Enflasyon beklenti kanalı… Mayıs ayı enflasyon verilerine göre TÜFE yıllık bazda %73,5 artarken, aynı dönemde ÜFE’de artış %132,2 olmuştur. Enflasyonun geldiği seviyeler ve aydan aya bozulma belirtilerini yükselten beklenti kanalı birçok uluslararası kuruluşun da Türkiye’ye yönelik tahminlerini buna göre revize etmesine neden olmaktadır. İlerleyen sürecin, büyüme dinamiklerine zarar veren talep ve dış etkiler üzerinden olan durumuna bakıldığında stagflasyon etkisinden daha fazla endişe edilmesine sahne olması da beklenebilir. Tüm bu şartlar altında, Türkiye’de ekonomi çevrelerinin üzerinde sıklıkla tartıştığı heterodoks politika uygulamalarının enflasyonu çözme konusunda yetkinliği doğru analiz edilmelidir. Bu konuda politika seti uygulaması, birçok ülke Merkez bankaları ve mali politika otoritelerinin uygulamalarıyla karşılaştırıldığında, Türkiye’nin farklı perspektif benimsediğini ortaya koymaktadır.
Heterodoks politika perspektifi… Heterodoks politikaların uygulanmasında daha merkezi bir yönelimle uygulanan bir piyasa yaklaşımı esas alınmaktadır. Bu bağlamda, ekonomi politikalarının genel odağı büyümeye yöneliktir.
Bu doğrultuda kamu harcama kanalını aktif tutmak, bireyleri harcamaya teşvik etmek ve borçlanmayı azaltmak için genişletici maliye ve para politikaları uygulanmaktadır. Örneğin; Heterodoks politikalar, enflasyonu düşürmeye yönelik merkezi fiyat kontrolleri ve sabitlemeleri, serbest dış ticaret rejimi dışındaki kontrolleri (kota, tarife dışı ekonomik olmayan uygulamalarla ithalat kısıtlaması gibi), fiyat ve ücret dondurma uygulamalarını ve dış ticaret dışındaki araçları kullanmayı içerir.
Gelir ve gider kontrollerinde serbest piyasada oluşan arz ve talep ile denge bulması beklenen mal ve hizmet fiyatlarının sabitlenmesi enflasyonla mücadelede kullanılan heterodoks bir politika uygulamasıdır. Reel ücretler ve işletme maliyetlerindeki artışın neden olduğu harcama dalgası ekseninde oluşacak talep enflasyonunun önüne geçilmesi amaçlanırken, fiyatların küresel fiyatlardan veya döviz kuru ve faiz gibi bileşenlerden etkilenmemesi istenmektedir. Arzla ilgili faktörlerde, belirli mal gruplarında ihracatı kısıtlayarak ve karmaşıklaştırarak fazlanın iç piyasaya aktarılması, mal arzını rahatlatarak fiyatların gevşetilmesi amaçlanmaktadır. Reel ücretler kontrol edilerek talep enflasyonu, fiyat kontrolü ile maliyet enflasyonu önlenmek istenmektedir. Tüketim mallarında; İthalatı ve nihai tüketimi sınırlamak için kontrol uygulamaları getirilmekte ve ithalatın azaltılarak cari açığın düşürülmesi istenmektedir.
Türkiye tarihsel GSYH büyümesi, ÜFE ve TÜFE karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Ortodoks politika perspektifi… Ortodoks ekonomi politikaları; genel kabul görmüş ilkelere göre çalışır. Geleneksel uygulamaların yanı sıra, neden-sonuç ilişkisi temelinde ekonomik sektörler tarafından model olarak test edilmiş ve kabul görmüş uygulamalar ekseninde yer almaktadır. Para politikası ve maliye politikası iki ana grup olarak ele alınırken, Ortodoks politikalar dış ticaret, ekonomik planlama ve diğer politikalar (finansal destekler, sektörel teşvikler, kriz önlemleri, likidite yönetimi vb.) ile bağlantılı alt dallarda da ele alınabilir. Genel olgu; fiyatların arz ve talep ekseninde denge bulması, serbest piyasa ve kambiyo rejimine sadık kalınması, döviz kurlarının ve faizlerin piyasa şartlarıyla uyumu, bu eksende ekonomik önceliklere bağlı olarak (büyüme, enflasyon) gerekli koşullarda nesnel genişletici veya sıkılaştırıcı politikalar uygulanmasıdır.
Para politikası eksenine yaklaşımlar… Para politikasının alt katmanları da ortodoks veya heterodoks uygulamalara tabi olabilir. Merkez Bankası, likidite, talep, kredi mekanizması, para arzı gibi ana ve tali politika araçlarını düzenler ve kısa vadeli faiz oranlarını kontrol eder. Bu aşamada enflasyonu düşürmek amacıyla faiz oranlarının yükseltilmesi, para arzının kısılması, kredi büyümesinin kontrol alanı içinde sınırlandırılması gibi sonuçlar fiyat istikrarına yardımcı olacak daraltıcı politika zeminleridir. Ekonomiyi hızlandırmak için faiz oranlarını düşürmek, şirketlerin borçlanma maliyetlerini düşürmek, kredi çıkışlarını hızlandırmak ve artan tüketimle birlikte para döngüsünü hızlandırmak gibi uygulamalar ve sonuçlar genişlemeci politikaların patikasına işaret ediyor. Bu ekonomik döngüsellikte tüm koşullar sabit değildir ve büyüme, enflasyon ve faiz gibi faktörlerin bir sarmal oluşturmaması için ekonomik hedeflerin çatışan eşiklerine dikkat edilmelidir. Para politikasında uygulanan faiz oranlarının ülke enflasyonu, risk primi ve piyasa koşulları ile uyumlu olmasına özen gösterilmeli ve neden-sonuç analizi doğru test edilmelidir. Finansal gevşemenin rahat bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için belirli bir finansal sıkılaştırma dönemi gerekebilir. Bu, fiyat istikrarını sağlamak, piyasa faizlerini düşürmek ve büyümenin önünü açmak için faizlerin düşürülmesine olanak sağlayacak bir yol haritasıdır.
Heterodoks uygulamada, faiz oranlarının piyasa koşullarının öngörmediği seviyelerde tutulması, fiyat ve faiz farkları nedeniyle spekülatörlerle arbitraj yapılmasına imkan verecek spreadler, aşırı finansal oynaklığa ve öngörülemeyen ekonomik dengelere yol açabilecek alışılmışın dışında uygulamalar risk yaratabilmektedir. Buna örnek gösterilebilecek faktörlerden biri; ana politika aracı olarak yanal politika araçlarının kullanılması veya merkezi kontrol ile birlikte parasal aktarım mekanizmasının kontrol altına alınmaya çalışılmasıdır. Buradaki odak noktası genellikle faiz oranlarını düşürmektir. Ancak faiz oranlarını organik olarak düşürmenin yolu enflasyon ve risk profilindeki iyileşmeden geçiyor.
Sonuç? Ortodoks politikalar, liberal yaklaşımı genel kabul görmüş ekonomik temeller ve piyasa özgürlüğü ile özel teşebbüslerle ele almakta ve birbirini etkileyen makro dengeleri nedensellik üzerinden analiz etmektedir. Heterodoks politikalarda ise devletin yönlendirmesiyle birlikte oluşturulan daha hakim bir yaklaşım ele alınmaktadır. Buradaki asıl mesele devletin liderliği, teşvik rolünü mü yoksa devlet yönünde baskı ve kontrol yolunu mu benimseyeceğidir. Heterodoks politikaların amaçlarının şeffaf bir şekilde açıklanması ve planlama sonuçlarına ilişkin objektif veri ve analizlerin sunulması esastır.
Heterodoks ekonomi politikaları, tamamen liberal ekonomilerde yaygın bir uygulama değildir. Geçmişte Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerde, ekonomilerdeki olağanüstü durumlarda ve acil önlemler kapsamında heterodoks uygulamalar yapılmıştır. Bu noktadan hareketle uygulama zemininin geçici bir süre için oluşturulduğunu ve “kısa vadeli normalleşme anormal politikası” şeklinde yapıldığını söyleyebiliriz.
Büyüme ve enflasyon ilişkisi iktisat literatüründe farklı dönemlerde farklı şekillerde tartışılmıştır. Günümüzde genel kabul gören görüş, enflasyonun orta ve uzun vadede büyümeyi olumsuz etkilediği, dolayısıyla fiyat istikrarının önceliklendirilmesi gerektiği yönündedir. Birçok ekonomi paydaşı yüksek ve dalgalı enflasyon nedeniyle fiyat ve bütçe belirlemede zorlanmada, harcama ve yatırım tercihlerinde buna bağlı olarak dalgalanmalar ve değişimler yaşamaktadırlar. Buradan da enflasyonun hem bireyseller, hem kurumsallar açısından yarattığı belirsizlik ortamından kaynaklı olumsuz büyüme etkisinden bahsedilebilir. Bundan çıkarım olarak; Ekonomide büyüme potansiyelinin artırılması, yüksek ve dalgalı enflasyonun yarattığı orta ve uzun vadeli belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına bağlıdır.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı