BDDK, Türk şirketlerinin elinde bulunan Eurobond’ların ve yerel olarak ihraç edilen döviz cinsinden menkul kıymetlerin ticari lira kredi kısıtlamaları kapsamında döviz varlığı olarak kabul edilmeyeceğini söyledi. Buna göre;
· Yabancılar tarafından ihraç edilen döviz cinsi menkul kıymetler ve hisse senetleri, yabancılarla ters repo işlemleri ve benzeri parasal varlıklar şirketlerin döviz varlıklarına dahil edilecektir.
· Rotatif krediler, kredili mevduat hesabı kredileri ve ticari kredi kartı kredileri, önceki ay rakamlarını aşmaları halinde yeni lira kredisi olarak değerlendirilecektir.
Türkiye’nin döviz açığı ve ihtiyacı pozisyonunda ve dışarıdan sıcak paranın bulunma imkanının azaldığı veya dış borçlanmanın maliyetinin arttığı bir ortamda, rezerv kaynakları da azalırken, kur baskıları da yoğunken bu döviz kaynağının içeriden sağlanması kapsamında TCMB ve BDDK tarafından yeni regülasyonlar oluşturulmaktadır. Bu regülasyonların temel perspektifinin reel kesimin fazla döviz tutmasını ve döviz talebi oluşturulmasını engellemek yönünde olduğu görülmektedir. Düşük faizden yararlanan şirketlerin kısa vadede cari oranlardan kullandıkları kredileri dövize yönlendirdikleri ve reel kesimin elinde fazla döviz tuttuğu düşünüldüğünden, ekonomi yönetimi durumu yönetmek ve dövizin TL’ye dönüp ticarete aktarılması gerekliliğinden bu gibi döviz kurlarını yönetici önlemler oluşturmakta. Buradaki temel mantığın da kredi büyümesini yavaşlatmaktan ziyade dövizi düşürmek olduğunu düşünüyoruz.
Burada reel kesimin elinde ne kadar ve neden döviz tuttuğunun konusuna açıklık getirmek amacıyla TCMB tarafından açıklanan firmaların döviz varlık ve yükümlülük verilerine baktığımızda, şirketlerin kısa vadede döviz long pozisyonu olduğu görülmektedir. Buna karşılık, uzun vadede 2022/03 dönemi itibariyle 114,1 milyar dolarlık döviz short pozisyonuna sahipler, yani şirketlerin döviz açığı ve ihtiyacı var. Şirketler bu dövizi üç ana amaçla tutmaktalar;
· İleriye dönük bilanço yönetimi
· Nakit akışlarının hedge edilmesi
· Ticari faaliyet (mal, girdi alımı vs.)
BDDK genelgelerinde belirtilen 15 milyar TL ve %10’luk dilimlerin üzerindeki tutarların ihtiyaç fazlası döviz olduğu düşünülüyor. Bu sınırlamaların piyasa işleyişi ve ticari faaliyeti ciddi sekteye uğratma riski bulunmaktadır. 30.06.2022 itibariyle, yani üç gün sonra 2Ç22 için bilanço netleştirmeleri olacağından ve şirketlerin 3Ç22 itibariyle krediye erişimlerini bilanço üzerindeki YP nakdi varlıkların durumu belirleyeceğinden dolayı kredilerin bir anda durması ve bunun da ekonomik faaliyeti önemli ölçüde durgunlaştırması riski söz konusu olabilir. Düzenlemeden birçok büyük ve orta ölçekli şirket etkilenecek ve bilanço yönetiminde nakdi varlıkların planlaması konusunda veya rotatif ve spot kredi kullanım planlamalarında revizyon yapmaları gerekecektir.
Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri… Kaynak: TCMB
Pazar günü yayınlanan ikinci BDDK genelgesinin koşullarına bakıldığında, nakdi varlıklar hesabına YP mevduat, altın, ters reponun dahil olduğunu, Eurobond’un dahil olmadığını görüyoruz. Bu nedenle bir miktar paranın Türk Eurobondlarına kayabileceğini düşünüyoruz. KKM’nin bellir bir tutarının da yeniden roll etmeyi tercih etmelerini bekleyebiliriz. Şirketlerin hemen önümüzdeki birkaç günde yoğun bir FX satışı yapmasından ziyade, kademeli değerlendirme yaparak süreci yöneteceklerini düşünüyoruz. Nakdi varlıkların finansal varlık kalemine girecek şekilde dönüştürülmesi, bilanço dışına çıkarılması ve TL’ye direkt olarak dönüşmesi şeklinde bu kademelendirme çeşitlilik gösterecektir.
Yabancı para nakdi varlıkların, kredi sınırlamalarına takılmayacak şekilde dönüştürülmesi yönünde ciddi riskler de bulunabilir. Bazı şirketler yurtdışındaki iştiraklere YP varlıklarını aktarabilir, bunun da anlamı hem şirket bilanço hesabından düşme olacağından değerlemelerde düşüş, hem de yurtdışına para çıkışı olması bakımından boyutu olacağından sürekli değişen regülasyonların bunu engelleyici boyuta taşınması ihtimali de var. Şirketler YP varlıklarını kar payı olarak dağıtma yoluna da gidebilirler. Bu her ne kadar yatırımcı açısından cazip görünse de, şirketten para çıkışı demektir ve yatırıma yönlenecek bir kaynağın azalması ve şirketin ekonomi içinde kapladığı alanın azalması şeklinde yansıma gösterebilir. Çünkü bu perspektifte bir temettü dağıtımı şirketin büyümesinden veya kar artışı sağlamasından kaynaklı değil, varlıkların dönüştürülmesinden kaynaklı olacaktır.
Ticari faaliyeti için döviz yükümlülükleri bulunan şirketlerin de süreci yönetmekte belirsizliklerle karşılaşacaklarını düşünebiliriz. Birçok reel kesim şirketinin üretim ve ihracat yapabilmek için hammaddeye ihtiyacı var ve bunu yurtdışından döviz ile ithal etmek durumundalar. Ya ihtiyaçları olan enerji ve emtiayı önden yüklemeli şekilde ithal edecekler, hem girdi sağlamış hem de döviz varlığı azaltmış olacaklar, ancak bunu yaparken de ithalat yığılmasına yol açacaklarından cari açığın artmasına sebep olacaklar. Ya da kredi kullanım şartlarını sağladıktan sonra yeniden dövize dönüp ithal girdi sağlayacaklar, ancak parite farkından dolayı maliyet artışı olacağından satılan mal ve hizmet fiyatlarını artıracaklar, bu da enflasyon kaynağı olacak. İhracatçının temel stratejini zorlayacak çok değişken var görünüyor, bu nedenle dış ticaret tarafından daha zorlu koşullar söz konusu olabilir.
Sonuç olarak; düşük faiz döviz talebini yolunu açtı. Bu döviz talebinin önüne geçmek için çeşitli regülasyonlar geldi ve gelmeye de devam ediyor. İlk açıklanan düzenleme ve genelgelerdeki eksik noktalar da sürekli yeni kurallarla daha açık hale getirilmeye çalışılıyor. Krediler dövize dönüşmesin diye daha maliyetli hale gelirken, şirketlerin ticari faaliyet eğilimlerinde de riskler birikmektedir. Önceki günlerde de bankaların kredi çıkışlarına ve araç yönetimlerine ilişkin bazı düzenlemeler getirilmişti. Mesela, bankalara uzun vadeli tahvil aldırmak için getirilen yükümlülük şartı veya bankaların kredi çıkışlarında yurtdışı ile türev işlem yapıldığı takdirde risk ağırlığının 500 bps ile hesaplanması gibi. Krediler 3Ç22’de ciddi bir duraksama geçirirse, ekonomide durgunlaşmanın önünün açılacağı aşikar. Şirketlerin ise kredi sınırlamalarına takılmamak ve finansmana erişimi sürdürmek adına varlıkların dönüşümünü sağlama stratejisinde en önemli risk YP nakdi varlıkları bilanço içeriğinden çıkarmaları olur.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı