Taraflar Konferansının (COP), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (UNFCCC) ana karar alma organı olduğunu hatırlatan Üsküdar Üniversitesi Çevre Ahlakı Forumu Direktörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Sözleşmeyi imzalayan 197 ülkenin temsilcilerinin bir araya geldiği, kaydedilen ilerlemenin değerlendirildiği ve iklim konusundaki aciliyetin ele alınmasına yönelik tedbirlere ilişkin kararların alındığı bir forum olarak hizmet verdiğini dile getirdi.
Küresel iklim müzakereleri değişim için etkili mi?
Geçen yirmi yıl içinde COP'ların, küçük çalışma oturumlarından büyük yıllık konferanslara dönüşerek katlanarak büyüdüğünü de kaydeden Prof. Dr. Özdemir, küresel iklim müzakerelerinin değişim için gerçekten etkili bir yöntem olup olmadığı konusunda süregelen tartışmaların var olduğunu hatırlattı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin COP28'de başkanlık görevini devralmasıyla birlikte, gündeminin yeterince dönüştürücü olup olmadığına dair artan endişelerin yanı sıra beklentilerin de yüksek olduğunu anlatan Prof. Dr. Özdemir, şöyle devam etti:
“BAE Başkanlığının bu yılki konferans için iddialı bir plan ortaya koymasıyla birlikte, COP28 gerçekten iklim eylemi için bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip olabilir mi? Bu soruyu cevaplamak için, Gelen Başkanlık tarafından verilen vaatleri geçmiş iklim zirvelerinin daha geniş bir bağlamına yerleştirmek faydalı olacak. Özellikle bu rapor, çok çeşitli Küresel Güney ülkelerinden çevre ve kalkınma uzmanlarının uzmanlık ve görüşlerini, son beş BM COP iklim gündeminin ve bunların uygulanmasının karşılaştırmalı bir analizi şeklinde bir araya getiriyor.”
''Emisyonların azaltılması, yeşil enerji projelerine yatırımların artırılması hedefi''
Analizde emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji hedefleri ve iklim finansmanı ile ilgili politika müdahale alanına işaret edildiğini ifade eden Prof. Dr. Özdemir, ayrıca, her bir COP Başkanlığının görev süresi boyunca ana hatlarıyla belirlenen gündemi kolaylaştırmak için attığı adımlara dikkat çekilerek, varsa emisyonların azaltılması, yeşil enerji projelerine yatırımların artırılması ve iklim eylemi için fonların harekete geçirilmesi çabalarının vurgulandığını kaydetti.
Prof. Dr. Özdemir, çevre ve kalkınma akademisyenleri ve uygulayıcıları olarak bir araya gelinmesinin nedenini, “ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa'daki bazı kesimlerde çevreyle ilgili düşüncelere hakim olan söylemin, tam da sağlam bir küresel iklim anlaşmasına ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde COP28 iklim zirvesini rayından çıkarma tehlikesi taşımasından endişe duyulması.” olarak açıkladı.
''Fosil yakıt lobiciliği kaygısı''
Fosil yakıt lobiciliğine ilişkin meşru kaygıların, gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme ve refah seviyelerine ulaşma mücadelelerinde karşılaştıkları zorlukların dikkate alınmadığının da altını çizen Prof. Dr. Özdemir, şunları dile getirdi:
“Endişemiz bu durumun, tüm samimiyetlerine rağmen iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını baltalayacak dengesiz ve son derece kutuplaşmış yaklaşımlara yol açmasıdır. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının yirminci yüzyılın büyük bölümünde ve yirmi birinci yüzyılın başlarında nispeten uygun fiyatlı ve erişilebilir olması nedeniyle, Batılı ülkeler yaşam koşullarını iyileştirmek, istihdam oluşturmak ve küresel olarak rekabetçi olmak için çok ihtiyaç duyulan sanayileşme ve ekonomik kalkınmayı sağlamak için bunlara bel bağladılar. Yenilenebilir enerjiler çevre dostu olmakla birlikte yüksek ilk yatırım maliyetlerine sahip. Ancak güneş panelleri, rüzgar türbinleri, batarya depolama ve hidroelektrik tesisleri gibi bu girişimler için gerekli kurulum ve altyapı, temiz enerjiye geçiş istekleri ne olursa olsun, gelişmekte olan ülkeler için genellikle büyük bir mali yük oluşturuyor.”
''Pek çok sanayi devi, endüstriyel kalkınma yarışına sonradan katılanları eleştiriyor''
Gelişmekte olan ülkelerin ister petrol ihracatçısı ister petrol ithalatçısı olsun Batılı ülkelerin geçmişte izledikleri kalkınma hedeflerinin aynısını izlemesinin de bir ironi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özdemir, “Bulundukları noktaya gelmek için fosil yakıtlarla çalışan ve çevreye zarar veren faaliyetlere pervasızca girişen pek çok sanayi devi, endüstriyel kalkınma yarışına sonradan katılanları aynı şeyi yapmakla eleştirmekte gecikmiyor.” dedi.
BAE'nin bu yılki COP28 iklim zirvesi başkanlığının tartışmalara sahne olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özdemir, “Bu durum, dünyanın Paris Anlaşmasında yer alan tehlikeli küresel ısınmayı önlemek için 1.5 santigrat derecelik güvenli üst sınırı aşmaya ne kadar yakın olduğu göz önüne alındığında, şüphesiz bugüne kadarki en tarihsel öneme sahip iklim görüşmelerinin beklentileriyle ilgili yaygın bir hayal kırıklığı duygusuna yol açtı.” ifadesine yer verdi.
COP28'in belirtilen vizyonunun her zamankinden daha cesur, 'sistem dönüşümü' fikrinin temel bir hedef olarak tekrar tekrar vurgulandığı son derece iddialı, ileriye dönük ve eylem odaklı bir gündem benimseyerek önceki iklim zirvelerinde açık uçlu bırakılan konuları çözmek olması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Özdemir, şunları kaydetti.
“BAE'nin COP28 Dönem Başkanlığı, gelişmiş ülkeler tarafından vaat edilen yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefini nihayet gerçekleştirmeyi, 2025 yılına kadar uyum finansmanını iki katına çıkarma sözünü yenilemeyi ve iklim eyleminin en kötü etkileriyle karşı karşıya kalan savunmasız ülkelere çok ihtiyaç duyulan fonların sağlanması için kayıp ve zarar fonunu işler hale getirmeyi hedefliyor. İlk kez bir COP başkanlığı, yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması, fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılması ve emisyonları yakalanmayan fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması konularında somut anlaşmalar sağlamayı da hedefliyor. Ayrıca mevcut iklim finansmanı ortamının, trilyonlarca dolarlık yatırımı gelişmekte olan ülkelerin kullanımına sunacak şekilde tamamen dönüştürülmesi de planlanıyor.”
''Dubai’de yapılacak görüşmelerden beklenti büyük''
Prof. Dr. Özdemir, bu raporun sonuçlarının, COP28 Başkanlığı tarafından önerilen tedbirlerin yeterliliği ve petrol endüstrilerinin gündemi şekillendirmedeki rolüne ilişkin meşru endişelere rağmen, yine de tarihteki en iddialı COP gündemi olmaya devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
Prof. Dr. Özdemir, rapora ilişkin şu bilgileri de verdi:
“Özellikle, Aralık 2023'te Dubai'de yapılacak BM görüşmelerinde emisyonlar, yenilenebilir enerji ve iklim finansmanına ilişkin temel hedeflere ulaşılması halinde, acil dönüşümün gerekli olduğu yerlerde politika değişikliğini temelden hızlandıracağını tespit ettik. Bu nedenle, COP28 öncesinde zirveye ulaşan yenilgi ve hayal kırıklığı atmosferi, nihayetinde tarihi bir fırsat olan bu durumdan tehlikeli bir şekilde uzaklaşılmasına neden olmakta. Bu rapor, delegeleri ve kampanyacıları bu yüksek riskli anda eyleme öncelik vermeye ve çabalarını Dubai'de yapılacak BM iklim görüşmelerinde sağlam bir küresel iklim anlaşmasının müzakere edilmesine odaklamaya davet ediyor.”
Hibya Haber Ajansı