İnsanların ilişkiler, iş hayatı veya ekonomi gibi hayatın farklı alanlarında neler olacağını merak etmesi oldukça normal. Bireyin gelecekle ilgili hayatına nasıl devam edeceğini tahmin edememesi ve üzerinde kontrol sahibi olmadığını düşünmesiyle meydana çıkan yoğun endişeye, gelecek kaygısı deniyor. Gelecekteki olaylar hakkında günler, hatta aylar öncesinden düşünmek bile kaygı seviyesini arttırabiliyor. Kaygı ve türleri hakkında açıklamalarda bulunan Hiwell Online Terapi Platformu klinik psikologları, gelecek kaygısının birden fazla nedenden dolayı hissedilebileceği gibi tek bir sebep yüzünden de olabileceğini belirterek, sorunun çözümü için öneriler paylaştı.
Gelecek kaygısı ‘yaygın kaygı bozukluğu’na eşlik ediyor
Kaygının alt türleri olduğunu ve bireylerin birçok konuda kaygı duyabileceğini ifade eden Hiwell Online Terapi Platformu klinik psikologları, kaygının geleceğe yönelik olmasının yanı sıra gelecek hakkında sürekli kaygı duymanın da apayrı bir kaygı türü olduğunu söylediler. Gelecek kaygısının genellikle “Yaygın Kaygı Bozukluğu” gibi var olan bir anksiyete sorununa eşlik ettiğinin altını çizen klinik psikologlar, gelecek kaygısının hangi durumlarda yaşandığı ile ilgili şunları anlattı:
"Belirsizlik: İnsanlar da, tüm canlılar gibi kendini güvende hissetmek ister. Kişinin bugünkü ya da gelecekteki durumuna dair bir belirsizlik olması, ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağına yönelik bir kaygı olarak ortaya çıkarabilir.
Değişim ve dönüşümün hızı: Dünyanın sürekli gelişmesi ve değişmesi ile birlikte günümüzde birçok farklı faktör, gelecek kaygısını besliyor. Bu değişim ve gelişime uyum sağlamaya çalışmak, ihtiyaçları karşılamak kaygı seviyesinin artmasını etkiliyor.
Yaşa bağlı olarak çözülmesi gereken krizler: Dünyaca ünlü bilim insanı Erik Erikson’a göre, gelişim yaşam boyu devam eder ve yaşamın her döneminde çözülmesi gereken krizler bulunur.
Ergenlik ve yetişkinlik dönemi: Ergenlikte yaşanan kimlik karmaşası; cinsel, toplumsal ve mesleki kimlik inşa etme, ilk yetişkinlik döneminde romantik ilişkiler, bağ kurma yaşamdaki önemli kriz dönemlerini oluşturuyor. Yetişkinlik döneminde ise bireyler yaşamlarının sorumluğunu ellerine alıyor ve toplumda kendilerine bir yer ediniyor. Bunun için de gelecek kuşağı oluşturmak ve onlara rehberlik edebilmek için üretken olmaya çalışıyorlar. Bu da kişi üzerinde farkında olunmasa da bir stres ve kaygı meydana getirebiliyor.
Krizlerin çözülmesi: Bu geçiş dönemlerinin hepsi birer kriz olmakla birlikte huzurlu bir şekilde hayata devam edebilmek için bu sorunların çözülmesi ve nasıl çözüldüğü önem taşıyor. Finans ve eğitimle ilgili sorunlar, günlük hayatı etkileyen politik sorunlar, çocuk yaştan itibaren mücadele gerektiren durumlar; kişilerin kimlik inşa etme sürecinde, yakın romantik ilişkilerin kurulmasında ve üretken olma gibi becerilerin gelişmesinde önemli risk faktörleri olabiliyor. Risk faktörleriyle mücadele etme konusunda baş etme kaynaklarının sınırlı olması ve bu faktörlerin bireyin kendi çabasıyla düzeltilemez halde olması da gelecek kaygısının artmasında oldukça etkili.
Kritik dönemlerde karşılaşılan sorunlar: Sosyal statü, ekonomik durum, eğitim ve üretken olmak gibi bireyin yaşamındaki önemli unsurları baltalayan durumlar, kaygı seviyesinin artması için yeterli."
Gelecek kaygısını yenmek için 5 öneri
Hayatın kontrol edilemeyen yönlerinin bireyler üzerinde geleceğe yönelik kaygı uyandırdığını ve kişisel olarak kaygıyla baş etmek için kullanılan davranış şekillerinin bu duruma uyarlanmasında fayda olduğunu söyleyen Hiwell Online Terapi Platformu klinik psikologları, gelecek kaygısının üstesinden gelmek için çok faydalı önerilerde bulundu:
"Keyif veren aktivitelere yönelin: Bireylerin, günlük hayatlarındaki sorunlarından uzaklaşmaları için sevdikleriyle vakit geçirmeleri, kitap okumaları, müzik dinlemeleri, egzersiz yapmaları kişiyi pozitif olarak etkiler.
Benzer kaygıları olan insanlarla paylaşımda bulunun: Ortak kaygısı olan insanların birbirleriyle iletişim kurması kimi zaman kaygıyı beslese de bireyler kendilerini anlayan insanlarla iletişim kurduklarında rahatlayabilirler. Benzer kaygıları olan kişilerle iletişimde olmak, olumsuz duyguların içinde kaybolmadan olumlu olasılıkları da düşünmek ve karşılıklı destek olmak rahatlatır.
Olumsuz senaryoları fark edin ve riskleri değerlendirin: Gelecekteki bir durumdan ziyade o duruma dair olumsuz beklentiler, olayın olduğundan daha kötü görünmesine ve kaygı seviyesinin artmasına neden olur. Sonu hep kötü biten senaryolar düşünüldüğünü fark etmek, o senaryo üzerine daha fazla düşünüp gerçek olan oymuş gibi yaşamak yerine gerçekte neler olduğu değerlendirilmeli. Somut işaretlere odaklanmalı ve bunların ne anlama gelebileceği gerçekçi bir gözle ele almalı.
Olumlu detaylara odaklanın: Bugünü değerlendirebilmek için var olan koşulları konuşmak, içinde bulunulan veya şahit olunan olumsuz tecrübelere odaklanmak kaçınılmaz gibi görünebilir. Ancak kişi tüm zamanını ve enerjisini buna odaklanmak için harcamamalı, kendisini mutlu edecek detaylara odaklanarak o konulara vakit ayırmalı. Henüz yaşanmadığı ve ihtimallerle dolu olduğu için geleceğe olumlu bir pencereden bakmaya özen gösterilmeli.
Profesyonel destek almayı değerlendirin: Gelecek kaygısı, kişinin gündelik hayatını olağan şekliyle devam ettirmesine engel oluyor ve bireyi gündelik işlerinizi yapamayacak bir duruma getiriyorsa bu konuda uzmanlardan yardım almak ve gelecek kaygısını yönetmek için yeni baş etme mekanizmaları inşa etmek faydalı olacaktır."
Hibya Haber Ajansı