İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, düzenlediği basın toplantısında çay üreticilerinin daha fazla mağdur edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Çay üreticilerinin uygulanan yanlış politikalardan dolayı bu yıl da mağdur olduğunu savunan Yaşar, “Maliyetler yüzde 200 artarken açıklanan çay fiyatı sadece 7 TL’dir. Çay üretiminde en temel maliyetlerden olan gübrenin fiyatı artışının yüzde 200’ün üzerinde, nakliye için yakıt fiyat artışının yüzde 150-250 arasında, işçilik ücretlerinin de yüzde 100’ün üzerinde arttığı, mutfak masraflarının da aynı oranlarda arttığı bir ekonomik ortamda yaş çay fiyatı 7 TL olarak açıklanması ciddi bir hayal kırıklığıdır.” dedi.
“Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar”
Çay üreticilerinin; yaş çay taban fiyatının en az 9 TL, destekleme priminin de 1 TL olması yönünde beklenti içinde bulunduklarını belirten Yaşar, “İktidar kontrolündeki TÜİK’in bin bir zahmetle belirlediği yüzde 70 enflasyon oranındaki artış kimseyi aldatmasın. ENAG’ın açıkladığı enflasyon yüzde 160 iken; vatandaşın hissettiği yüzde 200 iken, 4TL’den 7 TL’ye çıkartılan çayın fiyatı ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Üretim maliyetleri ve temel mutfak masraflarıyla karşılaştırıldığında açıklanan fiyatın çay üreticilerimizin gerçek enflasyon karşısında ezdirilmesidir.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde 2022 yılı yaş çay alım fiyatlarını açıkladığını hatırlatan Yaşar, “Geçtiğimiz yıl kilogramda 3,87 olan yaş çay alımları için bu yıl uygulanacak taban fiyatı 6 lira 70 kuruşa, kilogramda 13 kuruş olan destekleme fiyatı 30 kuruşa çıktı. Çok değil 2 gün sonra ÇAYKUR kuru çay fiyatlarına yüzde 43,71 zam yaptı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Özel sektör ile mücadelede elini zayıflatıyor”
Çayını teslim etmeye giden üreticilerin geçen sene, alım fiyatını 4 TL olarak açıklayan Çaykur’un ‘depolarımız dolu’ demesi ve kota uygulaması dolayısıyla, çaylarını 2-2,5 TL arasında bir fiyattan özel şirketlere satmak zorunda kaldığını savunan Yaşar, “Çaykur’un bu davranışıyla üreticiyi özel sektörlere yönlendirip, kendisinin özel sektör ile mücadelede elini zayıflatmaktadır.” şeklinde konuştu.
Marketlerdeki kuru paket çay fiyatlarını paylaşan Yaşar, özel sektörün yaş çayı daha ucuza temin edip, piyasada daha düşüğe satış yaptığını dile getirdi.
Türkiye’deki çay tarımının öneminden ve dünyadaki yerinden bahseden Yaşar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün yayınladığı rapora göre; 10 yıl sonra Türkiye’nin çay tüketiminin 270 bin tondan 400 bin tona çıkacağına işaret etti.
“Çay üreticisi kartellerin eline teslim edilmemelidir”
“Çay üreticisi köstek değil; destek beklemektedir.” diyen Yaşar, “Kartellerin eline teslim edilmemelidir. Türk çayı iyi bir tanıtımla dünya pazarında en pahalı satılan, en kaliteli çay olabilecekken, üreticisine sahip çıkmayan doğru bir tarımsal strateji geliştirmeyen ve en önemli kamu kurumlarından biri olan Çaykur’u sürekli zarar eden kurum noktasına getiren politikalar ile sadece Çaykur’u değil çay sektörünü de iflasa sürüklemektedir. Çaykur, 2020’de 547 milyon TL, 2021’de ise 503 milyon TL zarar etti.” ifadelerini kullandı.
Sektörün devamlılığı için yapılması gerekenler
Yaşar, çay sektörünün devamlılığı için yapılacakları ise şöyle sıraladı:
Çay bahçelerinin bazıları ekonomik ömrünü tamamlamış; bir kısmı ise tamamlamak üzeredir. Bu bahçelerin acilen ıslah edilmesi gerekir.
Kontrolsüz şekilde ruhsatsız ve tohumla yapılan yeni çay bahçelerinin önüne geçilmeli; kaliteli çay çeşitlerinden çelikleme ve doku kültürüyle çoğaltılmalıdır.
Çay arazilerinde tekniğe uygun budama yapılması sağlanmalı; bu konuda üreticiler bilgilendirilmelidir.
Sektörün tamamını kapsayan bir çay alım politikası uygulanmalıdır.
Çayımızı dünyaya tanıtmak için ülkelerde çay tanıtım ofisleri kurulmalı, uluslararası fuar ve organizasyonlarda muhakkak Türk çayı tanıtılmalıdır.
