enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C

CRI Türk FM yorumcuları Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde

CRI Türk FM yorumcuları Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde
19.07.2023 14:52
9
A+
A-

Radyonun yorumcuları Hasan Bögün, Kamil Erdoğdu, Gökhun Göçmen ve Mehmet Ali Güller, batı basınının yanı sıra Türk basınından bazılarının hemen her gün ''Çin’in Uygurlara zulmüne'' dair haberlerin yapıldığı kentlerden bazılarını gezdi.

Güller'in, ziyaretlere ilişkin yaptığı gözlem ve tespitler şöyle:

''Bakmayın haber dediğime, hemen hepsi iftira, yalan, algı operasyonu. Üstelik öyle dayanaksızlar ki Xinjiang’ı görmeden de çoğunun palavra olduğunu kestirebiliyorsunuz zaten…

Neyse, gittik, gördük, netleştirdik: Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle, kalkınmasıyla, başarılı şehirleşmesiyle Avrupa şehirlerinin bile çoğunu arkada bırakır.

Tanrı Dağı'nın eteklerinde

Xinjiang Uygur’da üç şehri, Urumçi, Turfan ve Kaşgar’ı ve bunlara bağlı bazı ilçeleri gezdik.

Üç şehirde, dört müze, üç pazar/meydan, iki cami, bir antik kent, bir vadi ve pek çok tesis/kurum/fabrika gezdik:

Urumçi’de robotlu üretimin zirvesindeki bir otomobil fabrikasını, Turfan’da Taklamakan Çölüne bitişik bir bölgede yeşillendirilme ve içme suyu projesini, yine Turfan’da tarihi karızları (yer altı sulama kanalları) gezdik.

Başarılı genç girişimci Ubeydullah’ın 35 kişinin çalıştığı ve sosyal medyadan tanıtımla Turfan bölgesine ait kuru meyveleri sattığı işletmesini inceledik, Kaşgar’da dev bir erik üretim/paketleme/satış fabrikasını gezdik.

Turfan’da Ateş dağlarının eteklerindeki 8 kilometrelik üzüm vadisini, buradaki üzüm ve şarap üreticilerini ziyaret ettik. İki nehrin arasındaki tarihi Yar Kent’i gezdik; 8 bin yıldır çeşitli Asya halklarına ev sahipliği yapan bu eşsiz kent ve oradan çıkan tarihi eserlerin sergilendiği müze, olağanüstüydü…

En yukarıda Tanrı dağları, onun altında Ateş dağları, eteklerinde başlayarak Gobi ve karız sularıyla yeşil Turfan… Üzüm, erik, kavun başta pek çok meyvenin başkenti… Ve yüzlerce yıldır bu kültür/üretime uygun inşa edilmiş üstü kurutma odaları olan evler, mahalleler…

Ve Kaşgar’ın restore edilmiş eski şehri, inanılmaz bir tarihi kültürel güzellik…

Kaşgar mimarisi

Eski şehir demişken, Batı basınının o iftirasını hatırlatarak düzeltelim: Depremde yıkılan evlerin fotoğraflarının altına, “Uygur kültürü yok ediliyor” diye yazmışlardı; oysa gördük, tersine depremde yıkılanları da aslına uygun şekilde restore etmişler ve ortaya Uygur mimarisini çok iyi yansıtan bir şaheser çıkmış.

Üstelik İdgah camisinin önündeki görkemli meydandan başlayarak eski şehrin caddeleri dahil, gece geç saatlere kadar cıvıl cıvıl, ışıklı, müzikli, danslı bir şehir…

Eski şehrin ortasından geçen ana cadde boyunca sağlı sollu dükkanlarda sergilenen yiyecekler ise öyle tanıdık ki, kendinizi Anadolu’nun herhangi bir şehrinde, ama özellikle Adana’dan başlayarak Diyarbakır’a kadar uzanan hat boyunca ilerleyen şehirlerde hissedebilirsiniz. Şiş kebaplar, karın dolmaları, işkembeler, kelleler vb. Kaşgar’ın yüzde 80’inden fazlası Uygur, ayrıca Kazak, Kırgız etnisiteleri de mevcut; kalabalık caddede dolaşırken konuşmalara kulak kabarttığınızda, bir parça anlıyorsunuz…

Divanı Lügat-it Türk’ün yazarı Mahmud’un şehrinde, Arap-İslam etkisiyle kısmi değişime uğrasa da Uygurca yaşıyor. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesinin tamamında Uygurca zaten eğitim dili… Okullarda iki dilli eğittim var, çarşılarda tabelalar, yollarda trafik levhaları hep iki dilli, hatta Çin’in resmi parasında bile Uygurca var…

Uygur Türklerine dillerinin yasaklatıldığı iftirasına inanan Türkiye Türklerinin, Çin Yuan’ında Uygurcayı görmemiş olmalarının ya da bölgeye ait fotoğraflarda Uygurcaya rastlamalarının sebebi “kör milliyetçilik” olduğu kadar, Uygurcanın Arap alfabesiyle yazılıyor olmasından da kaynaklanmış olduğunu sanıyorum…

Bilmeyen, tabelalara bakınca Çince ve Arapça sanır elbette; Çinli diye Koreli dövenler için kalın bir ayrım bu çünkü!

