyi yapay olarak çözmesini olanaksız hale getirmesidir.
Oxford Economics ve ABD-Çin İş Konseyi tarafından 2021’de yayınlanan ortak raporda, ticaret savaşının ABD’nin ekonomik büyümesini yavaşlattığı ve tahmini olarak 245 bin iş kaybına neden olduğu belirtildi. Çin, 140’tan fazla ekonominin önemli ticaret ortağı ve dünyanın en büyük ticaret ülkesi haline gelmiş durumda. Bu da ABD’nin “Çin’den ekonomik olarak ayrılmaya” yönelik herhangi bir girişiminin kendisini küresel pazarın büyük bir kısmından koparma riskiyle karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Yadsınamayacak gerçek şu ki, ekonomik ve ticari iş birliğinin derinleştirilmesi her iki ülkenin de refahına katkıda bulunacak.
İkili ilişkilerin arttığının bir başka cesaret verici işareti de, genel olarak ilişkiler hala gergin olmasına rağmen, iş birliği alanlarını keşfetmeye yönelik aktif tutum ve çabalarda yatmaktadır. Çin’in geniş iç pazarı, uygun altyapısı ve son derece verimli tedarik zinciri, ABD firmalarının yetkinliğini ve gelir artışını artırdı. Bank of America’nın 2021’de yaptığı araştırma, ABD’deki Fortune 500 şirketlerinin yaklaşık yüzde 16’sının gelirlerinin en az yüzde 5’ini Çin’den elde ettiğini, hatta bu firmaların bazılarının gelirlerinin yüzde 20’sinden fazlasını Çin’e bağımlı hale getirdiğini gösteriyor. Yani ekonomik bağların güçlendirilmesi iki ülke için de kazan-kazan demek. Cumhurbaşkanı Xi’nin Biden ile görüşürken söylediği gibi iki ülkenin birbirine sırt çevirmesi bir seçenekle değil.
ASKERİ İLİŞKİLER
Bu arada 29-31 Ekim günlerinde yapılan 10. Beijing Xiangshan Forumu’na Pentagon’un heyet göndermesi katılımı iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştiğinin göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Askeri yetkililer arasında temasın başlaması kritik önem taşıyor. Zira bu, kritik sorunlara birlikte çözüm aranmasına olanak sağlıyor. Ancak iki taraf arasında istikrarın sağlanması için stratejik düzeyde güven yaratılması olmazsa olmaz koşullardan biridir. Güçlü askeri ilişkileri yeniden tesis etmek için ABD’nin Çin’in güvenlik kaygılarını kabul etmesi ve birbirlerinin çıkarlarına samimi bir ilgi göstermesi gerekiyor.
Xi-Biden zirvesi öncesi CBS televizyonunda bir programa konuk olan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, San Francisco’daki toplantıyı değerlendirdi. Sullivan, Başkan Biden’ın Çin ile askeri bağların yeniden kurulması konusunda kararlı olduğunu ve bunun ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu düşündüğünü belirtti. Sullivan, “Bu tarz iletişim kanallarına ihtiyacımız var. Böylece yanlışlar, yanlış hesaplamalar ya da yanlış anlaşılmalar olmaz” yorumunu yaptı.
Yine de her iki ülke de, Çin’in temel çıkarlarını ilgilendiren Taiwan ve Güney Çin Denizi sorunlarının yanı sıra askeri konular ve teknoloji ve ticaret üzerindeki kısıtlamalar da dahil olmak üzere pek çok cephede sorunların varlığı sürüyor. Farklılıklar devam ediyor ancak açık iletişim çözüm bulmaya ve küresel zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı oluyor.
DİYALOG İHTİYACI
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD ziyareti sırasında ABD ile daha iyi ilişkiler geliştirmek için diyaloğa ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. ABD’li politikacıların Çin’e karşı yanlış anlamalarını ve çarpıklıklarını ortadan kaldırmak önemli. Çinli yetkililer gerçek Çin’in ABD’li yetkililerin rutin olarak eleştirdiklerinden farklı olduğuna işaret ediyor.
İki ülke arasında artan temaların yarattığı istikrarlı ortamın sürdürülmesi Xi-Biden zirvesi gibi anlamlı üst düzey etkileşimleri garanti edecektir. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin ABD’li yetkililere söylediği gibi her iki tarafın da iki devlet liderinin vardığı ortak anlayışları desteklemesi, ikili ilişkileri istikrara kavuşturması, iletişim kanallarını açık tutması, farklılıkları, anlaşmazlıkları ve sürtüşmeleri doğru bir şekilde yönetmesi ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğini teşvik etmesi gerekiyor.
KAZANAN İKİ ÜLKENİN HALKLARI OLACAK
Ortak sorunlar ve sorumluluklar nedeniyle Çin ve ABD, ilişkilerinde çok önemli bir noktada buluyor. Çin, iki ülkenin ortak çıkarlarının anlaşmazlık ve çatışmaların önüne geçmesi nedeniyle iletişim, işbirliği ve karşılıklı kazanımın ön planda olması gerektiğini düşünüyor. ABD’nin Çin ile istikrarlı ve uzun süreli bir ilişki kurabilmek için ABD’nin iletişimi geliştirmeye, muhakeme hatalarından kaçınmaya, potansiyel iş birliği alanlarını incelemeye ve daha üst düzey toplantılara hazır olması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Xi Biden ile görüşürken iki ülkenin kendi halklarına, dünyaya ve tarihe karşı ağır sorumlulukları olduğunu vurguladı.
ABD ile Çin arasındaki iş birliği her iki ülkeyi de güçlendirecek ve dünyaya fayda sağlayacak. Bunun kazananı başta Çin ve ABD’de yaşayan her etnik gruba mensup halklar ile dünya ülkeleri olacak.
Hibya Haber Ajansı