Türk çayının doğallığı ve farklılığı üzerine kamu spotları ve reklamlar hazırlanmalı ve bunların sürekli görsel medyada ve billboardlarda dönmesi sağlanmalıdır.
Çay kaçakçılığının önüne geçilmelidir.
İhracat için; ülkelerin çay tercihleri, damak tatları iyi analiz edilmeli ve gelen talepler doğrultusunda Türk çayı o tada uygun revize edilebilmelidir.
“Islah çalışmaları hızlandırılmalı”
Çay bahçeleri ıslah projelerine de değinen Yaşar, “Kurumun 2015 yılında başlayan çay bahçelerini ıslah projeleri bulunmaktaydı. Fakat bugün baktığımızda çalışmaların çok verimli gittiğini söyleyemiyoruz. Böyle bir borca sahip kurumun, çay bahçelerini yenileyecek gücü de bulunmamaktadır. Bilindiği üzere çay tarlalarımız günden güne yaşlanmakta ve verimleri her geçen gün düşmektedir. Acilen ıslah çalışmaları hızlandırılmalıdır.” diye ekledi.
Yaşar, yaş çay alım fiyatlarının güncellenmesini ve Çay Kanunu’nu Meclis’e getirilmesini istedi.
“Fındık fiyatı en az 60-70 TL olmalı”
Toplantının sonunda fındık üreticilerinin sorunlarına da değinen Yaşar, şöyle devam etti:
“Üretim ve ihracat konusunda Türkiye, dünyada en büyük paya sahip ülke konumundadır. Bu konumuna rağmen, ne yazık ki bugüne ülke olarak ne bir fiyat konusunda belirleyici olabildik, ne de bir ulusal fındık politikası izleyebildik. Türkiye’nin içine düştüğü bu durumun tek sorumlusu hükümet ve izlemiş olduğu yanlış politikalardır.
Hükümet hemen hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da fındık üreticisini mağdur etmiştir. Açıklanan 27 TL’ye rağmen pazarda oluşan fiyat 24 TL’ye kadar düşmüştür. Üreticinin elinde fındık bittiği an yine tüccarlar devreye girmiş, fiyatı yükseltmiştir. Aradaki rakam üreticinin değil tüccarın cebine gitmiştir.
2020 yılında 25 TL’den fındık satan üretici, 2021 yılında 24 TL’den zararına fındık satmıştır. Düşük fındık fiyatları konusunda TMO yeterince devreye girememiştir. Çay da olduğu gibi açıklanan fiyatın altında alımlar gerçekleşmiştir. Hem çay da hem fındıkta, hükümetin açıkladığı taban fiyat üzerinden üreticinin malını satması garanti altına alınmalıdır.
Gübre 140 TL’den 600 TL’ye, işçilik günlük 220 TL’den, 350 TL’ye, dip sürgünü temizleme 250 TL’den 400 TL’ye, ot biçme işlemi günlük 500 TL’den 1000 TL’ye, fındık toplama yevmiyesi 180 TL’den 350 TL’ye yükselmiştir.
Geçen sene fındık 3,30 dolardı. 1 kg fındıkla 14 kg gübre alınıyordu bu sene 14 kg gübre almak için fındığın 110 TL olması gerekmektedir. Başta gübre olmak üzere üretim maliyetleri aşırı bir şekilde artış göstermiştir. Dönüm başı destek 8 senedir 170 TL olarak ödenmektedir. Dönüm başı destek enflasyon ve kur artışları dikkate alınarak en az 500 TL’ye çıkarılmalıdır. Mazot desteği neredeyse yok denilecek şekilde düşmüş ve azalmıştır. Yapılan mazot desteği ile geçen yıl yalnızca 17 litre mazot alınabiliyordu. Bu yıl o da alınamaz olmuştur. Bu yıl artan mazot fiyatları karşısında 17 litre mazot alabilmek için dönüm başı 500 TL de mazot desteği verilmesi gerekmektedir.
İl Başkanlarımızla birlikte hükümeti buradan uyarıyoruz. Bu sene üreticilerimize hak ettikleri fiyatı verin ve mağduriyeti önleyin. Fındık fiyatı bu sene için 3,5-4 dolar olmalı. Bu da şu demek en az 60-70 TL olmalıdır.”
Öte yandan basın toplantısında Yaşar’a İYİ Parti Samsun İl Başkanı Hasan Aksoy, İYİ Parti Rize İl Başkanı Ayşegül Özyanık, İYİ Parti Giresun İl Başkanı Abdulkadir Eroğlu, İYİ Parti Ordu İl Başkanı Ekrem Şentürk, İYİ Parti Trabzon İl Başkanı Azmi Kuvvetli, İYİ Parti Gümüşhane İl Başkanı Ali Ateş, İYİ Parti Artvin İl Başkanı Kemalettin Akgök, İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özey Er eşlik etti.
Hibya Haber Ajansı