Toplama kampı değil meslek edindirme kursları

Batı’nın ve onlara inanarak kimi Türk milliyetçilerinin de inandığı en büyük iftira, Uygurların kamplara alınarak zulme uğratıldığıdır…

Kamp denince, bunu kendi kültürlerindeki toplama kampları gibi algılayan ve algılatmaya çalışan “sömürgeci Avrupalılar” neyse de, Türk milliyetçilerinin buna inanması elbette acı…

Kamp dedikleri, meslek edindirme kursları aslında. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesinde verimli tarım ve aşılama başta pek çok üretim tekniğinin öğretildiği, geliştirildiği bir uygulama…

Çin’de yaşayan bir Türkiye Türk’ü takipçim, youtube kanalımdaki bir videonun yorumunda bu “kampları” Türkiye’nin “köy enstitüleri” pratiğine benzetmiş ve “halka eğitim verip gelir düzeylerini arttıran kurumlar nedense toplama kampı oluyor” diye de tepkisini göstermiş.

Bu arada belirtelim, Batı basını ile milliyetçi Türk partilerinde fırtınalara neden olan bu kurslar, zaten kursiyerler mezun olduktan sonra 2019’da kapanmış.

İslam Enstitüsü

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, Kuşak ve Yol’un hem doğu-batı, hem de kuzey-güney güzergahında… Körfez’den çıkan gemiler, petrolü Pakistan’daki Gwadar limanına boşaltıyor, oradan da boru hattıyla petrol Kaşgar’a ulaşıyor. Urumçi ve Kaşgar, hem tarihte hem de şimdi, İpek Yolu’nun çok önemli merkezleri.

3 milyondan fazla nüfusa sahip Urumçi şehri, bu özelliği nedeniyle, Avrasya Forumu başta pek çok uluslararası konferansa evsahipliği yapan bir kent halini almış. Modern binalarıyla ve kültür merkezleri, kongre salonları, spor kompleksleriyle çok gelişmiş bir şehre dönüşmüş. Şehrin nüfusunun yüzde 45’i Uygur, yüzde 40’ı Han, kalanı da diğer Asya  etnisiteleri…

Urumçi’de İslam Enstitüsü var, dört yıllık ilahiyat eğitimi veriyor. Gezdik, inceledik ve enstitünün müdürüyle görüştük, bir sınıfa girerek dersi dinledik, camisini ziyaret ettik.

Enstitü müdürü Abdülrakib Tümniyaz Mısır El Ezher mezunu; Tantavi’den şeyhlik almış. Dört yıllık enstitü, bine yakın öğrenciye evsahipliği yapıyor; zira okul yatılı. Öğrenciler, 28 metrekarelik odalarda dörder kişi kalıyor. İyi bir kütüphaneleri var. Hazırladıkları Uygurca İslam ansiklopedisi başta çeşitli kitap ve dergileri inceledik; okul öğrencilerine elektronik ortamda açık olan e-kitapları bilgisayardan görüntüledik.

Girdiğimiz bir sınıftaki eğitimi izledik. Enstitüde eğitim üç dille yapılıyor; Arapça, Uygurca ve Çince. Mezun olanlar, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki camilerde imam olarak görevlendiriliyor. Enstitünün bin kişilik camisini de ziyaret ettik.

Yerel yönetimin camiye hediye ettiği halı

Cami demişken, Kaşgar’ın ünlü tarihi İdgah Camisini de gezdik, imamı Abbas Mehmed’den bilgi aldık. 1442 tarihli cami, olağanüstü güzellikte kavak ağaçlarıyla dolu geniş bir avlu/bahçeye sahip. Uygur mimarisiyle inşa edilmiş caminin etrafında, camiye ait dükkanlar var.

Caminin içerisinde çok etkileyici bir halı vardı, sorduk. Meğer Xinjiang yerel yönetimi tarafından hediye edilmiş. İmam Abbas Mehmed motifleri anlattı, 56 motif, Çin’deki 56 etnisiteyi sembolize ediyor, 6 büyük şekil bölgeleri sembolize ediyor. Hotan halısıymış…

Kaşgar mimarisindeki ahşap işlemesi, caminin her yerine sirayet etmiş, oldukça görkemli bir üslup ortaya çıkmış…

Caminin önündeki meydan, şehrin merkezi… Akşam mesaiden sonra çocuklarıyla aileler bu meydana doluşuyor; uçurtma uçuranlar, çevredeki müzikleri dinleyerek dans edenler, pamuk şeker yiyenler…

Gruptaki gazeteciler Sultanahmet’e benzetti…

Uygur müziği

Kaşgar’a bağlı bir ilçede, müzik aletleri müzesini gezdik.

Bakmayın müze dediğime, tamam sergilenen tarihten güncele müzik aletleriyle burası bir müze ama aynı zamanda üretim atölyeleri var, müzik/dans topluluklarının dinleti yaptıkları sahne/salon var.

Üretim atölyelerinde bölgenin en yetenekli ustaları var; içlerinden biri, yaptığı en büyük müzik aletiyle Guinnes Rekorlar Kitabına girmiş.

Amatör bağlama çalan biri olarak, telli çalgıların bazılarını elbette denemeye çalıştım, çıkardığım berbat seslere rağmen, bir misafir olarak alkış aldım.

Özetle, evet, bir görmek bin duymaktan iyidir ama iki görmek de bir görmekten iyidir…

Çin’in başka bölgelerini de gezmek dileğiyle…''

Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.